Oyuncuları sezon boyunca idare edecek yüklemeler sezon başı kamplarında yapılır. Lige kadar oynanan maçlar adı üstünde hazırlık maçlarıdır. Genellikle ölçü alınmaz.
Lig başlar ilk 5-8 hafta daha ligin başıdır. Uyum sistem oturmamıştır. Devre arası beklenir. Transfer takviye yapılır. Yine zamana ihtiyaç vardır. Son 5-8 hafta da zaten ligin sonudur. Bu haftalarda iyi oyun, iyi futboldan çok üç puan önemledir.
Geriye dönük keşkeler, gol yerine geçmez ve puan kazandırmaz. Taraftar tatminsizdir. Kıyas yapar. Hep daha iyisini ister. Maç üç olur, dördü, beşi bekler. Maliyet sonuç hesabı yapar.
Düşmez, çıkmaz hedefler için harcanan vakit, nakit tartışılır hale gelir.
Herkes eksikler aksaklıklar görülmesin, duyulmasın, yayılmasın, yazılmasın ister, kızar küser, darılır ama bütçe ve oyuncuların transfer ücretleri ortada. Milyonluk bir yatırım söz konusu.
Lige üç hafta var. Hazırlık maçları oynuyoruz. Profesyonel takımın hazırlık maçıyla top oynamayı ayıramıyoruz. Bir oyuncuya 150-200 bin veriyor, milyon harcıyoruz ama üç hakem için 200-300 TL bulamıyoruz. Yardımcı hoca hakem, bir taraf bizden diğer taraf rakipten genç oyuncular ise yan hakem. İşte arkadaşlar biz lige hazırlanıyoruz!!!
Lig maçları dört hakemle oynandığı için hakemleri görünce şaşırıyoruz, tepki küfür, yabancı madde derken her maç ceza alıyoruz…
Hazırlık aşamasında 200-300’lerden tasarruf edelim derken 2000-3000 TL’lik oluyoruz. Dedik ya hazırlık aşamasındayız.
Hazırlık maçlarında genellikle “oyuna performansa bakılarak ölçü alınmaz” denir yoksa futbolun, maçların kaidelerin ölçüleri bellidir.
Bu takımın Erdal hocayla, başkanın takımı olduğu net olarak görülüyor ama bu takıma birinin daha elinin değmesi lazım. Bu takım daha iyi yönetilmeli daha iyi organize olmalı.
Takım bu sezon 3-5 kişinin üstünde yürüyecek gibi görünüyor. Herhangi bir ceza, hastalık, sakatlık olursa vay halimize…
Silivrispor hazırlık maçı oynarken Başkan, Bozüyüklü Rıdvan’ın menajeriyle transfer görüşmesi yaparken sportif direktörümüzün İstanbulspor-Tepecik maçını izlemeye gitmesi hayra alamet mi yoksa erken bir arayış mı acaba?
Mesut hoca, Silivri’nin en deneyimli, en hoşgörülü futbol adamlarından biridir. Eleştiriye açıktır. Yaptığı işin gereği olduğunu bilir ama ne iş yaptığını da bilmesi gerekmez mi?
Hafta için sportif direktör, hafta sonu izleme komitesi, yönetime göre CEO, taraftara göre ise takımın menajeri.
Maaşa gelince de iç güveysinden hallice. Bu fotoğrafta bir gariplik yok mu?
Etiketlere bakıp aldanmayın, takımın oluşumunda Şerafettin kadar rolü yok, sonuçlar kötü olursa sakın ha suçu Mesut hocamda aramayın…
Konu ile alakası olmayabilir, belki de ilişkilendirebilirsiniz, ben yine de paylaşma gereği hissettim, mühendis ile yöneticinin hikayesini.
Büyük bir şirketin üst düzey yöneticilerinden biri bir gün yatırım yaptığı kentin üzerinde balonla dolaşmaya karar verir. Aksilik bu ya pusulasını düşürür ve kaybolur. İnmek için uygun bir yer ararken bir gökdelenin tepesinde sigara içen bir adam görür ve hafifçe alçalır.
Sigarasını içmekte olan adama sorar, “Pardon, ben nedeyim acaba?”
Sigarasını içen adam gayet sakin bir tavırla, “Yerden 500 metre yüksekte bir balonun içindesin”.
Yönetici sinirlenir, “Sen mühendissin değil mi?” diye sorar. Sigarasını içen adam, “Evet” der “Nereden bildin?”
Yönetici kızgın bir şekilde, “Çünkü başım belada ve sana bir soru sordum verdiğin cevap doğru fakat hiçbir işime yaramıyor”.
Sigara içen adam, “Sende yöneticisin değil mi” diye sorar.
Yönetici ise, “Evet sen nereden bildin?”
Sigarasını içen adam, “Çünkü yerden 500 metre yükseklikte bir balonun içinde kaybolmuşsun. Pusulan yok, berbat durumdasın, fakat bu şimdi benim suçum oldu” der…
YAZI: ENGİN AKIN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Kurum ve kişilere hakaret eden yorumlar yayımlanmaz. Gözden kaçmış yorumlar olabilir, lütfen bizimle iletişime geçiniz.