Salı, Eylül 10, 2013

Kulüplerin geleceği hiç parlak görünmüyor

Amatör futbol Kulüplerinin hali ortada… Bir tarafta 40 bin TL ile ligi tamamlama derdinde olanlar, diğer yanda ise bir futbolcuya 40 bin TL verenler var. Benim paramı vermiyorlar sorun onların; ancak kötü gidişat amatör futbolun kökünü kurutacak.



Amatör futbol çöküyor
Türk futbolunun içinde bulunduğu sorunlar, futbolumuzun önünü kesiyor. Futbol kendi yolunda ilerleyemiyor. Önündeki zorlu engelleri aşmakta bir hayli zorlanıyor. Ligin kalitesi bir türlü yükselmiyor. Amatör Kulüpler gelirlerini artıramıyor,  daha doğrusu lokalden gelen çay parası ve üye aidatları ile kendini idame ettirenler, yüksek gelire sahip Kulüpler ile rekabeti yükseltemiyor ve tüm bunların genel sonucu olarak amatör futbol gün geçtikçe çökmeye devam ediyor.


 


Her lisans önemli
Amatör futbolda çekilen sıkıntıları dikkatle takip ediyorum. Kulüplerin ayakta kalmak için neler yaşadığını görüyorum. Bu gidişat hiç de iyi değil. Yakın zamanda tüm Amatör Kulüpler teker, teker kapanmanın eşiğine gelecekler. Sabıkasız ve sicili temiz yeni insanlar arayan terör örgütleri yandaşları Kulüplerin çevrelerinde dönüp dolaşıyorlar. Bu sebeple, Amatör Spor Kulüplerinin, bilhassa varoş diye tabir edilen ve terör örgütlerinin cirit attığı ilçelerde çıkarttığı her filiz lisans bu terör örgütlerine vurulmuş bir darbedir aslında.


 


Görevlerini yapmıyorlar
“1982 Anayasasının “Gençliğin korunması” başlıklı 58’inci maddesinin ikinci fıkrasında, Devletin, gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu maddelerden, suçluluk, kumar ve benzeri kötü alışkanlıklardan ve cehaletten korumak için gerekli tedbirleri alacağı düzenlenirken; “Sporun geliştirilmesi ve tahkim” başlıklı 59’uncu maddesinde ise, Devletin her yaştaki Türk vatandaşlarının beden ve ruh sağlığını geliştirecek tedbirleri alacağı, sporun kitlelere yayılmasını teşvik edeceği ve başarılı sporcuyu koruyacağı hükme bağlanmıştır.” Demek ki görev Devletin… Ancak, Devlet çok yoğun bu aralar, amatör futbola zaman ayıramayacak kadar yoğun. İkinci görev futbolu yönetenlere düşüyor ancak onların derdi her zamanki gibi başlarından aşkın. Üçüncü sırada ise Yerel Yönetimler var. Yöre halkına yerel nitelikte hizmet götürmek için kurulan Belediyeler, 1580 sayılı yasada sayıldığı üzere spora bazı yerel katkılar sağlamak durumundalar. Ancak birçok yerel yönetici, kendisinden olmadığına kanaat getirdiği Kulüplere su bile vermek istemiyor.


 


Amatör Kulüplerin birçok sorunu var
Amatör futbolun ayakta durması her zamankinden daha fazla özveri istiyor. Amatör futbol Kulüpleri sadece çocuklara ve gençlere futbolu öğretmenin, topa iyi vurmayı öğretmenin derdinde değiller. Amatör Kulüplerin birçok sorunu var; bu sorunların başında ulaşım giderleri ve lisans giderlerinin yanı sıra, sporcu bulma gibi var olmanın birinci gereği olan sorunları da yaşamaya başladılar. Amatör kulüpler her sezon başında lisans işlemlerini yapmak için borç para arıyor. Ayrıca bir Kulüpten diğerine transfer olmakta çok büyük dert son yıllarda.  Ayrıca önemli sorunlardan en büyüğü tesis eksikliği olarak göze çarpıyor. Bunun yanında var olan tesislerin temiz ve bakımlı olduğunu söylemek nispeten imkânsız. Misal vereceğim, bu hafta İstanbul Süper Amatör Ligde Vefa Stadında oynanan Haliç-Alemdağ maçı saat 13.30’da başlarken, aynı sahadaki ikinci müsabaka olan Kadırgaspor-Zara Ekinli maçı soyunma odası yetersizliği sebebiyle saat 17’de başladı. Devlete ait olan tesislerde yapılan antrenmanlardan ve maçlardan para alınması da ayrı bir dert.


 


Bir deplasman 500 TL
Kulüplerin en çok istediği ancak başaramadığı durum sponsor bulamamak. Amatör Kulüpler, Başkan ve Yöneticilerin omuzları altında yaşamlarını sürdürüyor. Onların çabası mahalle takımlarını ayakta tutuyor. Sponsorluk için çalınan kapılar yüzlerine kapatılıyor. Sponsor yasasında firmaların kulüplere yaptığı ödemelerinin tamamının vergiden düşülmesi bilinmesine rağmen amatör kulüplere bu destek verilmiyor. Ulaşım da ayrı bir dert olarak gözüküyor. Amatör kulüpler hangi kategoride olursa olsun antrenmanlarına ve resmi müsabakalarına gitmekte büyük sıkıntı çekiyor. Ulaşım maliyeti haftada iki antrenman ve bir maç düşünülürse 500 lirayı buluyor. Geçtiğimiz sezon ligden düşen bir takım sırf otobüs ücreti olan 500 TL parayı ödeyemediği için ligdeki son maçına çıkmamıştı. Hiçbir geliri olmayan Kulüpler araçlarla ulaşım ücretlerini ya yöneticilerin cebinden ya da mahallesinde bulunan manavdan, bakkaldan, kasaptan buluyor. Bazı takımlar var İstanbul’da, sanal paylaşım yerlerinden açık açık “antrenmana gelen her oyuncu 3 TL getirsin, formalar yıkatılacak, para topluyoruz” diye mesaj geçiyor. Ya da bir başka takım, “maça gitmek için otobüs kiralandı, adam başı 5 TL getirin” şeklinde SMS atıyor futbolcularına.


 


Malzemeler depolarda çürüdü
Ben şahsen Belediyelerin amatör Kulüplere yeterince maddi ve ayni yardım (her türlü mal ile insani ve sosyal amaç güdülerek yapılan yardım) yapmadığını düşünüyorum. Geçtiğimiz sezon İstanbul Büyükşehir Belediyesinin dağıttığı malzemeler yüzünden neredeyse tüm takımlar sahaya sarı-lacivert çıkıyordu. Birçok Belediye, Kulüplere dağıtması gereken malzeme yardımını halen yapmadı, malzemeler depolarda çürüdü. Kulüplere lige katılan takım sayısı ve elde edilen başarıya göre para ödenmesi de birçok sorunu beraberinde getiriyor. İşin uyanıklığına kaçan bazıları, bir takımı neredeyse 4 kategoride yarışmaya sokacaklar. Bir de lige katılma belgesini imzalayıp, ligden çekilenler var. ‘Şampiyon ol parayı kap’ mantığından ötürü sırf kendini düşünen kurnazlar neredeyse askere gidecek yaşta olanları minik takımlarda oynatıyorlar.


 


Bireysel sporlar da unutuldu
Aslında amatör sporlar sadece futboldan ibaret değil ancak biz futbola dair konuştuğumuz için bu konuda örnekler vermeyi tercih ediyoruz. Yoksa basketbol, voleybol, hentbol gibi takım sporlarının yanı sıra, tenis, yüzme, masa tenisi, tekvando, halter, judo, atletizm, bisiklet, boks, jimnastik ve okçuluk gibi bireysel yapılan spor dalları var ancak bu spor dalları yavaş, yavaş özellikle bazı ilçelerde lüks kategorisine girmeye başladı.


 


Antrenörlere yeterli eğitim verilmiyor
Biz yine amatör futboldan devam edelim. Bir başka sorun ise sporun en kritik yerinde bulunan Antrenörlerin yeterli donanımının bulunmadığı... Kulüplerin alt yapılarında bulunan birçok Antrenör maalesef yeterli eğitimi almadan görev yapıyor. Kot pantolon ve cebinde sigara paketi ile antrenmana çıkanlar var. Futbolcular koşarken kenarda alkol tüketen Yöneticiler de işin diğer yüzü. Futbolcu yetişmesinde birinci derecede sorumlu olan Antrenörlerin herkesten daha fazla bilgi ve donanıma sahip olması lazım aslında. Çünkü sporcunun en önemli çağında verilecek eğitim başarıyı doğrudan etkiliyor. Bu nedenle bu önemli noktada görev yapan Antrenörlerin üstün nitelikli, iyi eğitimli ve bilhassa bu işin okulundan mezun olması gerekmekte lakin TFF’de görev yaptığı dönemde (kendisi de BESYO mezunu olan) Ersun Yanal, BESYO mezunlarının 4 yıllık eğitimi hiç sayarak, lisans öğrenimi sona erdiğinde en düşük dereceli diploma ile sahaya çıkmalarını sağlayan kararı aldırdı. Bu da futbolu vurulmuş bir darbedir aslında.


 


Antrenörlerin maaşları yetersiz
Bir başka konu da Antrenörlerin hak edişlerinin son derece yetersiz olması. İstanbul Süper Amatör Ligde sadece 500 TL ücret karşılığında görev yapan Teknik Direktörler var. Bu düşük miktarı hakikaten gelir yetersizliğinden dolayı veremeyenler olduğu gibi “Antrenöre bu kadar para verilir mi, antrenmanda iki tur koşsunlar yeter, ben Pazar günü sahada onların başında dikilirim. Zaten kahveye gitsem oyun hep bende kalıyor, o paradan yırtarım en azından” diyen Kulüp Yöneticileri de var. 4 takıma birden bakan bir Antrenöre bu kadar komik bir rakamı layık görenler bir de bu Antrenörlerden Messi yetiştirmesini beklerler. Bir futbolcunun sezon başı 10 bin TL peşin para, aylık bin TL aldığı yerde siz Teknik Direktöre 500 TL maaşı layık görürseniz bu iş en baştan bitmiş demektir.


 


Alt yapılarda milli hüsran
Milli Takımın alt gruplarında büyük bir dram yaşanıyor. Bazı oyuncular aynı anda üç Milli Takımın formasını birden giyiyor. Bu nedenle Milli Takım forması girmeyi bekleyen oyuncular bu şansı bulamadığı gibi oyuncu havuzunun genişlemesi ortadan kalkıyor.  A Milli Takımda üst üste alınan olumsuz sonuçların ardından, yeniden yapılanma ve arayış süreçlerinin başladığı şu günlerde, Milli Takım’ı besleyecek, alt yapılarda büyük olumsuzluklar yaşanıyor. A Milli Takım’ı beslemesi düşünülen, Ümit Milli Takım, U20, U19 ve U18 takımları Avrupa ve dünya arenasında girdiği yarışmalarda kelimenin tam anlamıyla hüsran yaşıyor.  19 Yaş altı Milli Takım’ın Akdeniz Oyunlarında Mersin’de elde ettiği ikincilik elde edilen en büyük başarı oldu. Ülkemizde yapılan 20 yaş altı Dünya Şampiyonası’nda ise Milli Takım çeyrek final bile göremedi. Başarısızlık yanında dikkatten kaçan bir konu da 76 milyonluk nüfusunun yüzde 65’inin genç olmasıyla övünen Türkiye’nin futbol alt yapısında zengin bir havuz oluşturamamış olması.  Nitekim bazı futbolcular, Ümit milli, U20 ve U19 Milli takımlarının hepsinde aynı anda görev yaparken, bazı oyuncular ise iki farklı kategori de Milli Takım formasını giyiyorlar. 


 


Uçan’ın durmaya zamanı kalmadı
Bu futbolcular arasında en dikkat çekici isim ise Fenerbahçeli Salih Uçan. Genç yıldız yaz aylarını tam üç Milli Takım’ın turnuvalarında geçirdi. Bir bakıma dinlenme yapamadan yeni sezonu giriş yapmak zorunda kaldı ve sonuçta, takımında da ağır eleştirilere muhatap oldu. Giresunspor’dan kaleci Onurcan Piri, Kayserispor’dan Okay Yokuşlu da üç ayrı Milli Takım kadrosunda yer alarak rekor kırdı. Aykut Özer (E. Frankfurt) Hakan Çalhanoğlu (Hamburg), Alparslan Öztürk (S. Liege) Ümit Milli ve 20 yaş altı Milli Takımlarda görev yaparken, Hakan Cinemre (F.Bahçe) Ahmet Yılmaz Çalık (Gençlerbirliği), İlkay Durmuş (Gençlerbirliği) İbrahim Yılmaz (İBB), Enver Cenk Şahin (İBB) 20 ve 19 Yaş altı Milli Takımlarda görev yaptı. Bazı oyuncuların 18’den başlayarak tüm yaş kategorilerinde aynı dönemde görev yapması, doğal olarak bu yaş grubu oyuncuların da önünü kesmiş oldu. Ayrıca Milli Takımların her yaş kategorisinde başarılı olması istenen bir sonuç olmasına karşın, yaş gruplarında oyuncu havuzunu arttırıp, üst yapıya oyuncu taşıma misyonu da bu seçim şekliyle ortadan kalktı. Bu yaş gruplarında ki oyuncuların özellikle yurtdışında gelen oyunculara daha sıcak bakılması yanında aynı oyuncuların birden çok Milli Takım’da oynaması nedeniyle önleri iyice tıkanmış oldu. 


 


Yukarıya göremeden kaybolan yıldızlar var
Yok olup giden yetenekler Milli Takımlarda sıkça değiştirilen hocalar ve değişik Milli Takımlarda aynı süreçte oynayan oyuncuların her takımda farklı bir hoca ve sistemle karşılaşması da oyuncuların gelişimini durduran ayrı bir faktör olarak öne çıkmaya başladı. U20 ve U19 Milli Takımlarının başında olan Feyyaz Uçar, U20 Dünya Şampiyonası’nda alınan olumsuz sonuç sonrası görevden alındı. Türkiye, U19 turnuvasına A Milli Takım yardımcı Antrenörü Okan Buruk tarafından götürüldü. Bu durum bile üzerinde uzun, uzun tartışılması gereken bir tablo olmasına karşın, futbol kamuoyunda hiç konuşulmadı. Halen A2 Mili Takımı, U19 ve U18 Milli Takımlarının Teknik Direktörleri, U21 Milli Takımının da Antrenörü yok. Bir bakıma Türk Futbolu hep yukarıya baktığı için aşağıda oluşan bu karmaşa ve düzen bozukluğunu dikkatten kaçırıyor ve pek çok oyuncu ya fazla kullanılmaktan, ya da önünde oluşan barajı aşamadan yok olup gidiyor. 


 


Spor yapan insan sokağa tükürmez
Tekrar geriye dönelim; Amatör futbol karşılaşmalarında eski kaliteden eser yok. Eskiden büyük çekişmeye sahne olan maçlara şimdi amatör futbolseverler izlemeye gitmiyor. Çoğu karşılaşma taraftarsız oynanıyor. Son olarak bir Akademisyenin sözü ile bitirelim: “Spor yapan insan sokağa tükürmez, küfür etmez”


 


YAZI: ALİ KEMAL DEMİR

17 yorum:

ilker kurtuluş dedi ki...

son zamanlarda okuduğum en müthiş makale... harika bir yazı.. teşekkür ederim AKD

Serkan Yıldız dedi ki...

Her şeyi çok ayrıntısına kadar yorumlamışsın .Tebrikler Ali Kemal Kardeşim

tahsin GÜVEL dedi ki...

yazın çok güzel eline kalemine sağlık ,bende birşeyler eklemek istiyorum,şu an amatörlerde taşıma suyla değirmen döndürmeye çalışıyoruz saha yok malzemeler kısıtlı çözüm her şarta devlet desteği olmalı yoksa haftada 2 saatlik antrenmanla hiç bir insanı başarılı sporcu haline getiremezsiniz oysaki altyapılardan çok verim almak istiyen federasyon sahaları nasıl çoğaltırım diye plan yapmalı geliri olmayan takımlarında işi bilen antrenörleri altyapıya getirmeleride çok zor oluyor antrenörlüğede akademik açıdan bakmak staj yapmamış doktora benzer ikisinin birlikte çalışması birbirini tamamlar diye düşünüyorum

ayhan Çınar dedi ki...

Yuregine saglik sadece dakikalarca alkislamak lazimnedenmi bizim insanimiz bunlari okumaz alkis var diye merak eder hocam cok tesekkur ederim bizlerin sorunlarini net anlattigin için

HALİT AKBAŞ (ANTRENÖR) dedi ki...

Ah bee Arkadaşım ağzına yüreğine kalemine sağlık ,Çok güzel bir makale yazmışsın,Ama bu kadar doğruyu bir arada yazarsan seni 9 değil ondokuz köyden kovarlar,Yazdıklarının hepsi kelimesi kelimesine doğru Ama bu güne kadar ciddiye alınmadı bundan sonrada alınacağına ben şahsen inanmıyorum,Ama yinede tşkler bu güzel yazı için.

turgut dedi ki...

Sorunlara ayna tutmuşsunuz.Teşekkürler...
"İstanbul Amatör kulüperi Şurası" toplantısı yapılarak acil sorunlar masaya yatırılıp çözümler üretilmelidir.Herkes karanlık diyor ama kibrit çakan yok.

kadir dedi ki...

Gerçekten müthiş tespitlerin olduğu bir yazı olmuş.Bu oyunun içerisinde aktif rol alan birisi olarak sıkıntıları bu kadar güzel anlattığınız için teşekkür ederim.
Antrenörler ve maddi sıkınıtlarla ilgili tespitleriniz çok yerinde olmuş.
Yazının son cümlesindeki söz ise, sporu gerçekten sevenlerle,layıkıyla yapmak isteyenlerle ,yalandan bu spora sevdalı olanlar ve layık olmayanlar arasındaki farkıda güzel koymuş.

Ali Rıza dedi ki...

Sevgili Ali Kemal kalemine ve yüreğine sağlık.Analizler ve tespitler mükemmel.Şöyle bir yorum da ben yapmak isterim.
İşte 2020 Olimpiyatları neden kazanamadığımızın bir açıklamasıdır bu anlattıkların.Yukarıda sadece Futboldan bahsetmissin.Bu sorun tüm spor branjlarında yaşanmakta.
Faliyet gösteren spor kulüplerinin çokluğundan önce sağlıklı yeterli donanıma kavuşmuş duruma getirmek gerekir.
Biliniyorki birçok kulüp kendi yağında kavrulup bölgesinde bulunan çocuklara,gençlere ve onların velilerine sportif alanlarda hizmet vererek kötü alışkanlıklardan kurtarıp topluma kazanılmasını sağlamaktır.
Başarıyı şampiyonluk yada dereceye girmek olarak gören zihniyetin değişmesi,başarının önce fiziksel ve zihinsel ahlaka yakışır duruma getirilmesi öncelik olmadığı sürece bir arpa yol alamayacağımız aşikardır.
Her sene eğitim sisteminin değiştiği bir ülkede spor yapmaya çalışan çocuklarımızın başarılı olması için önce eğitimde önünün açılması gerekmektedir.
Benim takımım senin takımını yener zihniyetinin ve benim çocuğum senin çocuğundan çok puan aldı zihniyeti değişmediği sürece başarıda ,beceride,toplumsal ahlak da gelişmez diye düşünüyorum.
Anayasa nın 10. maddesinde de belirtildiği gibi her yurttaşına eşit mesafede yaklaşmayı benimseyen bir anlayışla anca yukarıda belirttiğin sorunlar ortadan kaldırılır.
Saygılarımla.
Ali Rıza KOÇYİĞİT.

ali değirmenci dedi ki...

Agzına saglık sende olmasan bizim derdimizi anlatan yok sagol

ahmet yıldırım dedi ki...

Her köşe başında bir futbol takımı kurulursa olacağı budur.hem birbirlerinin gelişimini önlüyorlar hemde kalite düşüyor.Çünkü her takımda bir yıldız olursa ne futbolcu gelişir nede takım.bence takımların çoğu dernek adı altında kahvane işletip para kazanma amaçlı..esas gerçek bu....

Ali Tanrıyaşükür dedi ki...

Sporun içinden gelmiş bir yazar olarak Günümüzde Amatör sporun sorunlarını görerek,yaşıyarak bilen bir anlayışla kaleme almış ve İlgililere,Yerel yönetimlere ve Spora yön verenlere gerekli uyarıları yapmışsın bu nedenle şahsım adına teşekkür ederim.Ançak bölgelerinde Gayri federe oluşan kulüplerimiz aynı Sokakta Amatör kulüpler olmasına rağmen ne yapıp edip Amatör olabilmek için her türlü cabayı göstererek mücadele vermektedirler.Sonrasında biriken sorunlara biraz daha katkı sunmakta ve birikim yapmaktadır.sizlerde çok iyi bilirsinizki Spor İllaki Amatör olarak yapılması şart dehildir,bir zamanlar Mahalle macları adı altında her kezin zevk aldığı müsabakalar oynanarak spor yapma imkanı bulunuyordu ve herşeyden önemlisi bu maçlarda izlenen sporcular Profosyonel takımlara transfer bile yapıyordu.canım kardeşim bu konulara değinirken yazına karşılık değil sorunun hallolması için devletin konuya daha detaylı yaklaşması gerekmektedir.saygılarımla

cemal hakan ergin dedi ki...

canım kardeşim
senin kaleminde yüreğin gibi pırıl pırıl,hiç bir karşılık beklemeden amatörlerin sorunlarını her gün gezerek en iyi bilen bir spor adamı olarak, zaten bildiğim kadarı ile hepsi sende var (futbolculuk, hakemlik, antrenörlük, foto muhabirliği, spor yazarlığı ve Devlet Memurluğu)
biz amatör spor kulübü yöneticilerinin söylemedikleri en içten duygular ile anlatmışsın,devlet en son nakdi yardım çıkardı fakat bunda bile her belediye başkanı değişik uygulamalar yapıyorlar, belediyeler topladıkları vergilerin binde yedisini amatör spor kulüplerine verecektir diyor ama uygulama yok.
diğer bir hususta yeni yapılan imar planlarına spor alanları oluşturulması kağıt üzerinde kalmasıdır.en ucuz evler 500-600 binden başlıyor belediyeler çok büyük rantlar elde ediyorlar ama spor alanları yok. 2020 olimpiyatları istanbul da olmadı üzüldüm yanlız şu var seninde söylemiş olduğun gibi salon sporları dahil olmak üzere spor yapılacak yerler yok, olanları da devletten işgal karşılığı üzeine top sahası yapmışın, devlet kim orada spor yapıyorsa ecrimisil atı altında işgalliye parası alıyor. gel de yönetici ol cebindeki emekli maaşını devlete ver,
bunun çözümü bence anayasa da 58 maddenin uygulanması bakanlıkların ve belediyelerin sivil toplum kuruluşları ile birlik de bir spor şurasında karşılıklı konuşmalar ile kayıt altına almak sureti ile yapıla bilir belki diyorum.
seni tekrar mangal gibi yüreğinden dolayı kutluyorum,başarılarının devamını dilerim.
selamlar

selçuk helvacıoglu dedi ki...

gerçekten çok iyi bir yazı kaleminize saglık.tebrikler

mysta dedi ki...

bunlar yıllardır bilinen şeyler. eskisi gibi bir hava yok yazı harika yazılmış emeğine sağlık. amatör futbol oyuncusu olarak futbol sadece küçük yaşta güzel eğlenceli. ne para ne başka bişey tek istek o top peşinde koşmak kazanmak. ilerledikçe ne antreman ne maç isteği kalıyor. klüpler yetersiz yöneticiler bilinçsiz. futbolcu yetiştirme diye birşey yok. eskiden az da olsa vardı üstüne düşerlerdi emektar hocalar. konusulacak çok sey var yapılacak hiçbişey yok .. bu cok acı.

SultanSDuman dedi ki...

Gerçekten çok doğru ve net bir şekilde açıklamışsın bunun üzerine pek diyecek bir şeyde bırakmamışsın zaten amatör bambaşka bir dünya bambaşka bir sevda.

ekin dedi ki...

Ali Kemal Beyefendi ağzınıza sağlık..Amatör kulüplerin derdi bundan daha iyi anlatılamazdı inanın.40 000 lira ile değil,4 000 lira ile takım kurmaya çalışan takımlardan tutunda,lig katılım bedeli olan 600 lirayı ilçesinin kulüpler birliğinden isteyen takımlar var.Ayrıca şunada değinmek isterim.Yazının içeriğine baktığımda İl Hakem Kurulu'nu öven cümle görmemek beni şaşırttı..Bunun içinde ayrıca teşekkür ederim.

ibrahimhoca dedi ki...

Net bir fotoğraf çıkmış üzerinde çalışılması gerekir..., yıl 2007 TFF-C Kursunu bitirdim ve diplomayı aldığım gün, sn; Yemen ekşioğlu, Saygı göstererek hocam lütfen altyapı çalıştırın. Sevgili hocamız Turan Sofuoğlu dinlemede, Yemen bey e cevabım; altyapıdan ne istediğini bilen bir amatör takım varmı? Varsa ücret almadan çalışmaya hazırım dedim. Yemen bey cevapsız kaldı... Biz önce yaptığımız işi amacına uygun düşünerek uygulayarak yapabilirsek, 58 mad. hatırlatmaya gerek kalmazdı. X bir takımla altyapıda çalışmak için masaya oturdum ve saygıdeğer yöneticilere sorum; altyapıya yatırımınız planlamanız ve beklentileriniz nedir? Verilen ürpertici cevap ; hocam bizim U-14 takımımız çok iyi ŞAMPİYON olması lazım... ve bir anda geçmiş bütün bilgilerim sıfırlandı. 14 yaşındaki futbolcuları yarıştıran yönetici ve meslektaşlarım biz sizlerle nasıl çalışabiliriz... Bu zihniyet altyapımızı nereye götürecek ? Saygılarımla

BAL 10. Grup 22 Aralık 2024 Pazar Programı

Bölgesel Amatör Lig'de heyecan tüm hızıyla devam ediyor...