Polatlıspor, 1963 yılında kurulmuş, 1980’li yıllarda 3. ve 2. liglerde mücadele etmiş bir kulübümüz... Şimdilerde Ankara 1. Amatör Kümede bulunan ve eski güzel günlerin özlemi içinde olan sarı-siyahlı kulüp bu yıl 50. yaşını kutluyor.
2012-2013 sezonunda, Ankara 1. Amatör Kümedeki dört grupta birinci ve ikinci sırayı alan sekiz takım, Amatör Süper Lige çıkacak üç takımı belirleyecek olan yükselme maçlarını oynamaya hak kazandı: Polatlıspor, Et Balıkspor, Yeniyolspor, Emniyetspor, Kalecikspor, Önderspor, Altındağ Belediyespor ve Esnafspor… Bu takımlardan Polatlıspor, iyi başlayamadığı sezonun ikinci yarısında ard arda aldığı galibiyetlerle müthiş bir çıkış göstermiş ve Güneşspor’un da ligden çekilmesiyle grubunda ikinci sırayı alarak yükselme grubuna kalmıştı. Biz de buna çok sevindik ve heyecanla üç takımın Amatör Süper Lige çıkacağı yükselme grubu maçlarını beklemeye başladık. Ve nihayet o futbol dolu günler geldi çattı. Yükselme grubundaki ilk maçını 19 Mart 2013 günü Ankara 19 Mayıs Stadı 2 No.lu Dış Sahada Et Balıkspor ile oynayan Polatlıspor 1-0 yenildi. Üzüldük ama umutluyduk. Henüz ilk maçlar oynandığı için yitirdiğimiz fazla bir şey yoktu. Bundan sonraki maçlarımızda daha iyi oynayıp kazanarak ilk üç takım arasına girebilirdik. İkinci maçımız 25 Mart 2013 Salı günü saat 15.00’te yine 19 Mayıs Stadı 2 No.lu Dış Sahadaydı. Rakibimiz Yeniyolspor iddialı ve güçlü bir takımdı. 2 No.lu Dış Sahaya vardığımda, Polatlıspor’un amigoları Ogu ve Ramço ile az sayıda taraftar kale arkasındaki tribünde oturmuş, çekirdek çitleyerek maç saatini bekliyorlardı. Ben de aralarına katıldım. Hoş beş derken maç da biraz sonra başladı. Cadde tarafındaki kaleyi almış olan Polatlıspor çok iyi ve baskılı oynuyor, sağlı sollu ataklarla rakip defansı bunaltıyordu. Takım her an gol atabilirdi. Biz de takımın bastırdığı ve gol aradığı anlarda o kadar heyecanlı, keyifli ve umutluyduk ki...
İşte her şey böyle çok iyi giderken, maçın 34. dakikasında cadde tarafındaki Polatlıspor ceza sahası yakınlarında bir ikili mücadelede iki futbolcu da yere düştü. Biz maçı kale arkası tribününden izlediğimiz için pozisyona oldukça uzaktık. Ne olduğunu anlayamadık. Orta hakem Barış Saka Polatlıspor lehine bir serbest vuruş verdi ama yerden kalkmakta olan Polatlısporlu futbolcuya bir anda kırmızı kartı gösterdi. Bu karar üzerine ortalık bir anda karıştı. Polatlısporlu futbolcular hakemin üstüne yürüdüler. Biz uzaktan orada neler olduğunu göremiyorduk. Sonradan öğrendiğimize göre, hakem futbolculardan yediği yumruk sonucu yere yığılmış ve bir süre yerden kalkamamış. Daha sonra güçlükle yerden kalkan hakem Barış Saka, maçı tatil eden düdüğü çalmış. Hakemin bu kararına karşı da tepki gösteren Polatlısporlu futbolcular yeniden hakemin üzerine yürümüş. Hakem, aldığı darbeler sonucu bir kez daha yere yığılmış ve uzun süre yerden kalkamamış. Bir anda gelişen bu olay sonrası saha görevlileri ile polisler olaya müdahale edip futbolcuları güçlükle sakinleştirmişler. Sonrasında futbolcular ite kaka soyunma odasına götürülürken, baygın durumdaki hakem Barış Saka’nın sedye ile ambulansa taşındığını görünce biz de ne olduğunu anlamak için ambulansın olduğu yere seğirttik. Bu arada Ogu da kendi kendine söyleniyordu: “Kötü oldu bu ya! Takım ne güzel oynuyordu, ayağına vuruyum!” O arada ambulans hakemi hastaneye götürdü. Hakem hastanede rapor alıp şikayetçi olmuş. Bu şikâyet üzerine üç polis, ellerinde bir listeyle geldiler. Olaya karışan futbolcuların ifadelerini almak için Polatlıspor'un otobüsünü listedeki topçularla beraber Gençlik Parkı’nın yanındaki Solmaz Kılıçtepe Karakolu’na davet ettiler. Sonradan öğrendiğime göre, takımdaki tüm futbolcular ve yöneticiler, olaya karışanların ifadesi alınıncaya kadar karakolda kalmışlar. İşlemler tamamlandıktan sonra Polatlı’ya dönmüşler.
Gördüğünüz gibi Polatlıspor dediniz mi heyecan, aşk, sevgi, tutku, kan, gözyaşı, kavga, kin, nefret, acı, sevinç, mutluluk, sürpriz, kısacası her şey var. Her an her şey olabilir. Tam bir Yeşilçam filmi gibi... Çok umutlu olduğumuz, çok iyi başladığımız, galibiyete yakın olduğumuz bir maç ne yazık ki sahada değil karakolda bitti. Sonuç olarak Polatlıspor 3-0 hükmen yenik sayıldı ve antrenör Ali Kılavuz’a bir yıl süreyle görevden men, olaylara karışan 7 futbolcuya da 6 ile 21 maç arasında ceza verildi. Aslında Polatlıspor buna benzer bir olayı daha önce de yaşamış; Ankara Amatör Süper Ligi’nde mücadele ederken, 2006 yılının Mart ayında yine Yeniyolspor ile oynadığı maçta çıkan olaylar nedeniyle Amatör Futbol Federasyonu tarafından 1. Amatör Kümeye düşürülmüştü. Yani şimdi bir anlamda tarih tekerrür etmişti. Bu olay bana, “Tarih tekerrürden ibarettir derler. Hiç ders alınsa tekerrür eder mi?” sözünü anımsattı.
Yeniyolspor maçında yaşanan olaylar ve Polatlıspor'un antrenörü ile bazı futbolcularına verilen ağır cezalar tabii ki çok üzücü ve utandırıcı... Spor dostluk, arkadaşlık ve kardeşliktir. Şiddet hiçbir şekilde kabul edilemez ve mazur görülemez. Keşke böyle bir olay hiç yaşanmasaydı ve Polatlıspor’un adı böyle üzücü bir olaya hiç karışmasaydı.
Ama ortaya çıkan bu kötü tabloda Polatlılı futbolseverler olarak hepimizin payı var. Sorumluluk hepimizin! Bizim yıllardan beri en büyük isteğimiz ve özlemimiz nedir? Polatlıspor'u, bize acı-tatlı anılar yaşatan 50 yıllık kulübümüzü, paha biçilemez mücevherimizi iyi yerlerde görmek... Peki, Polatlıspor hangi ligde oynarsa oynasın biz armanın peşinde olduk mu? Taraftarlar olarak takımımıza gerekli desteği verdik mi? Şöyle bir düşünelim: Polatlıspor, hangi ligde olursa olsun, taraftar desteği her zaman arkasında olsa, takım tıklım tıklım dolu tribünler önünde oynasa, Kaymakam ve Belediye Başkanı başta olmak üzere Polatlı'nın ileri gelenleri yeterli desteği sağlasa ve her maçına gelmeye çalışsa, hepsi çok genç ve deneyimsiz olan futbolcularımız sahada bu kadar sorumsuz davranabilirler mi? Örneğin bir an için, anne ve babasından yeterli ölçüde ilgi, sevgi, maddi ve manevi destek görmeyen, gözden ve gönülden uzak olan bir kız ya da erkek çocuğunu gözümüzün önüne getirelim. Bu çocuktan ne bekleyebilirsiniz ki! Böyle çocukların ancak birkaçı Allah vergisi zekâsı ve yeteneğiyle bir yerlere gelebilir; geri kalanı o olumsuz ortam içinde kaybolur gider... İşte Polatlıspor'un durumu da aynen böyle... İlgiden, sevgiden, maddi ve manevi destekten yoksun, gözden ve gönülden uzak, kendi haline bırakılmış, 50 yıldır maçlarını oynadığı öz stadı olan Polatlı Ömer Yücel Stadı'ndan kovulmuş, 50 yıllık tarihi boyunca Polatlılı futbolseverlere yaşattığı acı-tatlı anıların ve yazmakta olduğu hikâyenin değerinin farkında olmayanlar tarafından paslı bir teneke parçası gibi tozun toprağın içine atılmış bir elmas mücevher... Elmas toza toprağa bulanırsa değerinden bir şey yitirir mi? Elbette ki hayır! Bir gün nasıl olsa bu elmas mücevherin bir teneke parçası olmadığı anlaşılacak ve gereken değer verilecek. Benim dileğim; çok geç olmadan, yani bu mücevher kırılıp parçalanmadan değerinin anlaşılması ve hak ettiği ilgi, sevgi ve desteğe kavuşması; tüm Polatlılı futbolseverler tarafından korunması kollanması... Bu tabii ki çok kolay değil, ama imkânsız da değil. Yeter ki inanılsın, yeter ki birlik olunsun.
Bu ağır cezalar Polatlıspor için bin milat olarak kabul edilmeli. Polatlılı futbolseverler olarak, Polatlı'ya ait olmayan ve ne zaman bırakıp gideceği hiç bilinmeyen oluşumlarla oyalanıp zaman yitirmeyi bırakıp bir an önce aslımıza, yani 50 yıllık güzel bir tarihi bünyesinde barındıran Polatlıspor'a dönmeliyiz. Polatlıspor'a verilen bu ağır cezaları bir fırsat kabul edip yeniden yapılanmak için hep birlikte kolları sıvamalıyız.
Bunun için:
-Sayın Kaymakam ve Belediye Başkanı başta olmak üzere Polatlı'nın ileri gelenleri Polatlıspor için, Polatlıspor'u yeniden ayağa kaldırıp eski güzel günlerine kavuşturmak için ellerinden geleni yapmalı, maddi ve manevi her türlü desteği sağlamalıdır.
-Ticaret Odası, Ticaret Borsası, esnaf odaları, Organize Sanayi Bölgesi, sivil toplum kuruluşları, siyasi partiler, büyük ve küçük iş adamları, büyük ve küçük esnaflar, önde gelen bürokratlar, okullardaki futbolsever öğretmenler ve öğrenciler, kısacası tüm Polatlılı futbolseverler Polatlıspor'u ayağa kaldırmak, yeniden yapılandırmak ve eski güzel günlerine döndürmek için ellerini taşın altına koymalıdır.
Çünkü her Polatlılı futbolsever Polatlıspor için kendi çapında çok önemli maddi ve manevi yardımlarda bulunabilir. Örneğin Sayın Kaymakam ve Belediye Başkanı saygın kimlikleriyle her maça gelmek suretiyle Polatlıspor sevgisini toplumda yayma görevini üstlenebilir ve bütçenin elverdiği ölçüde yasal yardımlarla da destek sağlayabilirler. Ticaret Odası, Ticaret Borsası, Organize Sayani Bölgesi, esnaf odaları, dernekler, kooperatifler ve sendikalar gibi sivil toplum kuruluşlarının yöneticileri ve üyeleri Polatlıspor'un önemini ortaya koyacak çalışmalar yapabilir, maçları izlemeye gelebilir ve bütçelerinin elverdiği ölçüde maddi yardımda bulunabilirler. Polatlılı iş adamları, tüccarlar ve esnaflar da bir yandan maçları kaçırmayıp, diğer yandan da güçlerine göre çeşitli şekillerde maddi ve manevi gönüllü destekler verebilirler. Önde gelen bürokratlar da maçlara gelmenin yanı sıra maaşlarından gönüllü olarak yaptıracakları gönüllü kesintilerle Polatlıspor'a küçük de olsa maddi bir kaynak yaratılmasına katkı sağlayabilirler. Belki futbolsever öğretmenler ve öğrenciler belki para veremezler ama en azından okullarda örgütlenip Polatlıspor'u tribünde destek vererek yalnız bırakmamaları bile bence çok önemli bir hizmettir. Çünkü futbol maçları ve tribünler daha çok gençlerin bir amaç uğrunda tek yürek halinde birleşebilecekleri en önemli sosyalleşme alanlarından birisidir. Bu nedenle de özellikle Polatlılı öğrenci gençlerin tribünlere çekilmesi bence çok önemlidir.
Sonuç olarak, varsa aradaki tüm kırgınlıklar, ayrılıklar bir an önce giderilip Polatlı'nın ileri gelen futbolseverlerinin yer aldığı çok güçlü ve uyumlu bir yönetim oluşturulmalı; futbol takımımız, Polatlıspor'u üç sezonda 3. lige çıkarabilecek potansiyele sahip futbolcularla ve teknik direktörle takviye edilmelidir. Güçlü yönetim oluşturulduktan sonra, mutlaka kalması gereken futbolcularımız dışında transfer edilecek futbolcular ve teknik direktör konusunda, halen menajerlik yapmakta olan Polatlıspor, Ankaragücü ve Trabzonspor'un eski futbolcularından Polatlılı Mehmet Soykök'ten de kesinlikle yararlanılmalıdır. Bilindiği gibi Mehmet Soykök, eski bir Polatlısporlu olup 25 Ocak 2013 günü çekilen hatıra fotoğrafında da yer almıştır. Ben, kendisinin seve seve yardımcı olacağı kanısındayım. Bu arada eğer ihtiyaç duyulursa ben de naçizane Ankara dışında yaşayan bir Polatlılı olarak elimden gelebilecek her türlü desteği sağlamak için çalışmaya hazırım.
Necdet Özkazancı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder