Sayfalar

TERFİ ARŞİVİ

TÜRKİYE ŞAMPİYONASI

Sayfalar

Perşembe, Nisan 04, 2013

Başka bir Şampiyonlar Ligi

Geçen haftaki Moskova seyahatimde, fırsattan yararlanıp bir Şampiyonlar Ligi karşılaşması izledim.


Hayır, şu Galatasaray'ın İspanya takımı ile oynayacağı türden bir Şampiyonlar Ligi değil. Varlığından pek çoğumuzun haberdar dahi olmadığı bir lig : UEFA Kadınlar Şampiyonlar Ligi. Rusların efsanevi ekibi Rossiyanka, Alman Wolfsburg ile karşılaşıyordu. Zaten Rossiyanka daha önceden de yaptıkları garip pazarlama kampanyası ile dikkatimi çekmişti. Hatta bu konuda yazı dahi yazdığımdan kendimi bayağı kırmızı beyaz renklere yakın hissediyordum. Fırsat bu fırsat dedim, işleri o gün erken bitirip Luzhniki Stadı'nın yolunu tuttum.


Gün sonu Moskova trafiği, kaza olmuş köprü trafiğinden daha kötü. Bir de taksici koskoca stadı bulamayınca, erken orada olup da etrafı kolaçan etme hayallerim suya düştü. Bizde olsa karşının taksisi diyeceğimiz bir durum. Moskova'da bir karşı da yok üstelik. Luzhniki Stadı ise dev bir spor kompleksinin içinde yer alıyor. Moskova nehrinin hemen yanında, daha önceden taşkınlar ile bataklıklaşan bir alanın ıslah edilmesi ile yapılmış. Etrafı hafif bir orman tadında ağaçlar ve küçük futbol sahaları ile zenginleştirilmiş. Stada ulaştığımda herkesin gittiği yöne gider ve önce bilet gişesini, sonrasında girişi bulurdum diye düşünüyordum. Herkes diye bir şey olmadığını kavramam çok kısa sürdü. İn-cin de top oynuyordu Luzhniki Stadında adeta. Açık bir kapı bulup zorladığımda ise yalnızca Rusça konuşan arkadaşlar bana içinde bolca "niyet" geçen birşeyler söylediler. Herkes ya sağ tarafı, ya sol tarafı işaret etti. Evet, ben de niyetliydim içeri girmeye. Basın bölümüne rastladım ve açık kapıdan daldım. Hey hak ! Ruslar talimatları harfiyen uyguluyorlardı. Görevliler yetişip yeni niyetler eşliğinde yine başka bir tarafı gösterdiler. En sonunda orta yaşlı, bir dişi eksik görevli arkadaş halime acıdı da, uzaklarda beliren bir insan kümesine doğru götürdü beni. Grubun içindeki bir kız ile uzunca bir konuşması sonrası Migros torbası tadında bir naylon torba açıldı ve bana bir VIP bileti takdim edildi.


İnsan kendini özel hissediyor VIP biletini alınca. Bu his 90bin kişilik stadda oynanan Şampiyonlar Ligi çeyrek finalinde yalnızca VIP bölümünün seyircilere açık olduğunu görene kadar sürüyor. Zaten koca stadda VIP olmayan yok. Bir de VIP salonunun sigara dumanı ile farklı bir atmosfere sahip olduğunu söylemek gerek sanırım. 30-40 kadar Wolsfsburg taraftarı gelmiş yeşil atkıları ile, nereden buldularsa stadı. Bir o kadar da Rus gelmiş maça. Bizim Yenisahra maçlarında daha çok seyirci oluyor diye düşünürken, maçın başlamasına 5 dk kala yeni gelen Ruslar ile sayımız 300 kadar oldu. Bir nevi Olimpiyat stadında Boz Baykuşlar- Alkaralar mücadelesi tadında bir seyirci vardı kısacası. 


Bizim kadın futbolundan farkı ne diye merak ediyordum. İlk gözüme çarpan, iki takımın da beklenmedik hata yapmaması oldu. Yıl boyunca üst düzey oynayan ekiplerin maça konsantrasyonu da bizim yılda 3-4 çekişmeli maç oynayan takımlardan farklı oluyor elbette. Gerçi Rossiyanka bizim hedefleyeceğimiz bir düzey gibi geldi bana. Takım oyunundan çok bireysel yeteneklerin öne çıktığı, emprovize hücum eden bir ekip. Bunun için de sahaya sekiz, onbire ise beş yabancı alarak başladılar karşılaşmaya. Bu kadar üst düzey yabancıyı bizim takımlara da doldursan, herhalde iyi bir sonuç alırlar. Kaptanları kaleci Todua muhteşem bir maç çıkarttı ve kaleyi bulan ilk şutunu 88.dakikada atan ev sahibi ekibi son 20 dakikaya kadar oyunda tuttu. Bir de Amerikalı oyuncuları Edmonds'un topla adam geçişi çok etkileyici idi. Ancak geri dönmediğinden, boşalttığı  sol kanattan çok atak yediler. En çok merak ettiğim Nijerya'lı genç forvet Oporanozie ise herhalde kötü günündeydi, hiç bir şey yapmadı.


Wolfsburg'a ayrı bir paragraf açmak gerek. Almanlar tam anlamı ile alman futbol takımı gibi oynadılar. Hiçbir açık vermeyen savunmanın önünde Goessling'in koordinasyonunda makina düzeni ile çalıştılar. Sağ kanatta Macar oyuncu Jakabfi maçın yıldızı oldu benim kanımca. Tek sorunları, fiziği birbirine çok benzeyen Müller ve Pohlers'in savunma arasında kaybolmaları oldu. Pohlers'in golüne kadar, bir kaza golü ile elenme durumunda kalmamak için Alman takımı çok kontrollü oynadı. Bu gol sonrasında dahi Rossiyanka'nın savunma dörtlüsünü bozmaması, karşılaşma hakkında bir hayli şey söylüyor aslında. Maçın sonucunu ise ceza sahası dışından mükemmel bir vuruş ile doksanı gören Goessling belirledi. Konuk ekip iki farklı galibiyet ve tüm gollerde kendisinin imzasının olduğu 4-1'lik toplam sonuç ile yarı finalist oldu.


Soğuk hava, karanlık, ağaçlık alan, tabelasızlık durumunda, biraz uğraşarak metroyu bulup otele dönmeyi başardım. Ben bu kadın futbolu konusunda yeniyim. Ama bana bizim buralardan bir Rossiyanka çıkar gibi geldi. Yeter ki yılda 10-12 üst düzey maç oynanan bir ligimiz olsun.


[gallery link="file"]


[gallery link="file"]

1 yorum:

Kurum ve kişilere hakaret eden yorumlar yayımlanmaz. Gözden kaçmış yorumlar olabilir, lütfen bizimle iletişime geçiniz.