Köşe: Ya Başkan olurum ya da…!

Günümüzde yöneticilik başlı başına ayrı ele alınan profesyonel bir anlayış aldı. Bu profesyonellikle de işler belki aksasa da tıkırında devam eder. Devam eder etmesine de, işin başında liderim diyen kişinin bu işleyen tekere çomak sokmak istemesi de ayrı ele alınır. Düşünün bir kere hiçbir insan doğumdan yaşamının son demine kadar kendi başına bir ada değildir asla. İşte bu doğumdan yaşamının son demine kadar her insan hayatını idame ettirdiği ana karanın bir parçasıdır. Durum bu şekilde olduğunda liderin yaptıkları alttaki insanları da bağlamaktadır. Liderin etrafındaki yönetimin görevi bir kurum veya kuruluştaki personele, işini yaptırma, başkaları aracılığıyla iş başarma ve konulan hedeflere emin adımlarla ulaşmaktır.

Lider kendini asla tek ve yıkılmaz sanmamalı, lider takım arkadaşlarıyla birliktelik sağlayarak onların, bilgi, birikim, zihin ve enerjilerini gönüllü olarak o kurumun yararları için kullanma, harekete geçirme sanatını en iyi icra eden olmalıdır. Liderlik bir sanattır. Evet, sanattır diyorum çünkü gönülsüz, isteksiz, amaçsız ve zorla hiçbir çalışandan verim ve başarı elde edilemez. Lider de bunu en iyi bilen olmalıdır. Sözün özü lider ve yönetimi, aynı zamanda toplum dinamiklerini etkileme sanatıdır. Bu da ancak liderlik vasıflarına sahip bir kişinin işidir. Öyle hayatına hasbelkader giren makam ve koltuklarla olacak iş değildir liderlik…

Lider, bağlı bulunduğu kurum ve kurumların amaçların gerçekleşmişini sağlamakla yükümlüdür, bireylerin veya grupların davranışlarını dolaylı veya direkt olarak etkiler. Gerçekte lider ne yapmak istediği hakkında net bir fikir sahibi olmalı, aksi takdirde ne yapmak istediğini veya nasıl yapılacağını bilmeyen insanlardan lider olamazlar. Ne peşlerinden gelen olur ne de sözlerini dikkate alan.

Liderlik vasıfları konusunda öyle çok ahkam kesen olur ki hatta abartırlar lider olacak kişi bilmem ne okulunu okuması lazım gelir gibisinden kelam ederler. Aslına bakıldığında liderlik okunan okul ile bir alakası da yoktur. Bunun nedeni ise çevremizdeki kulüplerin başkanlarına bir bakın derim sizlere bunların kaçı yüksek okul mezunudur. Genel bakıldığında kulüp yönetimindeki liderlikte en büyük başarıları gelecekleri olan gençlere yatırım yapanlar almaktadır. Bunun içinde ülkenin en büyük okulunu okumanıza gerek bile yoktur.

Bilindiği üzere yaban kazları, en doğru yere en kısa sürede en az fire vererek göç eden en sistematik kuşlardır. Dikkat ettiyseniz göç ederken “V” şeklinde hareket ederler. Öncü kaz, hareket ederken kanatlarını çırparak kendisini izleyenleri yukarı kaldıran bir güç oluşturur. Önde gittiği için bir süre sonra yorulur. Yorulan lider kaz görevini bir arasındaki duran kaza teslim ederek en arkaya geçer. Artık sürüde en öndeki kaz liderlik yapmaya başlamıştır ve görevi üstlenmiştir.

İşte gerçek lider nerede insiyatif kullanması gerektiğini, çalıştığı takımdaki arkadaşlarına güvenen, yeri geldiğinde insiyatif kullanmalarını sağlayan, ileriyi gören bir kişiliktir. İyi bir takım oyuncusudur. “Ya lider olurum ya da hiçbir şey” demeyen kişilerdir.

YAZI: ENGİN AKIN