Sezon başından beri takıma olan güvenimizi vurgulayarak bu takım ile daha iyi işler yapılabileceği düşüncesiyle “hep destek tam destek” dedik.
Ümidimizi kesmiş değiliz. Ancak gelinen noktada takım teknik olarak error, fiziksel olarak S.O.S sinyalleri veriyor.
Bir yılın karşılığı olacak maçlarda dostluk maçı havasında kardeş payını kabul eder hale geldik.
Beylerbeyi maçında 2-0’dan sonra özellikle son yarım saatte bas bas bağırarak “kaza geliyorum” dedi. Böyle durumlarda elinden geleni değil yapılması gerekeni yapmak önemliydi.
Dolayısıyla hakemi boş verin. Mustafa’ya yapılan faulü pas geçti ama biz ne yaptık ona bakalım.
Karşı karşıya pozisyonlarda 3.golü yapamadık.
Teslim olmuş rakibi, hayata döndürdük.
Oyundan düştük.
Top tutamadık.
Ayakta kalamadık.
Aldı dakikalık uzatmanın yedinci dakikasında golü yedik.
İşte o pozisyon bizim takımın görüntüsünü özetliyordu.
Oyuncu değişiklikleri klişeleşmiş. Her maç aynı dakikalarda aynı adamlar çıkıyor, aynı adamlar giriyor. Oysa her maçın her dakikanın ayrı bir hikâyesi vardır ve aynı şeyleri yaparak farklı sonuç beklemek de çözüm değildir.
Yunus’u stopere, Erkan’ı dışarı alarak orta sahayı boşaltırsan, ofansta ve defansta ikinci topları alamazsan, top tutamazsan, ayakta kalmanın ve topu en kısa zamanda tehlike bölgesinden uzaklaştırmanın en önemli savunma prensiplerinden olduğunu unutursan üç puan yerine BOĞAZ havası alırsın…
Teknik adamların takıma etkisi katkısı hep tartışılır. Çeşitli oranlar verilir, bence yüzde yüz örneği yurt dışından verelim de yanlış anlaşılmasın.
Hepimiz başında hoca olmasına gerek yok dediğimiz Barselona’ya bir bakınız. Antrenörün yapısı takıma yansır bu işler böyledir.
Tüm olumsuzluklara rağmen kaybedilmiş bir şey yok. İpler elimizde. Kızılcabölük’ü yen Play-Off’u yakala…
Bunu yapmak için yüklenmeye, bindirmeye, sisteme değil takımla konuşmaya dertleşmeye ihtiyaç var. Biraz moral, motivasyon ve gaz yeter aslında.
Bunlardan sadece gaz paralı.
Oyuncunun gazı parasıdır.
Çocukların parasını vereceksiniz Play-Off ve çıkma biletini cebinize koyacaksınız.
Bu kadar basit.
Bu çocuklar ortaya koydukları performans ve karakterle hocasına yönetimine kulübüne prestij ve itibar kazandırdılar.
Kamuoyu bu yüzden oyuncuları bağrına basıyor, takdir ediyor, güveniyor ve destekliyor.
Bu hafta tamam yada devam maçına çıkacağız. Bakıyoruz hoca gergin, stresli, kaygılı. Başkan nasıl olsa köprüyü geçtik “ödeme yok oynayan oynar oynamayan gider, giderse altyapıyla maçlara çıkarız” diyor.
Takım kendi içindeki maçtan sağlam çıkarsa Kızılcabölük’ü de yenecektir. Bekleyelim görelim.
Parasızlık nedeniyle takım ligden koparsa bunun bir açıklaması bir faturası olmalıdır. Oyuncuyla restleşmenin gerekçeleri kamuoyuyla paylaşılmalı. Bu işler böyledir bir maç biter ve başka maçlar başlar…
YAZI: ENGİN AKIN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Kurum ve kişilere hakaret eden yorumlar yayımlanmaz. Gözden kaçmış yorumlar olabilir, lütfen bizimle iletişime geçiniz.