Perşembe, Eylül 29, 2011

Teknik Direktör Kamuran Gazi röportajı...

Alibeyköyspor, Tuzlaspor, Bayrampaşaspor, Gaziosmanpaşaspor, Vefaspor, Eyüpspor, İstanbulspor, Altıntepsi Makelspor, Yeni Burdurspor, Küçükçekmece, Galata, Karadenizspor, Küçükpazar gibi önemli Kulüplerde görev yapmış, bu işin artık duayeni kabul edilen ve şu anda Vefaspor’un başında olan, sayısız başarılara imza atmış olan 58 yaşındaki değerli spor adamı Sayın Kamuran Gazi ile bir röportaj yaptık.

Kamuran Gazi 11 Mart 1953 İstanbul doğumlu. 1. Ligde oynamış eski bir futbolcu. Vefaspor'da futbola başlamış, Ramispor’da oynadıktan sonra Beyoğluspor’da Profesyonel olmuş. 2 yıl Kırklareli’nde görev yapmış, Kırklareli’nde futbol oynarken Ümit Milli takımda görev yapmış. Karabükspor’da, Balıkesirpor’da, F. Karagümrük’de (kiralık olarak), İzmirspor’da, Ç. Dardanel, Eyüpspor, Gaziosmanpaşaspor, Bayrampaşa ve Galata’da futbol oynamış. Galata’da görev yaparken çapraz bağlarının kopması sonucunda 37 yaşında aktif futbolculuk kariyerine son vermiş. 1976 yılında Galatasaray’a transferi konuşulmuş ancak olmamış. Kamuran Hoca o dönemi şöyle anlatıyor; "Galatasaray’a transfer olacaktım, ancak Balıkesirpor’lu yöneticiler beni Cunda Adasına (Ayvalık) kaçırdılar. Kaçtım ancak yakalandım… Silah tehdidi ile mukavele yaptırdılar… Galatasaray’a transfer olamadım."

Hakem olacaktım, Antrenör oldum
17 yıllık bir futbolculuk hayatım var. 26 yıldır da Antrenörlük yapıyorum. 1991 yılında Beylerbeyi’nde A kursunu bitirdim, 1993 yılında da Teknik Direktör kursundan başarı ile mezun oldum. Armağan Turhan ve Dimitri Pantazi gibi çok kıymetli arkadaşlarım ile birlikte tam 4 ay süren zorlu ve İngilizce ağırlık kursları bitirdim.

Futboldan hemen sonra Hakem olmamı istediler. İyi bir Hakem olacağımı düşünüyorlardı. 1988 yılında Hakem kursuna gittim, Ahmet Çakar’ın Babası Mustafa Çakar kurs Hocamızdı. Hilmi Ok gibi çok kıymetli Hocalardan dersler aldık. Ben Antrenörlüğü seçtim.

Ben cesaretli ve riski seven bir insanım
Futbol dünyasına kendini kanıtladığımı düşünüyorum. Futbol adına yapmadığım bir şey yok. Çalıştırdığım tüm takımlarda kadromu genelde genç oyunculardan kurarım. Ancak tecrübesini kanıtlamış, kişiliği ile örnek olmuş oyuncuları da çok severim. Her takımda mutlaka ağabeylik yapacak birileri lazım. Ben buna göre kadro yapmaya özen gösteririm. Her gün araştırırım, kendimi hep yenilerim. Yeni, yeni antrenman metotları bulur ve uygularım.. Benim futbolcum maçta çok koşar ve hiçbir zaman adale sakatlığı yaşamaz.


Ben Atatürkçü’yüm
Ben Arnavut çocuğuyum. Gelenek ve göreneklerine çok bağılıyım. Muhafazakârım ama anı zamanda Sosyal Demokrat bir dünya görüşüm var. Ben ünlü bir Kemalist’im, Ben ATATÜRK İlke ve İnkilaplarına gönülden bağlı bir insanım. Eşim ve kızlarım da öyle. Eşim ve kızlarım benden 10 kat daha fazla Atatürkçüdür. 

Ailem…
Bizde örf ve anene’ler çok mühimdir. Ben yabancısı olduğum ortamlara pek girmem, yabancı kişiler ile fazla görüşmem. Biz, zorunlu haller dışından aile gezmeleri de fazla yapmayız. Benim eşim, erkek gibi kadındır, aslan gibidir. Biricik kızlarım da ona keza öyledir. Kızlarımın ikisi de Üniversitesi mezunu. İlk kızım Edebiyat Fakültesi mezunu. Restorasyon üzerine görev yapıyor. İkinci kızım İkinci kızım ise Halkla İlişkiler mezunu.

Kızlarım ile her zaman gurur duyuyorum. Babaları ne kadar dürüst ise kızları da o kadar dürüst. Allah’a şükürler olsun ki muhteşem bir ailem var. Eve gidince ayaklarımı uzatıyorum ve tüm sıkıntılarımı unutuyorum.

Vefaspor…
Vefasporda çok mutluyum. İki tane pırıl, pırıl asistanım var. Birisi Benhur Hoca diğeri ise Hüseyin Hoca.  Benhur fevkalade bir insan. Çok esprili. Benhur biliyorsunuz, Malatyaspor’da, Siirtspor’da oynadı. Galatasaray'a transfer oldu. Daha sonra Antalyaspor, Eskişehirspor, Fenerbahçe, Yimpaş Yozgatspor, Diyarbakırspor, Sakaryaspor, Uşakspor, Beykoz formaları da giydi. Hüseyin Tosun ise bizim Gönenli kardeşimiz. Hüseyin de, Kasımpaşa, Nişantaşı, Gönen, Ayazağa, Vefa, Gönen Termalspor ve Bilecik’te kalecilik yaptı.

Ben çok şanlıyım, böyle aslan gibi iki tane kardeşim olduğu için. Onlar da şanslı benimle çalıştıkları için. Benhur ve Hüseyin benim birer parçam. Çok seviyorum ikisini de… Ayrıca birbirilerini çok iyi tamamlıyorlar. Benhur en olmadık yerde espriler yapar, güldürür bizleri. Şimdi ikisi de Hocalık vasfına giriyorlar. 

Vefasporda çok mutluyum. Vefa’da çalışmak çok güzel bir duygu. 1993-94 sezonunda da Vefa'nın başında görev aldım. İnşallah bu Kulübe ekibimiz ile birlikte çok faydalı olacağımızı düşünüyorum.

Çok kaliteli bir Yönetim Kurulumuz var
Vefaspor’da oldukça kaliteli, elit bir Yönetim Kurulumuz var. Futbola ilk başladığım Kulübe geldim. Bu benim için gurur verici. İyi bir Başkanımız var. Benim gibi son derece hırslı ve kaybetmeyi sevmeyen bir Başkandır Mesut Bey. Burada düşündüklerimizi yapabilirsek, Vefaspor’u daha iyi yerlere gelebiliriz.

Vefaspor başarılı olma zorunda
Vefasporda bu sezon başarılı olmak için her şey tamam. Vefa’da çok kaliteli bir oyuncu topluluğu var. Karma bir takım olduk ama çok da iyi bir takım olduğumuzu düşünüyorum. Arkadaşlık çok iyi seviyelerde. Bütün futbolcularım birbirlerine karşı son derece saygılı.

Takımı yeniledik. Geçen seneden üç futbolcu kaldı. Bunlar; Hakan Yamaç kaptan Mehmet ve Yasin. Mehmet geçtiğimiz sezon sakatlanmıştı. Fazla oynama şansı bulamamıştı ancak şimdi toparladı. Çok kaliteli bir kardeşimiz. Sezer, sezon öncesi gitti sonra geri geldi. Ali Ekber sezon öncesi çalışmalarda sakatlandı, Ercan adında bir oyuncumuz vardı, Avusturya’dan almıştık onu. O da sakatlandı. Sonra Fred (Friday Nsisong Enyong) geldi.  Volkan Yazgan takıma çok büyük güç kattı. Mardin Midyat’tan Ahmet Teker’i aldık. Ahmet çok enteresan bir oyuncu. Takip edilsin. Vefa’da geleceğin santraforu yetişiyor. Emrah var, Erdem Yılmaz var, kalecilerim Serhan ve Bilge var, Zihni adında genç ve kaliteli bir oyuncum var. Tarık’ı aldık Kartal Belediyespor’dan, Silivri Fenerköy’den Volkansel’i aldık. Kısacası çok iyi bir kadroya sahibim.

Futbolcu maçta sevgilisini düşünmeyecek
Futbolcu işini yapacak, karşılığını alacak. Futbolcu işçidir. SSK kapsamında  grizu işçisinden bile daha ağır bir iş yapıyorlar. Çünkü bir antrenmanda 3 bin 500 kalori yakıyorlar. Bu eforu yeniden kazanmak kolay değil. Futbolcu antrenmana gelecek. 2 saat diliminde işini en iyi şekilde yapacak. Futbolcu sezon öncesi mukavele yapmayı biliyorsa, maçta sevgilisini karısını falan da düşünmeyecek. Futbolcu ağır işçidir.

Futbolcu işine bağlı olacak
Futbolcular hep oynamadan para kazanmak istiyor. Hayır, böyle olmaz. Oynayacaksın paranı da alacaksın. Futbolcu işine bağlı olacak. Sadakatli olacak. Daha doğrusu futbolcu ayağını denk alacak. Futbolcu kendine bakmaz ise bu, bir Antrenör olarak beni hiç ilgilendirmez. Ben zaten oyuncumun antrenmandaki durumuna göre kadromu yaparım. Benim sistemimde oynayan kazanır. İşte, Mustafa Yalçın buna iyi bir örnek. Her gün üstüne koyuyor, bir gün geri gittiğini görürsem yakarım Mustafa’yı. Çünkü ben onun iyiliği istiyorum. Ben futbolcumun iyiliği istiyorum, futbolcu da kulübün ve bizlerin iyiliğini istemek durumunda.

Futbolcu sahada konuşacak
Yeni nesil futbolcuları anlamıyorum. Kendilerine bakmıyorlar. Futbolcuyu antrenman yormaz, iyi dinlenmemek yorar. Bakıyorum daha önce çalıştığım futbolculara. Antrenman bitiyor, benim futbolcum Alışveriş Merkezlerinde geziniyor. Ne diye gezersin. Git evine dinlen. Kendilerine ihanet ediyorlar haberleri yok.  Bana ihanet ediyorlar, Kulübe ihanet ediyorlar hepsinden de öte formalarına ihanet ediyorlar. Sevmem böyle futbolcuları. Kapının önüne koyarım. Asla da affetmem. Mukavele yaparken çatır, çatır konuşmasını biliyorsan sahada çatır, çatır koşacak ve oynayacaksın.

Antrenmanlara geç kalan futbolculara da acayip sinirleniyorum. Bin taksiye gel. Ben buradayım. Kamuran Gazi kimi geri çevirmiş. Ben Hocan olarak senin gayretini bir göreyim, canımı veririm. Futbolcu görevini yapsın, ben ona babalığın en güzelini yaparım. Bizim sistemimizde futbolun istediği kriterleri uygulayan futbolcu sürekli kazanır. Ben futbolcumun iyiliği istiyorum, futbolcu da kulübün ve bizlerin iyiliğini istemek durumunda.

Futbolcularım benim evlatlarımdır
Futbolcular benim evladımdır. Onlar belki benim bu yüzümü bilmez ama ben onların üzüntüsünü görünce onlardan daha fazla üzülürüm ama karakteristlik özelliklerimden dolayı duygularımı pek belli edemem. Antrenmanda kaytarana ise kafayı takarım. 10 maç oyna, 1 maç yat ağzımı açmam ama 10 maç yatıp da 1 maç oynarsan “o zaman seninle külahları değişiriz” derim.

Futbolcuya gereksiz baskı yapmamak lazım
Futbolcu ile hep mesafeli dururum. Kampa gideriz ben antrenman dışında sürekli futbolcudan uzak dururum. Mesela son Kartepe kampında da öyle oldu. Ben futbolcudan antrenman dışından sürekli uzak durmaya gayret ediyorum. Neden mi uzak duruyorum. Baskı olmasın diye.  Kartepe’de ben 9. katta kaldım, çocuklardan tam 7 kat yukarıda. 207 basamak çıkıyorum her sabah ve akşam. Futbolcudan kim zaman uzak durmak lazım. Sahada baskı, yemekte baskı, derste baskı… Bu çocukların hiç mi özel hayatı olmasın, ben istiyorum ki; antrenman saatleri dışında birbirlerine şaka yapsınlar, eğlensinler. O yüzden kampa gittiğimizde ilgililere diyorum ki, “lütfen beni çocuklarımın göremeyeceği bir odaya yerleştiriniz.  Çocuklar istirahat zamanında beni görmeden diledikleri gibi eğlensinler.

Silivri olayı neden olmadı?
Sezon başı Silivrispor ile görüştük. Olmuştu o iş, Silivrispor’da göreve başlayacaktık, son anda yattı. Bu bir tercihtir, ben bu kararı alanlara saygı duyarım. Herkesin kararına saygı duyuyorum. Gönül isterdi ki Silivrispor’da görev yapalım ancak olmadı. Neden olmadı biliyor musunuz?

“Kamuran hoca hayvanlara bakmaktan futbolculara bakamaz” demişler…!

Neyse kısmet değilmiş olmadı. Mesut Tonta’yı da çok beğenirim. Benim Silivrispor ile görüştüğüm zaman Mesut Tonta için “futbol şube sorumlusu olacak” diyorlardı. Silivri’de Başkan Mustafa Saral Bey ile görüştük, yöneticilerle görüştük, hepsi çok kaliteli insanlar. Benim için “Silivri’ye gelecek en kaliteli hocalardan birisidir” demişler. Ancak bazı art niyetli insanlar var. Onlar bozdu bu işi.

"Kamuran hoca, futbolcunun önünden yemek tabağını alır, hayvanlara verir" demişler…

Bakınız ben çok net söylüyorum, ben hayvanları çok seviyorum, hayvan sevgimin futbol ile ne alakası var? Bu kadar da vicdansızlık olur mu?

Bakıma muhtaç hayvanlar mı yoksa Kulüpler mi?
Ancak ben şunu söylüyorum, 40 tane Silivri yan yana gelsin, İstanbul’daki 500 tane kulüp yan yana gelsin, sen bana sor, Hocam, tercihin nedir? diye… Benim hayvanlarım bir tarafa, diğerleri bir tarafa.

Ancak ben 58 yaşındayım, hiçbir zaman işimi ihmal etmem. 365 günün 365 günü çalışırım. Antrenman var desinler, ben hazırım. Sakatlık, hastalık vesaire beni hiç ilgilendirmez. Futbolcu kaytarır ancak Kamuran Gazi kaytarmaz. Ben kendimle iftihar ediyorum. Havyan işi apayrı bir konu. Ben hayvanları tanıdıkça insanları daha iyi tanıyorum. Değerlendirmelerimi ona göre yapıyorum.

Herkes namaza, ben mezara…
Ben her sabah saat 05.30’da sokağa çıkarım. Fatih’te evim var.  Bir bakıyorum herkes camiye gidiyor. Kamuran Gazi ise mezarlıklarla gidiyor… Neden mi? Orada beni bekleyen yardıma muhtaç hayvanlarım var benim. Ben sakat, evsiz ve barınmaya muhtaç hayvanlara bakıyorum, bunu neden inkâr edeyim. Allah biliyor, kuldan neden saklama gereği duyayım!

Ben yaz-kış hayvanları beslerim
Böyle bir alışkanlım olduğu için gurur duyuyorum kendimle.. Burada bunları açıklamaktan da gurur duyarım. Ben yaz-kış sokak köpeklerini ve sokak kedilerini beslerim. Her gün 150 kedi ile 40-50 civarında köpek beslerim. Kimseden de bir şey istemem. Bütün masrafı da kendi karşılarım. Hiçbir lokantaya gidip de, “bana hayvanlarım için şunu verir misin?” demedim. Her akşam 6-7 gibi Aksaray Çukurpazar’a gider 35 kiloluk nevale alırım. Hiç kimseye ihtiyaç duymadım. Hayatım boyunca kimseden bir şey istemedim. Allah’ta beni kimseye muhtaç bırakmasın. Herkesin bunu bilmesini isterim. Kamuran Gazi her sabah İstanbul mezarlıklarında açlıktan ölmek üzere olan hayvanları besler. Takdiri ilahi Yüce Allah’a ait.

Dolandırıldım
Ben hayvanlara kıyamam. Bu yaşıma geldim, bir tane çiçeği koparttığımı hatırlamıyorum. Bunun böyle bilinmesini isterim. Canlının her türünü severim, akrebi dahi severim. Yaratılanı yaratandan dolayı severim. İnsanları seviyorum ama dürüstünü seviyorum.

Çok kazık yedim. En yakın arkadaşımdan ömrümde unutamayacağım bir kazık yedim. 1990 yılında arkadaşım 150 milyon paramı aldı ve kayboldu. Ben asla o paranın peşinden koşmadım. Adam kapıma geldi, “yardımına muhtacım” dedi, yardım ettim ama dolandırıldım. Hapse gireceğim, Kamuran beni kurtar, hapse girmek istemiyorum” dedi neyim varsa verdim.

Ben bugün Spor Toto Süper Ligde hocalık yapardım böyle olmasa idi. Ekonomik sorunu olmayan bir hoca olurdum. Çuval ile param vardı bir zamanlar ama kandırıldım. Bugün eğer amatör ligde görev yapıyorsam bu benim ekmek param ile ilgilidir.

Allaha her gün dua ediyorum, benim ailemi ve hiç kimseyi bir başkasına muhtaç etmesin. Çok param yok ama huzurum var. Benim hakkımda bilmeden konuşanları da tenzih ediyorum. Yanlış bilgiler ile insanların kafasını karıştırıyorlar.

Profesyonel Liglerde tuhaf şeyler oluyor
Bana neden Amatör Lig? diyorlar. Neden mi? Çünkü bu lig farklı! Bakınız sizlerle bir anımı paylaşacağım. Bir zaman Pendikspor ile anlaştım. Muharrem Hoca ile birlikte anlaştık. Ertesi gün Pendikspor Yönetim Kurulu kararından vazgeçti. Ben kime güveneceğim. Amatör ligde çalışmaktan büyük keyif alıyorum. Çünkü bu ligde birçok şeyi ilk defa gören oyuncular var. İlkleri gören oyunculara saçının telinden ayakkabısının bağcığına kadar doğruları göstermeye gayret ediyorum.

Fenerbahçe’li Uğur Boral benim talebem. Uğur ile Alibeyköyspor’da çalıştık, Karadenizspor’dan bize gelmişti. Biz de profesyonel futbolcu oldu. Orduspor’lu Yalçın Ayhan benim talebem. Yalçın bize (İstanbulspor A.Ş) Beşiktaş’tan gelmişti. Giresunspor’lu Adem Çalık benim talebem. Adem ile Avcılar Belediyespor’da birlikte çalıştık. Amiyane tabirle yürümeyi bilmiyorlardı, şimdi futbolcu oldular. Sadece bunlar mı? Şimdi aklıma bir çırpıda bu isimler geldiği için söylüyorum. Ne futbolcular ile çalıştım…! Antrenman metotlarını öğrettim onlara. Yaptıkları işten zevk almasını bilmiyorlardı,  onlara öyle faydalı şeyler öğrettim ki, antrenman biter, onlar çalışmaya devam ederlerdi. Ben de uzaktan izlerdim, “aferin evladım” derdim.  

Hoca tercih ederken Siyasal kimlik hep ön planda
Bana soruyorlar, neden profesyonel takımlarda görev yapmıyorsun? diye…! Şunu ifade edeyim; profesyonel ligde çok rahatlıkla görev yapabilecek kapasitedeyim ancak orada bazı tuhaflıklar oluyor. Yine başımdan geçen bir olayı anlatayım; Zeytinburnuspor ile 8-9 yıl önce her konuda anlaştım. Akşam el sıkıştık, sabah hoca değişti. Nedeni ise siyasal kimlik. Ben insani değerlere, etik değerlere, ahlaki değerlere bağlı bir insanım. Spor adamları neden siyasi düşünürler, hiç anlamıyorum. Bir insan Teknik Direktör seçerken neden ideolojik yaklaşımlar sergiler, bunu da anlamam. Zaten ülkemizde, “bizden olanlar ve bizden olmayanlar, yani ötekiler ayrımcılığı ile sevgisiz, saygısız ve hoş görüsüz bir toplum yaratılmaya çalışılıyor, en azından Spor Kulüplerinde bunu yapmasınlar, bıraksınlar da hak eden insanlar, hak ettikleri yerlerde görev yapsınlar.
 
TÜFAD’ın dengesi bozuldu
Türk Antrenörlüğü adına gelecekten umutluyum. Ben Türkiye Futbol Federasyonu’nda tam 15 yıl görev yaptım, gelecekte çok çağdaş hocalar yetişiyor bundan eminim. TFF’de iken kurslar düzenledik. Çok değerli arkadaşlar ile çalıştım. Ancak Son iki yıldır TÜFAD’dan (Türkiye Futbol Antrenörleri Derneği) ayrıldım. Ayrılmam gerekiyordu. Türkiye Futbol Antrenörleri Derneği’nin maalesef dengesi bozuldu. Güzellikler bozuldu.

3 defa soyunma odasında görev bıraktım
Bugün maalesef Kulüp Başkanları bugün her olaya müdahiller. Ben şimdiye kadar 3 defa soyunma odasında görevime müdahale yüzünden görevi bıraktım, ancak bir bakıyorum, arkamdan basına demeç vermişler, “Kamuran Gazi’nin görevine son verdik”…

Bana müdahale edecek adam varsa, görevleri değişeceğiz. Ben Başkan olacağım, onlar Antrenör olacak. O zaman bakalım nasıl oluyor?

Hiçbir zaman “ben oldum” demedim
Türkiye Futbol Federasyonu’nda görev yaptığım 15 yıl boyunca kendimi çok yeniledim. Her konuda kendimi geliştirdim. İnsan yapısı hakkında, antrenman bilimi hakkında, teknik taktik vesaire bir sürü derslere girdim.

Sezon öncesi Kocaeli Kartepe’ye gittik, ben orada çok iyi çalıştığımızı düşünüyorum. Ben  İstanbul’dan, kuvvet çalışmasına yönelik özel antrenman aletleri getirttim. Kamptan hemen sonra bazı hazırlık maçları oynadık, futbolcularım sahada basmadık yer bırakmadılar. Ancak bu çalışmaları yaparken futbolcuların karakter yapıları da çok önemli. Kaçak güreşen, fırıldaklık yapan işini iş gibi yapmayan futbolcuları bu yüzden sevmiyorum. Çünkü benim ona verdiklerimi o futbolcu yeterince muhafaza edemiyorsa burada bir sorun vardır.

Benim antrenmanlarım hep akıcıdır. Futbolcu benim antrenmanımda sıkıntı çekmez. 2 saat çalışırım futbolcu yorulduğunu anlamaz. Ancak Metrobüse ya da vapura falan binince anlar yorulduğu oturduğu yerden kalkamaz, uyku basar. Bu yüzden beni diyorum ki, “evladım git evine, 2 saat uyu, sonra zaten tay gibi olacaksın”  

Galata’da bazı futbolcular beni sırtımdan hançerledi
Geçen sezonu hiç unutmuyorum. Galata’da resmen bir sendrom yaşadık. Resmen kovuldum Galata’dan. Hiç hak etmedim kovulmayı. Galata ile geçen sezon son yılların en iyisi kadrosunu kurmuştuk. En mütevazi ama en iyi kadroya sahiptik. Sayın Başkan Selim Bey enteresan bir adam. Kimi oyunculara gözünü kırpmadan 18 bin TL’yi verebiliyor, gelecek vadeden oyunculara ise sadece bin TL verebiliyor. Benim gelecek beklediğim genç oyuncuları hep geri plana attılar. Kaşar oyuncular vardı, beni Başkana onlar şikayet ettiler. Neymiş efendim Kamuran Gazi çok antrenman yaptırıyormuş. Sen futbolcusun kardeşim. Tabii çalışacaksın. Senin işin bu değil mi? Tabi antrenman yapacaksın, ben senin kaytarmana izin verir miyim sanıyorsun…!

Sahada yürürler ama dilleri de pabuç gibidir…
Futbol camiası çok küçük. Herkes birbirini tanıyor. Rahat batıyor bazı futbolculara… Bazı sözüm ona futbolcular var, utanmadan Hocalarını Başkan’a şikayet ediyorlar. Ancak nedense maçlarda hiç göremiyorum o oyuncuları! Hep başka işler peşindeler… Sahada yürüyen, iki metreye pas veremeyenler, konu şikayete gelince maşallah bülbül gibiler. Dilleri de pabuç gibi. Şimdi bu futbolcular hiç düşünmezler mi? “Bizi almak isteyen Kulüp, bir önceki Hocamızdan referans istemez mi?” diye…

Ancak bunu fa söylemeden geçemeyeceğim, ben verim alamadığım, yanlış tavırlarını gördüğüm futbolcu için kefil olmam. Başka Hocaların canı yanmasın diye kefil olmam. Kötü referans veririm. “Dikkat edin, alacaksanız böyle, böyle huyları var” derim. Kendiniz bilirsiniz derim.

Galata Kulüp Başkanı beni arıyor o zaman, Hocam diyor, “Allah senden razı olsun, 4 yıldır en çok keyif aldığım takım bu” diyor. “Kolej takımı yaptın vallahi” diyor. “Kaşar oyuncuları seneye kovar, zirve takım yaparız” diyor bana. Bunu söyleyen Sayın Başkan Selim Bey. Sonra Dudullu maçından önce beni arıyor, “hocam birlikteliğimiz buraya kadarmış” diyor. Hiç yadırgamadım. Şampiyonluğu boşu, boşuna kaybettiler. Dudullu geldi burada yendi o zaman Galata’yı. Halbuki ben o maçı alsam Bölgesel Amatör Ligdeyim, Play-Off'ları falan bile düşünmüyorum... Ben o takımı çıkartacaktım ama buna izin vermediler.

Ben kindar bir insan değilim
Bu yaşıma geldim, kin tutmadım. Beni çok üzenler oldu. Arkamdan konuşanlar, günahlarımı alanlar oldu. Hiç cevap vermedim. İkili oynayanları çok gördüm. Ancak ben, bana kötülük yapanları hep affettim. Yeri geldi, özür dileyenler oldu. Helallik isteyenler oldu, helalleştik. Bana ne sözler verildi de ben unuttum, hiçbir zaman maddiyatın peşinde koşmadım, aldıklarım değil, alamadığım ücretler bana ömrümün sonuna kadar yeterdi…

50 yıldır bu camianın içindeyim, biz de elbette farkında olmadan birilerinin kalbini kırmışızdır. İnsanlar hata yapmak için doğmuştur. Önemli olan hatalardan ders çıkartabilmektir. Sonuçta ben herkese hakkımı helal ediyorum, onlardan da bana haklarını helal etmelerini istiyorum.

Editörün Notu: Kamuran Gazi Hocamızdan sonraki röportajımız nasip olursa, yine kaliteli bir Teknik Direktör ile olacak.

RÖPORTAJ: BURAK KURTULUŞ

3 yorum:

Cevdet dedi ki...

Güzel bir röportaj olmuş,Dürüstlüğün önünde ne durabilir'ki, Ayrıca Sabah 5,30'da yaptığınız işi yapabilecek kaç kişi var'ki Hocam sizi gönülden kutlarım,
Teşekkürler Kamuran Hocam

Saygılarımla

Cevdet Kuruçay

Adsız dedi ki...

Öncelikle Sayın Burak Kurtuluş beyefendiye böyle güzel bir röportaj yaptığı için teşekkür ediyorum.Sayın hocam hayvanları sevmeyen insanları sevemez...Sizi canı gönülden tebrik ediyor ve bir insan olarak size imreniyorum.Kimsesiz hayvanları hemde her gün doyurmak her baba yiğidin harcı değildir.Saygı ve sevgilerimin kabulü ile...

Unknown dedi ki...

Ben kamuran hoca'ile bir macta tanıştık kendisi'nin çalıştırdığı A. Takımının (Ok meydani fetih) kulübünün alt yapi maci varmış yanlış mı geldim diye bana sordu bende tabi kamuran hocayı tanımıyorum yardımcı olmak adina internetten bakalım sizin mac burdami diye baktim bulamadım sonra mac esnasinda 11 numaranın değişik bir sitili var tabi benim cocuk olduğunu bilmiyor hocam bende benim cocuk diyince aramizda bir samimiyet oldu cok cana yakin ve bir o kadarda futbol bilgisi muhtesem bir hoca o anlattıkça ben dahada heyecanlı heyecanlı dinlemeye başladım ben simdi burdan bütün kulüp yoneticilerine sesleniyorum bizim ulkemizde böyle bilgili boyle muhteşem bir hocanin terimden, Şenol Güneş ten ve diger 1 lig çalıştıran hocalardan neyi eksik bence hepsinden fazlası var eksiği yok bizim ülkemizde kamuran hoca gibi adam gibi insanlara ihtiyacimiz var futbol yetenek değildir futbolu okuyup oyuncuya gerekli direktifleri veren kamuran hoca gibi hocalara ihtiyacimiz var zaten oyuncu dogustan yeteneklidir kamuran hocanın bilgisi o kadar fazlaki Türk futbolunda herkes faydalanmali faydalanmali adam gibi adamsın kamuran hocam senin hocalık bilgine kimse su dökemez burdan federasyon gorevlilerine sesleniyorum boyle altin değerinde hocalar varken neden siyasi kirliliği icinde boğulmuş hocalara guvenirsiniz. Kamuran hocam sizinle tanışmak benim icin gurur verici oldu tşk hocam

Paşabahçe deplasmanda lideri devirdi

İstanbul Süper Amatör Lig 8.Grup'ta tehlikeli bölgeden uzaklaşmak isteyen Paşabahçespor deplasmanda, haftaya lider giren Bakırköyspor...