Bir Portre; Musa CAN…

                                

Kemerburgaz üzerine kısa bir yazı.

Kemerburgaz, Eyüp ilçesine bağlı bir bucak merkezidir. Eskiden Sarıyer’e bağlı iken şimdi ise Eyüp ilçesine bağlı iki mahalleden oluşan bir köydür. Eski bir Rum köyüdür. Göç ile Selanik çevresinden gelen Türklerin 1920’lerde buraya yerleştirilmesiyle Pirgos olan adı Kemerburgaz olarak değişmiş. Etrafında pek çok su kemeri bulunur. Belde halkı uzunca bir süre geçimini sebze yetiştiriciliğinden karşılamıştır. Bu nedenle turşusu meşhurdur. 1970’lerde sanayinin ve fabrikaların artmasıyla sebze yetiştiriciliği azalmış ve gitgide yok olmaya yüz tutmuştur. Kemer Country ve diğer siteler; daha önce tarla olarak kullanılan bu araziler üzerindedir. Son zamanlarda bu sitelerin yapılması ile arsa fiyatları inanılmaz derecede artmış ve İstanbul’un popüler banliyösü olmaya başlamıştır.

Cuma akşamı değerli büyüğümüz Sayın Barbaros Akkoyunlu tarafından bir mesaj geldi. “yarın saat 14’de Kemerburgaz Spor Kulübü’nde, Başkan Musa CAN ile röportaj gerçekleştirilecek”

Cumartesi günü Ogün Hoca ile Kemerburgaz’a gittik. Kemerburgaz denilince benim aklıma ilk olarak “Bayram” ailesi gelir, Eyüp Belediyesi’nde yıllarca Başkan Yardımcılığı görevinde bulunmuş olan değerli büyüğüm, eski pehlivan Sayın Cemal Bayram (kendi kızının nikahını kıyarken yaptığı esprilerle gülmekten midemize ağrılar sokan zat-ı muhterem) ve ailenin angarya işlerinden mesul üyesi, en ufak kardeş Hayrettin Bayram. Bir de Mehmet Öz vardır Kemerburgaz’da meşhur. Hayrettin Bayram karşıladı bizi, sonra birlikte yıllar önce Hakkari’de şehit olan Osman Yumuk’un adının verildiği tesislere gittik. Yarım saat sonra beklenen konuğumuz geldi. Sinirli bir hali vardı. Telefonu elinden düşürmüyor, sigarasını içmiyor adeta yiyordu. Sonra telefonda konuşurken farkında olmadan tesislere girdi. 1 hafta önce açılan suni çim sahaya adımını atar, atmaz da gülümsemeye başladı.

Herkesin var bir kesi,

Ben bi kesin, yok kimsesi.

Ben bi kesin, sen ol kesi,

ey kimsesizler kimsesi!

                                   

Her şey hayal etmekle başlar…

Musa CAN, 10 yaşında geldiği İstanbul’da, projelerini gerçekleştirmenin peşinde koşmuş bir iş adamı. Yaklaşık 17 yıldır kesintisiz, 200 öğrenciye verdiği burslarla, Sinop, Erfelek’e yaptırdığı meydan, yine Erfelek’e yaptırdığı şehitlik ve Sivil Toplum örgütlerine verdiği maddi manevi destekler ve ayrıca fakir fukaraya yaptığı yardımlarla tanınan bir gönül adamı. Ailenin bir diğer ferdi olan Sayın Mustafa Can da, rahmetli anne-babasının adını yaşatan bir okul yaptırmış. Silivri Hacı Abdullah Can- Hacı Aliye Can Anaokulu. Mustafa Can Bey de, hayır işlerinde epey yol açmış duyarlı bir vatandaş. Aile topyekün, topluma duyarlı. Bu ailenin fertleri; bu ülkeden altın teri ile hak ederek kazandıklarını, sağlığında avuç, avuç yine bu ülke insanına dağıtıyorlar.

Musa CAN, yıllardır şampiyonluğa hasret Kemerburgaz Spor Kulübü’ne Başkan seçilmeden gıyabında, “Musa CAN Başkan, Kemerburgaz şampiyon” tezahüratlarına nail olmuş bir idareci. Ayrıca, “ekmeğini yedim, suyunu içtim, toprağını ektim, ben bu sevda ile kendimden geçtim, kurban olsun canım memleketime, Sinop’a, Erfelek’e” diyen bir memleket sevdalısı…
                                     

Cumhurbaşkanımızın övgüsünü kazanmış bir iş adamı.

Sayın Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül’ün, 22 Şubat 2010 Pazartesi günü eşi/hanımefendi Hayrünnisa Gül ile birlikte, Sinop İlimize gerçekleştirdikleri gezide, Cumhurbaşkanımızın onuruna verilen yemekte, Cumhurbaşkanımız, büyük ilgi gösterdiği Sinoplu iş adamı Musa Can’ı örnek işadamı olarak göstermişti. Cumhurbaşkanımızın masasında protokol dışı tek konuk olarak yer alan Musa Can, Sayın Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül’den övgü dolu sözler almıştı. Koskoca Devletin Reisi, yanlış istihbarat alır mı? Kimdi bu Musa Can?  Sayın Cumhurbaşkanımız özellikle taltif ettiğine göre, vardır elbet bu işin bir hikmeti…

Musa CAN kimdir?

09.11.1961 tarihinde Sinop’un Erfelek ilçesi, Tekke Köyünde doğan Musa CAN, ilköğretimini Erfelek’te tamamladıktan sonra, Ortaokulu İstanbul Çeliktepe ve Bayrampaşa’da, Liseyi ise Üsküdar Cumhuriyet Fen Lisesi’nde tamamladı. Askerlik hizmetini 1981-1982 yılları arasında Edirne Uzunköprü`de yaptı. 1971 yılında geldiği İstanbul’da iş yaşamına daha okul yıllarında başlayan Musa CAN, okul yıllarında hem okuyup hem de ekmeğini kazanmak için pazarcılık yapmış. Ortaokul’da öğrenci iken Gazete satmış, Lise yıllarında ise pazarcılık yapmış. Aynı zamanda Amatör olarak futbol da oynamış. Gıda sektöründe marka olmuş firmaların uzun yıllar temsilciliklerini yaptıktan sonra, 1996 yılında Türkiye’de kuruyemiş sektörünün lider markası Tadım Kuruyemişlerinin İstanbul Avrupa yakası Bölge distribütörlüğünü aldı. Yıllarca ünlü firmaların toptancılığını yaptıktan sonra, 1996 yılından bu yana da Tadım ve Ülker bayiliğine devam eden Musa CAN, son yıllarda sosyal faaliyetlere önem verdi. Musa CAN halen Kağıthane Sinoplular Derneği Başkanlığı, Kağıthane Sivil Toplum Platformu Başkanlığı, Kemerburgaz Spor Kulübü Başkanlığı görevlerini yürütüyor. İyi bir Fenerbahçe taraftarı. Evli ve ikisi kız biri erkek olmak üzere üç çocuk sahibi olan Musa CAN, sosyal ve kültürel projelere verdiği desteklerle tanınıyor. Ayrıca en küçük çocuğu okçuluk sporunda İstanbul il birincisi ve Türkiye dördüncüsü.

Sayın Musa CAN ile 2 saate yakın bir röportaj gerçekleştirdik. Başkanın projeleri, spora bakış açısı ve düşüncelerini sizlerle paylaşmak istiyoruz.

“Tüm olumsuzluklar sarmıştır etrafını,
Elini attığın her dal kırılmıştır ve sen umudunu yitirmiş bir zamana yol almaya başlamışsındır,
Tamda dibine vurmuşken acının,
Biri gelir kocaman gülümsemesiyle, hayata bakışın değişir…”

 Alt yapı hamlesi en büyük hedefim.

Kemerburgaz’da 6 yıldır ikamet ediyorum. Burayı çok sevdim, halk da beni sevmiş olacak ki, geçtiğimiz sene Başkanlık teklif ettiler. Ben zaten sürekli halkın içindeyim, akşamları çıkar gezerim çarşıda. İcraatlarımı takip ediyorlarmış, gel bize Başkan ol dediler. Biz seni çok sevdik ve kabullendik dediler. Bir maça gittim, baktım seyirci, “Musa Can Başkan, Kemerburgaz şampiyon” diye bağırıyor. Başkan olduktan sonra, ilk maçımda maalesef kötü olaylar yaşandı. Yıldıztabya maçıydı. 70. dakikada olaylar oldu. Benim ilk maçım haliyle, şaşırdım, kaldım. Yapmayın çocuklar, durun falan derken bir baktım elimde 2 tane tişört. Tellere tırmananların tişörtleri bunlar. Jandarma vardı o zaman. Çok mahcup oldum. Ne diyeceğimi bilemedim. Hakemlerin yanına gitsem mi, gitmesem mi bilemiyorum. Sonra Saha Komiseri anladı halimden, “Başkan bir saniye gelir misiniz?” dedi, gittim özür diledim. Ancak daha sonra bu tip olayların önüne geçtik. Sporu, spor gibi yapacağız. Ben burada olduğum sürece, bu tarz olaylara izin vermem. Her şey alt yapıdan başlar, eğitimden başlar. Ben çocukları çok severim, her çocuğu kendi çocuğum gibi görürüm, özellikle anne-babası olmayan çocukları görünce duygulanırım. Ben, her çocuğun mutlaka okumasını ve eğitimini tamamlamasını diliyorum. Bu nedenle  ben alt yapıya çok önem veriyorum, en büyük hedefim, Kemerburgaz Spor Kulübü’nde 400 sporcuya hizmet verebilmektedir. Şu anda 190 tane sporcumuz var. 100 tanesi 13-14 yaş grubunda. 60 tane de Lise seviyesinde öğrencimiz var. Başlarında yine okuldan öğretmenleri var. Onları izlerken ben heyecanlanıyorum. Benim için A takım şampiyon olmuş ya da olmamış çok önemli değil, başarı zaten gelecekti. Alt yapı için bir Anrenör ile görüşmelerimiz sürüyor. Bunun dışında Hayrettin Bayram, Mehmet Öz ve Gökhan gibi bu semtin ağabeylerine de alt yapılarda Antrenör olarak görev vermek istiyorum. Burada gençliği komple spora yönlendireceğiz. Bunun için ne gerekiyorsa yapacağım. Hiçbir fedakarlıktan kaçınmayacağım.

Yetiştiğim yerlere vefa borcum var.

Benim bir huyum vardır. Doğduğum büyüdüğüm yerlere hizmet etmekten mutluluk duyarım. Buna isterseniz ahdi vefa diyebilirsiniz. Mesela Kağıthane’de yaşadım. İşyerim burada. Çatalca’da Okkalı köyünde evim var, Kemerburgaz’da ikamet ediyorum. Geriye dönüp baktığımızda, tüm bu saydığım İlçe ve Beldelere mutlaka bir şekilde hizmetim geçmiştir. Bu benim vefa borcum. Kağıthane’de, Sivil Toplum Kuruluşlarında görev yapıyorum, Kemerburgaz’da Spor Kulübüne Başkanlık ediyorum. Çatalca’da ise köyün ihtiyaçlarını gücümün yettiğince karşılamaya çalışırım.

Kemerburgaz’da çok güzel bir Yönetim Kurulumuz var.

Ben iş adamıyım. Her işimde en güzelini ararım. Çalıştığım her yerde iyi bir ekip kurmaya önem veririm. Bir Kurul oluşturacaksam, en mükemmelini kurmaya çalışırım. Hiç kimse tek başına başarılı olamaz. Güç birliği her zaman çok büyük faydalar getirmiştir. İyi bir Yönetim Kurulu Üyeleri alakalı olduğum kurumun, sadece bu seneki performansıyla değil, geleceği ile de ilgilenmelidir. Günlük başarılar asla hedef olmamalı, geleceğe yönelik yatırımlar yapılmadır. Bir de  önemli olan Yönetim Kurulu Üyelerinin bireysel ve takım olarak davranışlarının Şirket ya da Kurum veya Spor Kulübünün menfaatlerini koruyacak ve geliştirecek şekilde olmasının sağlanmasıdır. Mesela Kemerburgaz Spor Kulübü’nde de çok güzel bir Yönetim Kurulu oluşturduk. İsim verecek olursak, Adem Koçyiğit, İsmet Alkan (Sinoplu hemşerim) Nuri Petek, Mehmet Öz, Hayrettin Bayram… Kısacası bu sahada ve bu tesiste bütün Yönetim Kurulumuzun çok büyük maddi, manevi emekleri vardır. 13 tane Yönetim Kurulu Üyesiyiz. Her bir arkadaşımızın farklı konularda tecrübeli ve bilgi birikimleri var. Ağabey, kardeş ilişkisi içinde işlerimizi yürütürüz. Herkesin amacı zaten belli. Buraya hizmet etmek. Böyle bir ekiple çalıştığım için çok mutlu olduğumu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Esnafın da bize büyük bir desteği var, halk zaten en başından beri bizleri destekliyor. Hayrettin Bayram kardeşimiz de bizim ayrıca şansımız. Bu kardeşimiz, yıllardır bu Kulübe gönül vermiş, her işine koşturuyor. Böylesine başarılı bir adamı aylık 3 bin TL maaş verseniz bulamazsınız. Hep birlikte çok başarılı işler yapacağımızı düşünüyoruz. Ancak bizlerin başarılı olmasında en büyük pay hiç şüphesiz, Eyüp Belediye Başkanımız Sayın İsmail Kavuncu’ya aittir.

Yeni bir tesis yaptık Kemerburgaz halkı faydalansın diye…

Burada çok güzel bir tesis var, nikah salonu, halı saha, oyun alanları, yürüyüş alanları, piknik alanı vesaire. Şimdi biz burayı daha da güzelleştireceğiz. Aileler diledikleri zaman buraya gelip, çocukları ile zaman geçirebilecekler. Yeni yaptığımız sahanın etrafına yürüyüş parkurları yapacağız. Kemerburgaz’ın tanıtımına katkılar sağlayacağız.

Maçlarda aşırı heyecanlanırım.

Ben bu sene takımımın bütün maçlarına gittim. Sadece bir maçta hastalandığım için son 5 dakika stattan ayrılmak zorunda kaldım. Aşırı heyecanlandım o maçta. Baktım olacak gibi değil, çıkmak zorunda kaldım. Sporcularımdan fazla terlediğimi hissettim o anda. Dayanılacak gibi değildi. Çıktım ama elim sürekli telefonda. Durmadan Hayretttin’i arıyorum. Halil Rıfat Paşa maçı olabilir. 2-0 aldık o maçı. Mesela bu sezon lige, Esenler Tokat beraberliği ile başladık ama ben bu sezondan çok umutluydum. Çocukların bazı maçlarda çok zorlandığı oldu ama zaten bizim grupta genelde çok iyi takımlar vardı. Mesela bir Damlaspor geldi buraya, bizden puan aldı ve gitti. Tebrik ediyorum o genç kardeşlerimi. Esenler Tokat’ı ilk maçta yenemedik ancak Esenler’de 2-1 mağlup ettik. Bu çok önemli bir galibiyetti. İşte o gün “tamam” dedim. Bu sezon şampiyon olacağız. Biz Yönetim Kurulu olarak zaten tüm görevlerimizi fazlasıyla yaptık. Futbol bende hastalık olmaya başladı. Her hafta, 4-5 tane maç izlemeye başladım. Kemerburgaz’ın maçı bitiyor, Ali Yavuz Bey ve Barbaros Bey ile Kağıthane maçlarına gidiyoruz. O bitiyor, başka maç var diyorlar. Hadi oraya gidiyoruz. Ancak hoşuma gidiyor genç futbolcuları izlemek. Kağıthane’nin küme düşmesi de çok üzdü beni. Ben Kemerburgaz’a Başkan olduktan sonra bir baktım sürekli destek alıyorum. Sağ olsunlar, Kağıthane Belediye Başkanım Sayın Fazlı Kılıç Beyefendi sürekli arıyor, “ne oldu Kemerburgaz’ın maçı?” diyor. Koskoca Belediye Başkanıma, mağlup olduk diyemeyeceğim için, Hayrettin’e diyorum ki; “kazanın, primleri yükseltiyorum” Keyifli günler geçirdik kısacası. Ancak şimdi işimiz daha da zorlaştı. Öncelikle Süper Amatör Ligde de kalıcı olmamız lazım. Sonra da yeterli seviyeye geldikten sonra, Profesyonel Ligi kovalayacağız. O yüzdendir ki, arkadaşlara söyledim; “hemen çalışmalara başlayın” dedim.

Bayan takımı da kuracağım.

Ben toplumda bayanların da söz sahibi olmasını istemişimdir sürekli. Mesela bizim Sinop Derneğimizde bunu başardık. Bayanlara yetki verdim çok güzel çalışmalar başlattılar. Folklor ekibi kurdular, el sanatları üzerine çalışmalar yapıyorlar, hafta sonları hep birlikte kahvaltılar düzenliyorlar vesaire. Şimdi Kemerburgaz’da böyle çalışmalar yapma zamanı geldi. Ben, eğitim ve spor faaliyetlerini destekliyorum. Bir de bayanlarımızın maçlarına gelmesi için ne gerekiyorsa yapacağım. İlk olarak da minik kızlarımızdan oluşan bir bayan futbol takımı kuracağım. Bu işi tam manasıyla becerebilecek, göze hoş gelecek ve “bakınız kadınlarda erkekler kadar güzel top oynuyor” dedirtecek bir bayan takımı kurmak istiyorum. Burada amacım, hem kızlarımızın da spora yönelmesi hem de ailelerimizi de spora çekmek. Bir de centilmen bir seyirci kitlesi oluşturmayı hedefliyorum.

Kimseye tek kuruş borcumuz yok.

Şu anda hiçbir kimseye tek bir kuruş dahi borcumuz yok. Cemal Bayram zamanından bu yana böyledir. Benden önce de böyleydi, benim zamanımda da böyle oldu. Bundan sonra da böyle devam edecek. Benim sözüm senettir, takım kötü gitse dahi, Kemerburgaz’da herkes hak ettiğini anında alacak. Bir de şunu özellikle vurgulamak istiyorum; futbolcular ile ben görüştüğüme göre, futbolcuların ve Teknik Kadronun güvencesi de benim.

Siyasetten hiç anlamam.

Benim bir özelliğim vardır, siyaseti oldum olası sevmem. Bana yıllardır siyaset yapmam konusunda teklifler gelir, hepsini kibarca geri çeviririm. Ben sivil toplum adamıyım. Sinoplu hemşerilerim de çok istiyorlar siyasete girmemi ancak ben mutlu olacağım yerde olmak isterim. Siyasete girmeyeceğim, girmeyi de asla düşünmüyorum. Siyaset bana Hristiyanlık kadar uzak. Bir huyum da mesela, topluluk karşısında asla konuşma yapamam. İşte Sinop da meydan yaptım, adımı verdiler sağ olsunlar. “Çık konuş” dediler, konuşamadım. Ben konuşmam ama icraatlarım iyi konuşur…

Kemerburgaz’da 2 sene daha Başkanım.

Kemerburgaz’da çok ciddi projelerim var. Bazı hedeflerimi gerçekleştirdikten sonra görevimi devredeceğim. 2 senelik bir planım var. Ben adam yetiştirmeyi de çok severim. Görevimi devrederim ama sonrasını da sürekli kontrol ederim. Sinoplular Derneğinde böyle yapıyorum. İsmet ağabey’e bırakacağım görevi ama ben biliyorum ki, o da Derneği çok iyi yerlere getirecek. Bazı insanlar kendileri vazgeçilmez olsun isterler. Ben bunu istemiyorum, başka arkadaşlar da çıksın, onlar da bir şeyler yapsınlar. Daha iyi yerlere getirsinler istiyorum. Bu böyle olmalı, sürekli alttaki ekibin önünün açık olması gerekir diye düşünüyorum.

Editörün Notu:

Yazıyı tamamlarken dikkatimi çeken bir hususu da sizlerle paylaşmak istiyorum: Sayın Musa Can’ın sürekli yanında gördüğüm bazı insanlar var. Bu kişiler, toplumda; Anlayışlı, zeki ve güvenilir, doğru sözlü, kıskançlık ve benlik duygularının esiri olmayan ve çıkar peşinde koşmayan, kültür, yetenek ve tecrübesiyle temayüz etmiş olan, bilgili, güngörmüş kişiler. Bana kalırsa, Sayın Başkan’ın en büyük şansı da budur.

Yerel Futbol sitesi olarak Musa Can Başkanımıza ve Kemerburgaz Spor Kulübüne başarılar diliyoruz.

Haber-Fotoğraf: Ogün Koca & Burak Kurtuluş