YAZI: OGÜN ABACI
Gece örtüsünü aralamaya başladığında, kahvaltı sonrası adım attığımız dünyanın ışıklı bahçesinden bize gülümseyen dalları ile karşılardı, Dut Ağacı. Bahçesinde colasına maçlar yaptığımız Özel Kalamış Lisesi'nin tatil günleri dahil barınan tek canlısı heybetli bir Dut Ağacı, arkadaşımız vardı. O zaman bu kadar derin fark etmediğim varlığı ile Dut Ağacı tek başına, toprağın derinliklerine inen kökü, okulun tam ortasına gelen heybeti ile durgun, dingin ve o kadar yüce görünüyor ki gözüme, çocukluk anılarımda onu göz ardı erdemeden duramıyorum.
Okulun bahçesine top oynamak için geldiğimiz anlarda bazen bize rakip bazen de aynı takımın formasını giyer gibi düşünürüm hep onu. Bir çalım rakibe attığımızda, bir de ona basardık çalımı yada verkaça girdiğimiz anda onunla duvar pasını gerçekleştirdik. Pas yüzdesinin yüksekliği şimdiki futbolcuları küstürecek kadar iyiydi. Bize hiç boş koşu yaptırmazdı. Bazen rakibimiz olur, en defansif adamımızdan daha mücadeleci olur, en tekniğimizin ayağınadn topu çalardı...
Sırf futbolda eksik etmediği arkadaşlığı ile tanımazdık. Yemek yemek için eve gitmeye üşendiğimiz anlarda, dallarındaki meyvesini bize sunardı. Bizi geri çevirdiğini hiç hatırlamam... Elinde, dalında ne varsa sunardı oyun arkadaşlarına.... Arkadaşlık bu olsa gerek.
Seksenli yılların sonunda, ufak ufak terk ettik mahalleyi. Yeni gözdemiz kızlardı, üç beş kuruş kazanıp kapısında beklediğimiz tribünler ve tadını genzimizde hissetmeyi hiç bir zaman unutmayacağım o toprak sahaların yerini alan halı sahalar.... Okulun önünden geçtiğimizde, aynı güleryüzle bizi çağırmasına rağmen bizler ona yüz vermedik, ne acı. İnsanın nanklörlüğü de bu olsa gerek. Artık yaşımız büyümüş, gözümüz gönlümüz sistemden başkasını tanımzaken, bir gün yolum düştüğü okulun bahçesinde Dut Ağacını göremeyince içim burkuldu. Biz ona ihanet etmiş, onun ölümünde bile yanında olabilecek cesareti gösteremedik.
Şimdi o arkadaşımın yerinde ondan daha heybetli ama köksüz bir yığın var.. Adı da apartman...
Gece örtüsünü aralamaya başladığında, kahvaltı sonrası adım attığımız dünyanın ışıklı bahçesinden bize gülümseyen dalları ile karşılardı, Dut Ağacı. Bahçesinde colasına maçlar yaptığımız Özel Kalamış Lisesi'nin tatil günleri dahil barınan tek canlısı heybetli bir Dut Ağacı, arkadaşımız vardı. O zaman bu kadar derin fark etmediğim varlığı ile Dut Ağacı tek başına, toprağın derinliklerine inen kökü, okulun tam ortasına gelen heybeti ile durgun, dingin ve o kadar yüce görünüyor ki gözüme, çocukluk anılarımda onu göz ardı erdemeden duramıyorum.
Okulun bahçesine top oynamak için geldiğimiz anlarda bazen bize rakip bazen de aynı takımın formasını giyer gibi düşünürüm hep onu. Bir çalım rakibe attığımızda, bir de ona basardık çalımı yada verkaça girdiğimiz anda onunla duvar pasını gerçekleştirdik. Pas yüzdesinin yüksekliği şimdiki futbolcuları küstürecek kadar iyiydi. Bize hiç boş koşu yaptırmazdı. Bazen rakibimiz olur, en defansif adamımızdan daha mücadeleci olur, en tekniğimizin ayağınadn topu çalardı...
Sırf futbolda eksik etmediği arkadaşlığı ile tanımazdık. Yemek yemek için eve gitmeye üşendiğimiz anlarda, dallarındaki meyvesini bize sunardı. Bizi geri çevirdiğini hiç hatırlamam... Elinde, dalında ne varsa sunardı oyun arkadaşlarına.... Arkadaşlık bu olsa gerek.
Seksenli yılların sonunda, ufak ufak terk ettik mahalleyi. Yeni gözdemiz kızlardı, üç beş kuruş kazanıp kapısında beklediğimiz tribünler ve tadını genzimizde hissetmeyi hiç bir zaman unutmayacağım o toprak sahaların yerini alan halı sahalar.... Okulun önünden geçtiğimizde, aynı güleryüzle bizi çağırmasına rağmen bizler ona yüz vermedik, ne acı. İnsanın nanklörlüğü de bu olsa gerek. Artık yaşımız büyümüş, gözümüz gönlümüz sistemden başkasını tanımzaken, bir gün yolum düştüğü okulun bahçesinde Dut Ağacını göremeyince içim burkuldu. Biz ona ihanet etmiş, onun ölümünde bile yanında olabilecek cesareti gösteremedik.
Şimdi o arkadaşımın yerinde ondan daha heybetli ama köksüz bir yığın var.. Adı da apartman...
3 yorum:
Elinize sağlık.
ogün kardeşim ellerine sağlık.senin gibi güzel düşünceli insanlar kaldımı acaba bu ülkede merak ediyorum.Açıldığından beri yaptığım yorumların çoğunda bu siteden değerli ve güzel site diye bahsettim.Şimdi ne kadar doğru bir yorum yaptığımı bu güzel yazı ile onaylamış olduğunuz.Bence ara sıra bu tarz sosyal mesajlarda vermeniz güzel olucaktır.Yazıyı okurken çok hüzünlendim.Ah bende unutmam mahalledeki hacı amcanın bahçesine açılan kapıyı(kale)ne gollerim vardı be ama hacı amcada beni az kovalamadı kapıdan çıkan seslerden sonra:D:D sayesinde süratim epey bir gelişti.Şimdi çocukların oynayacağı alan bile yok çok yazık:((((
ögün kardeş tebrikler,bu yazını 3. okuyuşum ve her okuyuşumda sanki ilkmiş gibi heyecanlanıyorum ve hüzünleniyorum.Bu yazı bu güzel sitede daha fazla yorum almayı hak ediyor.lütfen yazıyı okuyan arkadaşlar yazıyla ilgili düşüncelerinizi dile getirirseniz bu tarz güzel yazıların devamı gelir.Ödüllendirin DUT AĞACI'nı diyorum.pardon ya sizde sistemin adamı oldunuz dimi:(
Yorum Gönder