2012 Londra Olimpiyatları sona ererken, İngiliz Milli Takımı ve Manchester United oyuncusu Michael Owen'ın kendi blog'unda yayınladığı, Olimpiyat oyunları ve futbol karşılaştırmaları hakkında düşüncelerini aktaran makalesinin çevirisini okuyucularımıza sunuyoruz.
İki hafta kadar önce, salonumuzda oturmuş Olimpiyatları seyrederken, eşim Louise'e döndüm ve "izle bak bu bittiğinde futbolcular nasıl eleştirilecek" dedim. Şimdi, iki haftadır eliştiriler yükünü almış durumda.
Çok kişi gibi, Londra'nın tarihin belki de en önemli spor olayına evsahipliğinin yanında, Büyük Britanya takımının, sayılamayacak kadar çok sayıda olağanüstü performansı ile ulusun kalbini kazanmasından gurur duydum. Büyülü iki haftaydı. Sonunda bitmek zorunda olduğu için neredeyse bunalıma girdim.
Şimdi, toz duman yatışırken, kendime soruyorum : "Toplumun futbol ve özellikle futbolcular konusundaki fikri, Olmipiyat meşalesi söner sönmez ikisi arasında doğrudan karşılaştırmaların kaçınılmaz olacağı bir şekilde nasıl değişti ?"
Şimdi, toz duman yatışırken, kendime soruyorum : "Toplumun futbol ve özellikle futbolcular konusundaki fikri, Olmipiyat meşalesi söner sönmez ikisi arasında doğrudan karşılaştırmaların kaçınılmaz olacağı bir şekilde nasıl değişti ?"
Futbolcuların gittikçe daha fazla eleştirinin odağı olmalarını anlamak kolay. "Büyük Ücretler", "Lüks Arabalar", "Gösterişli Mücevherler", "Tutku Yoksunluğu", "Sadakatsizlik" genel olarak biz futbolcuların karşılaştığı suçlamalardır. Bu suçlamalar İngiltere'nin Rugby Dünya Kupası'nı kazanması, veya Büyük Britanya'nın Olimpiyatlar'da önüne gelen herkesi yenmesi karşısında on katına çıkar. Ancak bu suçlamalar haklı mıdır?
Futbol'un gerçeklik ile bağını kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya olduğunu, ve futbolcuların bir miktar sorumluluğu üzerlerine almaları gerektiğini kabul ediyorum. Ancak bu yalnızca futbolcuların hatası mıdır? Elbette bazı futbolcular, davranışları ile kendi algılarına yardım etmiyorlar. Bunun yanında, hep söylediğim gibi, futbolcular toplumun bir yansımasıdır. Onlar, yalnızca belli bir alanda yeteneği olan normal insanlardır. Eğer 17-35 yaş arasında bir grup erkeği alırsanız, eminim ki en garibinden en harikasına kadar geniş bir yelpaze bulursunuz. Aile erkekleri, alkolikler, homoseksüeller, suçlular, zorlu bir çocukluk geçirenler, uyuşturucu alışkanlığı olanlar ve liste uzar gider. "Güzel Oyun" bütün tipleri içinde barındırır. Birisinin hava dolu bir topa vurmayı becerdiği için otomatik olarak herkes tarafından rol modeli olarak düşünülmesi beni endişelendirir. Bu gülünç bir şey. Biz futbolcuların, her zaman için, milyonlarca insan tarafından düzenli olarak izlendiğimizin farkında olmamız gerektiğini anlıyorum. Ancak pek çok insan rol modeli olmak için yeterli değildir. Bu da onların hatası değil. Hiçkimse rol modeli olarak doğmaz, rol modelliği zaman içinde gelişir.
Son birkaç gündür, insanların Olimpiyatlardaki atmosfer, oyunlar sırasındaki ruh ve katılımcıların sportmenliği üzerine konuşmalarını duyuyorum. Kanımca, futbol maçları ve bunlar arasında kurulan bağlantılar doğru değil.
Başlangıçtan alalım. Çocukluktan başlayarak nüfusun çoğunluğu bir takımı destekleyerek büyür. Eğer City'i destekliyorsanız, United'ı sevmemeyi öğrenirsiniz. Eğer takımınız Siyah Beyaz giyiyorsa, siz Kırmızı Beyaz giyemezsiniz. Rekabet çocukluğumuz boyunca içimize işlenir. Bütün bunlar düşünüldüğünde, bir futbol stadyumunda rakip takım ve oyuncularına karşı düşmaca bir tavırdan başka ne beklenebilir? Taraftarlarımız bizlerden rakip takımı yenmemizi, hatta tamamen yenmemizi, onların tercihen sekerek, morloklar içinde, ve kafaları önünde sahadan çıkmalarını beklerler. Düşünün, herkes maç izlemeye bir takımın ya da öbürünün kazandığını görmek için gider. Bir futbol maçını tarafsız bir gözle izlemek için kaç taraftar gider ki ?
Olimpiyatlara gidenler ise ya seçtikleri sporun gerçek taraftarıdırlar, ya da yalnızca oyunların bir parçası olmak isterler. Bu Olimpiyatlarda tamamen farklı bir atmosfere neden olur. Karnaval tipi bir atmosfer, kişinin nereden geldiğinden bağımsız olarak sporun takdir edilmesini getirir. Usain Bolt'u ve seyirciler ile iletişimini ne kadar takdir etsem de, bir oyuncunun rakip taraftarlar karşısında rakibine gülüp şakalaşabileceğini, izleyiciler ile sarmaş dolaş olabileceğini ve fotoğraflar için poz verebileceğini kim ciddiyet ile iddia edebilir ? Biz tamamen farklı şartlar ve durumlar içinde, tamamen farklı bir spor yaptığımız için karşılaştırmalar gerçekçi değil.
Futbol, kendi imajını tümüyle geliştirmeli. Yetkililer de proaktif olarak bunu yapıyorlar. Kendini yere atmak, sakatlık taklidi yapmak, rakip oyuncuları itip-kakmak, hakemler saygı göstermemek halledilmesi gerekli uzun listeden yalnızca birkaç madde. Ancak başka herkesin evlerinin düzen içinde olduğunu da düşünmeyelim. Rugby'de sahte kan örneği skandalı, krikette şike skandallarının yanında Olimpiyatlar'da bu tür problemlerden kendi payını alıyor. Doping ilaçları, badmintoncularının maç kaybetmeye çalışmaları, ve yarışın ortasında sakatlık nedeni ile yarışı terkeden bir atletin ertesi gün yarışarak altın madalya alması. Doğru bir yaklaşım olarak, çok daha önemli ve pozitif hikayeler de olduğu için, bu yanlış davranışlar sansasyon haline getirilmedi. Daha da önemlisi, her sporcu aynı şekilde algılanmadı. Eğer benzer problemler futbolda olsaydı, aynı şekilde davranılacağından emin değilim. Futbol, ve futbolcular bugünlerde kolay hedefler olarak gözüküyor.
Bütün hayatını futbol ile geçirmiş biri olarak oyunda kötülerden çok daha fazla iyiler olduğunu biliyorum. Cumartesi günü, dünyadaki en büyük oyun geri dönüyor. Şimdi hepimizin biraz daha fazla çalışarak onu yenide güzel yapmamızın zamanı.
http://www.michaelowen.com/blog.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder