Bazı unutulmaz anlar vardır ya sadece o an yakalanır bırakmak istemezsin. Bazı anlar da vardır, sanki hayatta son ihtimalmiş gibidir. Bazı anlar vardır ki yaşamla ölüm arasında ki incecik çizgi kadar keskin ve kararını verirken sanki yıllarca düşünmek istersin ki işte o mümkün değildir. Böyle bir an yaşadınız mı hiç?
İnsanlar hep küçükken bir an önce büyümek isterken büyüdüğün zamanda belli yaşlara belli anılara o zamanlara dönmek ister. Mutluklar hep bizi geri çağırır inadına kaçarcasına, kaçırırcasına. Mutlu olduğum anlarda keyfini sürerken keşke yaşadığın mutluluğu nasıl elde edildiğini unutmasak olmaz mı? Bir düşünün bizler hep musibetlerden ders almaya çalışırız. Bir de mutlulukları yakalarken neler yaptığımızı şu gönlümüze aklımıza fikrimize kaydetsek, unutmasak, unutturmasak zihnimizin derinliklerine. Bir de bunlardan ders çıkarsak tecrübe etsek, görsek mutlulukları.
O kadar çok örnek verilir ki bu şaşırtır insanı. Güzel bir yemeği nasıl yediğinden tutun da çok güzel bir evlilikten devam edin ve sanki o senenin şampiyonluğundan ders çıkarın.
Benim işim spor. Benim işim yazarlık. Benim işim ilçemin sporunu takip edip var olan yanlışlıkları gün yüzüne çıkartmak. Benim işim ilçemin sporuna zarar verenleri gün yüzüne çıkartmak. Benim işim ilçemin sporunu katledenleri deşifre etmek. İşte benim işim bu.
Ders almak, dersler çıkartmak. Yani bu durum benim camiam içinde geçerli. Sporcusundan antrenörüne, malzemecisinden kulüp doktoruna, hatta hatta taraftarından başkanına kadar herkes kötü şeylerden olduğu kadar güzel şeylerden ders çıkarması lazım, bunu denediniz mi bilmiyorum ama mutlaka yapılması gerek diye düşünüyorum. . Siz hiç duydunuz mu işittiniz mi bilmiyorum ama ben bir iki tane hatırlıyorum. Şampiyon olan bir takım hiç antrenörünü değiştirirdi mi? Ben söyleyeyim mi size bence hatırlamıyorsunuzdur bile. Çünkü galip gelen takım hep iyi oynamıştır. Şampiyon olan takımın hocası başarılıdır. Koca bir saçmalıktan ileri değil bu düşünceler. Zamanını dolduranlar her zaman gönüllerde yer alır ve gideceği varsa da gider. Gelecek olanlar ise geleceği varsa gelir. Bu kadar basittir. Giden gitti diye düşünmektense gelecek olanlara bakmakta fayda vardır. Gidenin bıraktıkları önemlidir aslında gelene inat.
Hedefler her zaman büyük olmalı. İyi olan her şey başarılı olabilir. Ama büyük zaferler için elindekinin en iyisi gelmesi gerekir. Eskiler hep der ya yenen takım her zaman haklıdır. Halt etmiş bu lafla eskilerimiz. Bazı şeyler sosyal hayatta da aynıdır, sporda da. Bizim camiamızda her şey çok güzel giderken kimse geri plana çekilmez. Hep en ön saftadır. Ama bir bakarsın işler kötü gider, bir bakarsın en önde gidenler arkada bile değildirler.
İşin özü bir önceki sene şampiyon bir kadron olsa bile daha iyisi için çalışacaksın. Elindeki iyisini çok daha iyisi ile değiştireceksin. İyi diye elinde tutmayacaksın. İyiye de kolaylık göstereceksin ama. Teşekkür edeceksin. Öğle bir an yakalayacaksın ki bir ömürlük sanacaksın ama her sene ömrüne ömür katacaksın. İşte başarıyı o an yakasından sıkı sıkı tutmuşsundur. Zaten sen istesen de o yaka senin ellerini bırakmaz. Hayatta bazı şeyleri son ihtimalin gibi düşün. Düşün ki kararını verirken hem mutluklardan, hem de musibetlerden ders alarak çıkar.
YAZI: ENGİN AKIN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder