Son zamanlarda alt yapı maçlarına daha bir yoğunlaşmaya başladım. Bu ligleri seyretmek çok daha keyif verici. Gencecik sporcuların kazanmak için yaptıkları sportmence mücadeleleri görünce başka maçları izlemek zor geliyor. Ancak bu alt yapı liglerini keyifsizleştirenler var. Birincisi, hafta içine sürekli müsabaka veren ve minik sporcuları okulları ile Kulüpleri ile arasında bırakan futbolun idarecileridir. İkincisi ise minik maçlarında dahi ağzından küfür eksik olmayan tribünlerdeki beyinsizler ile sahte oyuncu oynatmayı alışkanlık haline getirmiş sözüm ona bazı kimseler ve U16 maçlarını bile tek bir Hakem yönettirmeye çalışanlardır.
Kulüpler iyi yönetilmiyor
Spor kulüpleri toplumsal çevreden bir takım girdileri alıp işleyerek enerjiye dönüştüren ve sonuçta yine çevreye veren açık sistemlerdir. Spor kulüpleri belirli kurallara göre kurulan (yasalar, tüzükler, yönetmelikler, sözleşmeler, vesaire), üyelerinin her birinin yetki ve sorumlulukları belli olan (Başkan, Yönetim Kurulu Üyesi, Denetçi, Üye), gerek amatör gerekse profesyonel spor branşları ile topluma hizmet veren, her yaş grubunun spor yapabileceği tesis, araç gereçlere sahip olan, diğer bir yönü ile de yüksek performans sahibi sporcuların yetiştirilmesini hedefleyen özel hukuk kuruluşlarıdır.
Türkiye’de sporun kitlelere yaygınlaştırılması için, sporun taban birliğini oluşturan Amatör Spor Kulüplerine birçok önemli görevler düşmektedir. Ancak ülkemizde Spor kulüpleri, kurum kimliğinden uzak bir yapı içerisinde çağdaş olmayan metotlarla yönetilmektedir.
Türkiye’de alt yapıda önem verilmiyor
Dünya’nın neresine hangi ülkesine bakarsanız bakın, alt yapılar; takımlarının olmazsa olmazlarıdır. Alt yapıya verilen önem dünyanın hiçbir ülkesinde ülkemizdeki kadar az değildir. Son yıllarda ülke futbolumuza baktığımızda belki de toplasanız alt yapıdan yeni çıkmış genç bir 11 bile çıkartamayız. Zaten alt yapıdan yetişen gençleri sindirmek ve kaçırmak içinde elimizden gelen her şeyi yapıyoruz. Çok yakın bir zamanda milli takımımızda oynatacak futbolcu bulamaz isek kimsede şaşırmasın. Medya kuruluşlarından herkes takip etmiştir, Milli Takımlar Teknik Direktörümüz Abdullah Avcı, geçtiğimiz günlerde Almanya’ya hem bazı futbolcular ile Türk Milli Takımı’nda oynamaları için görüşme yapmaya hem de alt yapılar ile ilgili inceleme yapmaya gitti. Ne var ki Abdullah Avcı’nın görüştüğü, Alman takımlarında oynayan hiçbir Türk oyuncu (hepsi alt yapı düzeyinde oyuncular) Türk Milli takımında oynamayı kabul etmedi. Ülke içerisinde de zaten yetiştirilen oyuncuların sayıları bir elin parmaklarını geçmeyeceği için gelecek yıllarda bırakın Milli Takımı neredeyse kulüp takımlarında bile yetenekli, yıldız adayı ve milli takımda oynayabilecek düzeyde Türk oyuncu bulamayacağız.
Antrenör yerine Yönetici ile olmaz...
Amatör kulüpler bu konuda aslında ülke futbolunda önemli bir yere sahipler. Tabi ki Amatör Kulüplerin de imkânları aşırı derecede kısıtlı. Kendilerini idame ettirme açısından bir yere kadar yeterli olabiliyorlar. Yine de hem profesyonel takımlara daha iyi imkânlar da yetiştirilmek üzere yetenekli genç oyuncular vermek hem de ülke futboluna yeni yıldızlar kazandırmak açısından futbolumuzun pek tabi ki de olmazsa olmazları. Amatör Kulüplerde futbola başlamış sonrasında hem Avrupa’da takımlarımıza hem de milli takımımıza büyük hizmetlerde bulunmuş birçok yıldız futbolcu sıralayabiliriz. Amatör kulüplerimizde en büyük eksiklik aslında profesyonel takımlardaki gibi ayrı bir alt yapı sorumlusunun olmamasıdır. Kulübün A takımı ile kim ilgileniyor ise, U13, U14, U15, U16, ve U17 gibi alt yapı kategorisindeki takımlarla da aynı kişi ilgileniyor. Hatta çoğu zaman A takım ile genç takımın maçı aynı güne denk gelmiş ise, genç takım kendilerini yetiştiren, antrenman yaptıran hocaları ile değil de kulüpten herhangi bir yönetici nezaretinde maça çıkıyorlar. Bu durumda hem sahadaki oyuncu için hem de Hakemlerimiz için farklı bir sıkıntı meydana getiriyor. Burada da TÜFAD’a iş düşmektedir. Kulüplerin neredeyse tamamına yakınında, takımlar sahaya bu işin eğitimini almış Antrenörler ile değil de, Kulüp Yöneticileri ise sahaya çıkmaktadır. TÜFAD bir şekilde buna engel olmalıdır. Bugün birçok Antrenör işsiz dururken, Yönetici kartı ile sahaya girme şansına sahip kişiler kendilerini Fatih Terim sanmaya başladılar.
Sorumlu değil, sorunlu kişiler...
İstanbul’da geçtiğimiz haftalarda U15 ligini sonlandırdık. U14 ve U16 liglerinin ilk müsabakalarının oynanmaya başladığı şu günlerde ise dikkatimi fazlası ile çeken bir şey oldu. Aslında aynı sorun geçtiğimiz yıllarda da sürekli olarak vardı. Ama nedense bu yıl biraz daha fazla. Üst tarafta da belirttiğimiz gibi dünyada ister amatör ister profesyonel olsun bütün kulüpler alt yapıya önem verirken bizim amatör maçlarda gördüğümüz kadarıyla kişiler (Antrenör ve yöneticiler) sadece kendilerine önem veriyorlar. Takımın başında sorumlu olarak sahaya kim çıkıyorsa (her kulüp için geçerli değil) resmen o gencecik yürekleri katlediyorlar. Oyuncunun ayağına top geliyor, kulübeden hemen bir bağırtı kopuyor “şunu yap, bunu da yap” daha o bağırtı bitmeden diğer kulübe başlıyor “bas orada, bas, pres yap çıkartma” Top başka oyuncuya gidiyor aynı görüntü maalesef yine ve sürekli tekrarlanıyor. Sahadaki oyuncu şaşkın top bir kez daha ayağına geliyor bakıyor kulübeye doğru, “ne talimat gelecek ne yapayım” diye. Genç oyuncuların kendi inisiyatifleri yok, maalesef kendi başlarına oyun oynayamıyorlar. Daha doğrusu onları Kulübeden yönetenler onlara oynama şansı vermiyorlar. Kulübedekiler resmen sahada atari oynar gibiler, sadece ellerinde joistikleri (kumandaları) eksik. İki kulübe de birbirleriyle sürekli talimat verme yarışındalar. Oyuncularda maalesef ki robot gibi sahada talimatla oyun oynuyorlar. Bir de üstüne üstlük çocuk o bağırtıdan panik yapıp hata yapınca hocasından yemediği laf, hatta yemediği küfür kalmıyor. Düşünsenize kenarda kendini düşünen kendi egosunu tatmin etmek isteyen bir kişi, sahada içinde kafasında sadece futbol oynamaya çalışan futboldan zevk alıp eğlenmek isteyen bir oyuncu ve belki daha futbolda bile öğrenemediği bir sürü taktik bir sürü hareket varken saha içinde kendisine edilen küfürleri öğreniyor. Sonra da sızlanıyor “vay efendim, mahallenin çocukları Kulübe gelmek istemiyor, Playstation oynamayı tercih ediyorlar” ederler tabi, sen sahada onunla oynayacağına, o evinde bilgisayarı ile oynamayı tercih ediyor, hepsi bu…
Zaten hafta içinde takımlar antrenman yapıyorlar bari bırakında o gençlerin geleceğimizin yıldız adaylarının sahada ne yaptığını hep beraber görelim. Oynayan da seyreden de mücadeleden zevk alsın… Nasıl mücadele ettiğini kendini nasıl geliştirebileceğini görün. Ona göre maçtan sonra hatalarını söyleyin antrenman da ona göre program uygulayın. Oyun içerisinde ufak bir pozisyon oluyor, faul verilebilir ama Hakem oyunu devam ettiriyor belli ki o da mücadeleye katkı yapmak, oyuncunun yeteneği doğrultusunda oyun içinde olmasını sağlamak istiyor, oyuncu da oynamak mücadele etmek istiyor, kulübedeki ses yine bıçak gibi kesiyor ortamı “hocam faul ya görmedin mi, kör müsün be adam, sen bizi 3 sene önce de s… tin”.
Bu sefer mücadele eden oyuncu da oyundan kopuyor. Belki de kazanabileceği topu kaybediyor. Kulübe kendine oynuyor, ben bu maçı kazanıyım da ne olursa olsun mantığı ile hareket ediyor. “Günümü kurtarayım gerisi beni ilgilendirmez” düşüncesi ile davranıyorlar. Ama farkında değil kendi gününü kurtarırken sahada ki minicik heyecanla çarpan o kalplere yazık ediyor, farkında değil ki ufacık çocukları robotlaştırırken Türk futbolunun geleceğini de bir bakıma kötü yönde etkiliyor.
Akademi Ligleri örnek olmalı
Kulüpler maddi sorunlar yüzünden sadece A takımlara transfer yapabiliyor. Ancak bana göre Alt yapı transferi de bir Amatör Kulüpten diğer Amatör Kulübe giderken mutlaka serbest bırakılmalı. Bir de her kategoriye bir Antrenör gerekir. Aslında çözüm basit, iş burada Türkiye Futbol Federasyonu’na düşüyor. Akademi Liglerinde olduğu gibi sahaya girecek yönetici veya Antrenörlere oyuna müdahalesi ile ilgili kısıtlama getirilecek. Evet, biraz maddi külfeti de olacak ama Amatör Kulüpler içinde Alt yapı Antrenörü zorunlu hale gelmek zorunda. En azından alt yapı Antrenörü ile anlaşan ve bu yönde lisans çıkartan Kulüplere de alt yapı Antrenörü ile ilgili küçük bir maddi yardım yapılabilir. Böylelikle hem kulüplere alt yapı konusunda biraz olsun destek verilmiş olur. Hem gençlerle ilgilenecek bütün mesaisini sadece gençleri yetiştirmeye onları geliştirmeye harcayacak bir hoca imkânı sunulmuş hem de kulüplerimizin maddi külfeti azaltılmış olunur.
Çok şey istiyorum biliyorum ancak gidişatımız iyi değil. Şimdi her yaş gurubunda bir takım bulunduran Kulüpler bile, gelecek yıllarda bu takım sayısını azaltmayı düşünüyorlar. Kulüplerin mutlaka teşvik edilmesi gerekir, alt yapı kategorilerinde filiz lisans ile vizeye bedel alınmıyor bu güzel ancak bunlar kesinlikle yeterli değil.
Ben 2 sezonda pes ettim…
Ben, 1 sezon Yönetici kartı ile 1 sezon da Antrenör kimliğimle bir Kulüpte görev yaptım. Antrenörlüğün zorluklarını çok iyi biliyorum. Alt yapı Antrenörü olmanın zorlukları ise çok daha fazla. Çocuklar bizim her yönümüzü örnek alıyorlardı. Bu yüzden çok dikkatli davranmak zorundaydık. Kulüpten aldığımız maaşı genelde sahada çocuklara harcardık. Ben şanslıydım çünkü çok iyi bir Kulüp Yöneticim vardı, bir kişi yetiyordu her yere. Diğerlerini tanımıyordum bile… 2 takımı 4 takım halinde liglere sokuyorduk. Ancak alt yapılardaki bitmek tükenmek bilmeyen sorunlar yüzünden her gün düzenli olarak Passiflora (sakinleştirici hap) içiyordum. Futbolcular ile uğraş, sporcu velileri ile uğraş, Hakemler ile uğraş, malzemeci ayrı bir sorun, onunla da uğraş. Federasyonda ise saha atamaları ve zamanlamaları ile ilgili olarak şimdiki gibi İsmail Ongün ağabey vardı. Tek memnun olduğum yer orasıydı. Çünkü biz hep sabah saat 9’da oynardık. Ben isterdim bilerek bu saati. Yoksa çocukları internet cafe’lerden toplayamazdım. Sorunlar bitmeyince en sonunda dayanamadım, Antrenörlüğü bıraktım. Antrenör Diplomamı 3 yıldır görmüyorum… Böyle giderse hiç görmek de istemiyorum.
Sonuç olarak alt yapıların hali içler acısıdır. Herkes Süper Lige odaklanmış durumda ancak bu gidişle alt yapılarımız bitecek. Bir an önce gerçekçi çözümler bulunmalı ve alt yapılarımız kurtarılmalı. Unutulmamalıdır ki, herkesin çocuğu var ve bu çocukların yolu da bir gün bu Kulüplerden geçecek.
Bu yazıyı, Yıldıztabya Spor Kulübünde Yönetici olan, adını dahi bilmediğim, bakkaldan aldığı sütler ile evde hanımına sütlaç yaptıran ve bunları maç öncesinde minik sporculara ikram eden değerli insana hediye ediyorum.
Katkı sağlayan değerli Hakem kardeşime de selamlarımla….
Elektronik Posta: bkyerelfutbol@gmail.com
YAZI: BURAK KURTULUŞ
8 yorum:
Sayın Kurtuluş elinize,kaleminize ve yüreğinize sağlık keşke sizin 10 / 1 niz kadar federasyon yetkilileri alt yapıya önem verse.. Ayrıca antrenörleri de çok güzel anlatmışsınız gecen sezonda bir u 13 maçında bir çocukcağızın antrenör korkusundan ağladığını görmüştük.Hislere tercüman olmuşsunuz iyiki varsınız Burak Bey Yerel Futbol sizle ve değerli yorumlarınızla daha bir güzel oluyor.Birde tarihten anılarlı yazılarınızı çok özledik..Sevgi ve saygılarımın kabulü ile....
çok güzel bir konuya değinmişsin nurak kardeşim
bende şuanda x bir takımda alt yapıda görev yapıyorum ve yönetici kartı ile sahaya giriyorum ama sorun bizde değil bize kurs açmayan tüfad tadır hep açılacak denen bir türlü açılmayan kursu beklerken yaklaşık 2 yıl geçti tüfad hep güncelleme kursu yapıyor bizde bekliyoruz yeni kurs ne zaman açılacak hiç bir bilgi yok burak kardeşim sen biliyorsan yada öğrenebilirsen yeni kurs tarihini buradan yayınlarsan sevinirim saygılar
mükemmel bir yazı sayın tolunay kafkas konferans konferans dolasıp bosa zaman harcama aldığın paranın hakkını ver hic bır sey bılmıyorsan bu mukemmel yazıyı oku belkı bırseyler ogrenırsın futbol ulkemızde bıttı bıtecek elımızı cabuk tutalım
Yıllar önce tespit ettiğimiz ve alt yapının konuşulduğu her platformda bu sıkıntıları paylaşsak ta şu ana kadar ne yazıkki bir çözüm olmadı.İstanbul amatör takımlarının başarılı alt yapılarını incelersek doğruyu net olarak görebiliriz.Her başarılı takımın mutlaka düzenli olarak çalışabileceği bir tesisi var,her yaşa ayrı bir antrenör kadrosu var,onları destekleyen başkanları ve yöneticileri var.Bu da sonuca ulaşmayı kolaylaştırıyor.Daha anlatılacak çok konular var ama...
Burak Hocam,
Sen alt yapıda da başırılıydın herşeyde olduğu gibi..Yazmaya devam et..Yazılarını özlüyoruz seni seviyoruz..Doğru yazan söyleyen görevini en iyi yapan herkesi seviyoruz...
MB
Şu anda C kurs açılacak tff .org başvuru yababilrsin Şubat başlayacakmış.
Hasan ASLAN
iGDAŞ TEKNİK SORUMLU
Turkiye de sorunlari herkes biliyo herkes çakma(yasi kucultulmus) futbolcu, sahte lisansli futbolcu oynatildigini biliyo akademi ligi U-15 cakma futbolcu kayniyo bunlar daha yetenekli olduklari icin degil daha kuvvetli olduklari icin milli takimlara seciliyorlar bu yuzden yetenekli olanlar bir bir yok oluyo herkezde yarismaci zihniyet var egitimi kimse dusunmuyo uzun vadede basari beklenmiyo. Teknik direktor veya yonetim degistimi alt yapi Hokoordinatoru dahil butun hocalar degisiyo yeni gelen hocada kendi futbolcularini getiriyo bu sayede futbolcularda degisiyo .....
SAYIN KURTULUŞ;yazdıklarınızın hepsi gerçek,30,senedir eski tas eski hamam bende böyle davranmamağa çalışıyorum ama olmuyor çocuk diyorsunuz kabul ama çocuklarımızın sosyal eğitimi, aile eğitimi zayıf,istisnalar hariç ver...,al....küfür,toplum olarak iyi değiliz zaten,yöneticileri savunmuyorum,antrenörlerimizde öğrenci çocuk psikolojisini bilmiyorlar,yaşları genç akademi mezunu olanlar bilebilirler lakin onlarında gözleri yukarda alt yapıyla değil A.Takımla beraber olmak istiyorlar,netice sizler yazmağa devam edin bizlerde yorum ekliyelim okuyup anlayan bir kişi çıkıpta kendini düzeltmeğe kalksın kar olur bizlere sevgilerimle.
Yorum Gönder