Sayfalar

TERFİ ARŞİVİ

TÜRKİYE ŞAMPİYONASI

Sayfalar

Salı, Aralık 07, 2010

Köşe: Çok sevdim seni Diyarbakır'ım



Sevgili Yerel Futbol Sitesi okurları, bugünkü yazımı Diyarbakır’a ayırdım. Birçoğunuz diyeceksiniz ki, “Ya Diyarbakır da nereden çıktı” evet Diyarbakır nereden çıktı diyenlere cevabımı vermek için hazır mısınız? Yıllardır gitmek istediğim şehirlerden biri olan fakat bir türlü nasip olmayan Diyarbakır’a Tepecikspor hatta TFF Türkiye Futbol Federasyonu sayesinde gittim. 
Diyarbakır Kayapınar Belediyespor ile Tepecikspor arasında oynanan müsabakayı izlemek için iki gün önceden bu güzel ve misafirperverliği ile ünlü, Mezopotamya’nın en eski yerleşimlerinden biri olan Diyarbakır’a Tepecikspor Başkan Vekili Mehmet Eyüboğlu ve (Oflu) Mehmet Turan ile gittim. Bizi burada Tepecik sevdalısı olan ve Tepecik’te uzun yıllar yaşayan güzel insan Nuri Güzel karşıladı. Sabahın erken saatlerinde uykusunu bölüp havaalanına gelip bizi kendi aracıyla alıp Diyarbakır’a götüren Nuri Güzel kardeşimiz, Kahvaltısıyla ünlü o surların arasında tarihi mekân olan Kervansaray’a götürdü. Bu tarihi mekânda Mustafa’nın yerinde yaptığımız kahvaltının tadı halen damağımda duruyor. Böyle çok çeşitli kahvaltıyı bir masaya nasıl sığdırdılar helal olsun onları. Damak tadından çok göz zevki ve masa süsünü yapmak herkese mahsus değildir. Bu sadece Diyarbakır Kervansaray içerisindeki o güzel, kalbi tertemiz sevgi dolu insanlara aittir. Onlara da buradan teşekkür etmek istiyorum, böyle ilgi ve alaka karısında duygulandığımı onlara belli etmedim hiç. Şunu da söylemek istiyorum, hizmeti yaptılar, her şey güzeldi ve en sonunda kimliğimi açıkladım onlara ve beni yani bizleri çok sevdiklerini dile getirdiler. Hani gazeteci kimliğimi baştan açıklasaydım diyecektim ki, bunlar gazetecilere güzel görünmek için yaptılar bunu fakat işin sırrı öyle değil işte. Bizi biz olduğumuz için sevdiler ve bizi biz olduğumuz için hizmetin ve misafirperverliğin kralını yaptılar. Neyse kahvaltı ile yazımı tamamlamak istemiyorum, burada yaşadığımız diğer güzelliklere de yer vermek gerekiyor.


Kapılar, beni büyüledi
Hani türküleriyle büyüdüğümüz ve düğünlerde dinleyip onlarla halaylar çektiğimiz sözler var ya onları da kısa kısa geçmek istiyorum. ‘Dağ kapının taşları’, ‘Mardin Kapı şen olur’, ‘Mardin kapısından atlayamadım’, Diyarbakır Güzel Bağlar’ gibi türkülerimizi bizzat geçtiğimiz her kapıda kulaklarımda çınladığını hissettim. O mükemmel Diyarbakır’ın mükemmel tarihi yerlerini gezme fırsatı bulamadık ama bu tarihi bırakıp ta başka diyarlara gitmeyi de hiç istemedim. Surlarla kaplı o güzide şehrimizi lütfen yanlış algılamayalım. Bu güzelliklerin ve gezilmesi gereken yerleri de sıralayabilirim. ZİNCİRİYE MEDRESESİ: Bin yıllık bir eğitim merkezidir. Kültürel boyutta bölgenin binlerce yıl önce bile ne denli geliştiğinin bir göstergesidir. DÖRT AYAKLI MİNARE: İnsanlar buraya gelerek dileklerinin gerçekleşmesi için dua ederler. MERYEMANA KİLİSESİ: Süryanilere aittir. Yani bunları gezmeye vakit bulamasak ta bunlar hakkında da bilgiler almayı hiç ihmal etmedik. Soyadı gibi o güzel insan Nuri Güzel’in o çok değerli biricik babası, Hasan Güzel babamız, Bir tercüman gibi bize Diyarbakır’ı bir tarih öğretmeni gibi anlatmaya başladı. Tabi dinledikçe insanın dinleyesi geliyor, ‘HOŞGELDİN GARDAŞIM, HOŞGELDİN” demesi bile insanın içini ferahlatıyordu. Şimdi İstanbul’dayız ve o güzel sözler kulağımızda çınlayıp duruyor. O güzelliği unutma gibi bir lüksüm asla olamaz ve olmayacak ta. Her defasında Diyarbakır’ı, Diyarbakır insanını ve misafirperverliklerini dilim döndükçe, Türkiye’nin neresine gidersem gideyim bir bir anlatacağım ki insanların içerisindeki o ön yargı ortadan kalkmış olsun.


Terörle anılmak istemiyorlar
Tabi iki günlük Diyarbakır misafirliğimizde esnafları gezmezsek o da bize yakışmazdı. Tabi burada inanılmaz bir şey gözüme çarptı. Diyarbakır insanı bir birini çok iyi tanıyor ve hiç birbirleriyle yabancılık çekmiyorlar. Bizim dışarıdan geldiğimizi ve bizleri aralarında gördüklerinde mutlaka seçebildiklerini de gözlemlemiş oldum. Şöyle, hani şiveler var ya onlar bizi çabuk ele veriyor. Kırık dille o güzel sohbetleri keyifle dinledim ve aklımda kalanları sizlerle paylaşmak istedim. Bir işyerine gittim Tütün almak istedim, selam verdim içeriye girdim. Esnaf sıcakkanlı daha satış yapmadan ne yersin ne içersin diye soruyorlar. Bizim dilimiz tutuluyor çünkü böyle bir teklif beklemiyoruz ya ondan. Tabi o güzel esnafları kırmama adına oturup çaylarını içmeden ayrılmak olmayacağından teklifleri değerlendirmeyi uygun gördüm. 


Çay içerken tabi sohbet sohbeti açtığından ister istemez o insanlar terör konusunu açıyor. Herkese de şunu söylemek istiyorlar, dışarıdan tek gözle bakılmamasını istiyorlar. At gözlüğünü çıkartıp gelip bu güzel şehri görmelerini istiyorlar. Buradaki insanlığın, ne derece olduğunu onlara göstermek istiyorlar. Tabi o esnaflarda terör olayından rahatsızlar. Kendilerine bu terör damgasını vuranlara da lanet ediyorlar. Diyarbakır’ın bu sıcakkanlı insanlarını eğer ben gidipte görmeseydim, bende de o ön yargı beklide devam edecekti. Diyarbakır’a gittiğim günden itibaren Diyarbakır’daki güzellikleri görme fırsatı bulduğum o dakikalardan itibaren benim içinde Diyarbakır sevgisi iki kat daha artmış oldu. Bu büyük mutluluğu duygusal bir şekilde yaşadım. Oradaki insanların hiç günahı yok ve hiç kimse kendini bile bile ateşe atmaz tabi bu benim gözlemlerim. Devlet büyüklerimizin bu güzel İl’e sık sık gidip halkın içerisinde olmasını istiyorum. Gelip görsünler ki Diyarbakır insanının nasıl değerlere sahip olduğunu bizzat yaşasınlar, o önyargıları içlerinden atarak gerekli desteği bu ile sağlasınlar, bakın sizleri sevmeyecekler mi o zaman onu anlarsınız. Uzaktan kişilere davulun sesi hoş gelir. Ben Diyarbakır halkına asla haksızlık etmek bu saatten sonra etme şansım bile olamaz. Misafirperverlik nasıl yapılıyormuş, insanlara sevgi ve saygı nasıl aşılanıyormuş, gidip görsünler. Öyle uzaktan sallayıp bu güzel kimlikleri sakın ola karamaya kalkmayın. Gelip görün, gezip tozun, tarihi alanları gezin ki Diyarbakır’ı tanıyıp anlayasınız. Bu insanların burada ne suçu var, sakın onlara başka gözlerle bakmayınız.
Kayapınarlılara da sevgilerimi iletiyorum.


Diyarbakır’ın merkez ilçesi olan Kayapınar’daki dostlarımıza, Spor Kulübü idarecilerine, Başkanına, saha içindeki güvenliklerine, maçı izlemeye gelen bir avuç taraftara, saha içinde top toplayıcı o gençlere de teşekkür ediyorum. İnanın bizleri o sahada candan ve dostça ağırladılar. Öyle Diyarbakır’ı farklı gözlerle takip edenlere seslenmek istiyorum, Diyarbakır öyle anlatıldığı gibi tehlike çemberi ve itici bir yer değil. Ben bunu buradan anlatırken bir çıkarı vardır bunun diyenleriniz de olabilir. Kesinlikle ilk kez gittiğim ve iki gün iki gece kaldığım bu ilden ne çıkarım olabilecek onu hiç düşünemiyorum bile. İyi izlenimler alındığından bunu çarpıtarak, aman tehlikeli madde deyip de anlatmanın mantığa sığmayacağını da bilmenizi istiyorum. Doğru görmek isteyen doğruları, yanlışı görmek isteyenleriniz de yanlışı görmek için epey bir çaba sarf edebilir. Ben olaya doğru gözle baktığım için bu güzellikleri aktarmayı üzerine vazife bildim.


Diyarbakır’ın tek 5 yıldızlı tek oteli
Bu kadar yanı iki milyona yakın bir nüfusa sahip Diyarbakır’dan doğruları aktaracağız ya, şunu da söylemeden geçemeyeceğim. Bu güzelim Diyar’ımda çevre düzenlemesi yani Peyzaj anlamında hiçbir adım atılamamış. İyi bir çevre düzenlemesi yapılsa bu şehir inanın Doğu’nun Paris’i sözünü yani hakkını daha fazladan alır. Bir tane 5 yıldızlı oteli var o da CLASS OTEL. Şehrin ortasında Urfa kapı mevkiinde, çalışan personeli, güler yüzlü hizmetleri, mükemmel yemeği ve harika dizaynı ile konaklanacak mükemmel bir otel. Buradan onlara da sevgilerimi iletiyorum, bizlere göstermiş oldukları o misafirperverliklerinden dolayı tabi. O şişte yapılan Ciğeri, tırnak ekmeği, sabahların en güzel kahvaltı sofraları, tabi bunların yanında o meşhur acı biberini de unutmayacağım. Allah bana bu Diyarbakır’a tekrar gitmeyi nasip ederse gidip bir kez daha bu nimetlerden yararlanmayı amaçlıyorum. Çarşı esnafına, taksici esnafına, o sokaklarda ekmek parası için mücadele eden seyyar satıcılarına da selamlarımı sevgilerimi iletiyorum. Gezelim görelim programının bu seferki Diyarı, Diyarbakır’a da sevgilerimi iletiyorum. Yine geleceğim sana DİYARBAKIR’ım, bekle bizleri bu sıcaklığınız hiç bitmesin ve yanan ışığınız hiç sönmesin, Esenkalın.


YAZI: İBRAHİM KESKİN

1 yorum:

  1. İbrahim Keskin arkadşımıza çok teşekkür ediyorum,bu köşe yzısı için ve şunu unutmayalım bir insanı nasıl görmek istersen öyle görürüz,kötü istesek kötü,iyi istesek iyi görürüz....

    YanıtlaSil

Kurum ve kişilere hakaret eden yorumlar yayımlanmaz. Gözden kaçmış yorumlar olabilir, lütfen bizimle iletişime geçiniz.