Antrenörlük diğer meslek gruplarının birçoğuna bezerken hiç birine benzemeyen yanları da vardır.
Malum ülkemizde vasıfsız iş yapma oldukça yaygındır.
Yani demem o ki bir büfeci kalkıp iyi kar getireceği düşüncesiyle 4m2 büfesinin bir kenarına döner ocağı koyup dönercilik de yapabilmektedir. Tabiri caizse demirci de demirci, kömürcü de demirci olmuş durumdadır ve ek iş olarak hobi olarak da bilgi birikim, tecrübe, donanımı olmaksızın antrenörlük görevini üstlenmiştir
Demirci'de kırtasiyeci bir arkadaşımdan duymuştum, fotokopi çekimi iyi kar getiriyor diye temizlik malzemesi satan komşusu faks makinesi alıp bu işe koyulmuş enteresan olan kağıt sıkıştığında daha tecrübeli ve mesleği olan arkadaşımdan yardım istemektedir.
İnsanlar mesleki deneyim tecrübe ve bilgileri doğuştan bilmeseler de zamanla edinebilir ve bir meslek hususunda uzman olabilirler. Her ne kadar durum birçok meslekte böyle olsa da bazı meslekler vardır ki o işle meşgul olunsa dahi uzman olmak mümkün değildir. Antrenörlük mesleki olarak bakıldığında bunlardan biridir.
Davulun sesi uzaktan nasıl hoş geliyorsa dışarıdan bakan bir göz ‘futbol topunu atıyorsun birkaç tur koşturtup sonrada fütursuzca sporcunun canını çıkartıp maç günüde esame listesin yazıp 11 sahaya sürüyorsun gözükür.
Durum böyle gözükünce herkes ben de yaparım diyip soyunuveriyor mesleğe. Aylar, yılları, yıllar seneleri kovalar ve gençler kaybolup gider cennet mekan H. Neşet TÜRKMEN ağabeyim sözü olan 'bacasız fabrika' diye tabir edilen Türk futbolu başarısızlıkla birlik de kulüplerin madi imkansızlıklar içerisinde kapatmak zorunda kalındığını anlarsınız sonra geri geriye kalan koça bir sporcunun zeki cevik ahlaklı kısmı tam tersi olup menfaat, çıkar ilişkisi kuran nokta kadar menfaate virgül kadar eğilen gençler yetiştiriliyor kaybeden kim?
Edindiğim tecrübe bu işin başlıca masrafını yahut sermayesi yok. Antrenör iki yılda bir gelişim seminerine katılmaz ise bağlı bulunduğu derneğe aidatlarını yatırmadığında geçecek iki sezon da liglerde görev alamazken futbol mezunu bir beden eğitimi öğretmeni bir günlük seminerle diplomasını yukarıda bahsettiğim meslek sahipleri hobi olarak bu mesleği icra ediyor ama gelişmekte olan sporcun hiçbir idmanına ve müsabakasına iştirak edip bilgi birikimini aktarma zahmetinde bulunmuyor. Durum bu minvalde olunca bir çok yetenek keşfedilmeden kaybolup gidiyor. Peki kaybeden kim? Kulüple sözleşme yapıp kulüp başkanlarının ve yöneticilerin geçici olarak sezonu kurtarıveriyor ve bu düşünce gayet yanlıştır.
Antrenörlük bir yan meslek olamaz başlı başına bir onurlu meslektir. Kesinlikle deneyim ister, azim, samimiyet, fedakarlık, ve bağlı olduğu TFF, ASKF, TÜFAD'dan sahiplenmek ve itibar ister. Antrenörlüğü meslek olarak basite indirgememek gerekir.
Senelerdir çalışmakta ve para kazanmakta olan ve mesleki olarak gayet yetersiz deneyimsiz ve bilgisiz olduğunu bildiğiniz Antrenörler vardır/olacaktır. Ama bunlar dahi bu işin böyle de yapılabildiğini göstermez peki kaybeden kim?
T.C GENÇLİK SPOR BAKANLIĞI, TFF, ASFK, TÜFAD, TFSKD, TFFHGD'yi göreve davet ediyoruz. Topu birbirlerine atmalarına gerek yok Türk futbolunun ve ahlaklı sporcuların gelişmesi için belki olmasa da olur gözüken biz Antrenörlerin değer verilmesi ve Antrenörlerin de topluma faydalı bireyler yetiştirmesi beklenmeli. Antrenörsüz sahaya çıkan takımlara yaptırımlar uygulanmalı hükmen ve 3 puan silinmeli. Belki biraz acımasız oldu ama durum özeti tam da budur.
Her şeyden önce bu işin ne kadar gelir sağlayacağını değil bu işte ne tip sorunlar yaşanabileceğini araştırmak doğru bir karardır. Lakin o kadar çok sorun ve sıkıntıları vardır ki bunları burada kaleme almak mümkün değildir. Teoride her şey basit görünse de pratikte öyle şeyler vardır ki hiçbir birlik dahi size yardımcı olamaz. Bunun da başlıca nedenlerinden antrenörlük konusunda kanun madde materyal eksikliği olması, ayrıca ülkemiz genelinde sayısı nerede ise sporcu sayısına oranlandığında çok komik bir tablo ortaya çıkacak olmasıdır. Bu sebeple de Antrenör arkadaşlarımıza pek de gereksinim duyulmamaktadır.
Sizi daha iyi aydınlatabilmek adına en çok yaşanan birtakım sıkıntılardan bahsedeyim. Yıllarca okuyarak doktor ya da avukat olan birçok kişi, mevcut piyasada farklı mesleklerden geçim sağlamaktadır. Bunun nedeni kendilerine sorulduğunda farklı cevaplar üretseler de yıllarını meslek diplomalarına vermiş olan bu kişilerin umdukları kazançları elde edememeleridir. Evet, doktor avukat… vs olunmuştur diploması alınmıştır lakin diplomayı alabilmek için eğitim gördükleri yerlerde öğretilen teorilerden ibarettir, pratikte çok farklı şeyler vardır. Ayrıca bu eğitim kurumlarında Antrenörlük Sporcu Psikolojisi, Sporcu gelişmi öğretilmez, öğretilemez.
Umarım size ışık tutmuşumdur. Şahsım olarak maddi anlamda bir beklentim olmamıştır çalıştığım kulüplerde bilakis maddi manevi bir çok meslektaşım gibi yıpranmışımdır ama bu mesleğe gönül verenlerdenim.
Saygılarımla.
YAZI: AZİZ ALTINTAŞ
Malum ülkemizde vasıfsız iş yapma oldukça yaygındır.
Yani demem o ki bir büfeci kalkıp iyi kar getireceği düşüncesiyle 4m2 büfesinin bir kenarına döner ocağı koyup dönercilik de yapabilmektedir. Tabiri caizse demirci de demirci, kömürcü de demirci olmuş durumdadır ve ek iş olarak hobi olarak da bilgi birikim, tecrübe, donanımı olmaksızın antrenörlük görevini üstlenmiştir
Demirci'de kırtasiyeci bir arkadaşımdan duymuştum, fotokopi çekimi iyi kar getiriyor diye temizlik malzemesi satan komşusu faks makinesi alıp bu işe koyulmuş enteresan olan kağıt sıkıştığında daha tecrübeli ve mesleği olan arkadaşımdan yardım istemektedir.
İnsanlar mesleki deneyim tecrübe ve bilgileri doğuştan bilmeseler de zamanla edinebilir ve bir meslek hususunda uzman olabilirler. Her ne kadar durum birçok meslekte böyle olsa da bazı meslekler vardır ki o işle meşgul olunsa dahi uzman olmak mümkün değildir. Antrenörlük mesleki olarak bakıldığında bunlardan biridir.
Davulun sesi uzaktan nasıl hoş geliyorsa dışarıdan bakan bir göz ‘futbol topunu atıyorsun birkaç tur koşturtup sonrada fütursuzca sporcunun canını çıkartıp maç günüde esame listesin yazıp 11 sahaya sürüyorsun gözükür.
Durum böyle gözükünce herkes ben de yaparım diyip soyunuveriyor mesleğe. Aylar, yılları, yıllar seneleri kovalar ve gençler kaybolup gider cennet mekan H. Neşet TÜRKMEN ağabeyim sözü olan 'bacasız fabrika' diye tabir edilen Türk futbolu başarısızlıkla birlik de kulüplerin madi imkansızlıklar içerisinde kapatmak zorunda kalındığını anlarsınız sonra geri geriye kalan koça bir sporcunun zeki cevik ahlaklı kısmı tam tersi olup menfaat, çıkar ilişkisi kuran nokta kadar menfaate virgül kadar eğilen gençler yetiştiriliyor kaybeden kim?
Edindiğim tecrübe bu işin başlıca masrafını yahut sermayesi yok. Antrenör iki yılda bir gelişim seminerine katılmaz ise bağlı bulunduğu derneğe aidatlarını yatırmadığında geçecek iki sezon da liglerde görev alamazken futbol mezunu bir beden eğitimi öğretmeni bir günlük seminerle diplomasını yukarıda bahsettiğim meslek sahipleri hobi olarak bu mesleği icra ediyor ama gelişmekte olan sporcun hiçbir idmanına ve müsabakasına iştirak edip bilgi birikimini aktarma zahmetinde bulunmuyor. Durum bu minvalde olunca bir çok yetenek keşfedilmeden kaybolup gidiyor. Peki kaybeden kim? Kulüple sözleşme yapıp kulüp başkanlarının ve yöneticilerin geçici olarak sezonu kurtarıveriyor ve bu düşünce gayet yanlıştır.
Antrenörlük bir yan meslek olamaz başlı başına bir onurlu meslektir. Kesinlikle deneyim ister, azim, samimiyet, fedakarlık, ve bağlı olduğu TFF, ASKF, TÜFAD'dan sahiplenmek ve itibar ister. Antrenörlüğü meslek olarak basite indirgememek gerekir.
Senelerdir çalışmakta ve para kazanmakta olan ve mesleki olarak gayet yetersiz deneyimsiz ve bilgisiz olduğunu bildiğiniz Antrenörler vardır/olacaktır. Ama bunlar dahi bu işin böyle de yapılabildiğini göstermez peki kaybeden kim?
T.C GENÇLİK SPOR BAKANLIĞI, TFF, ASFK, TÜFAD, TFSKD, TFFHGD'yi göreve davet ediyoruz. Topu birbirlerine atmalarına gerek yok Türk futbolunun ve ahlaklı sporcuların gelişmesi için belki olmasa da olur gözüken biz Antrenörlerin değer verilmesi ve Antrenörlerin de topluma faydalı bireyler yetiştirmesi beklenmeli. Antrenörsüz sahaya çıkan takımlara yaptırımlar uygulanmalı hükmen ve 3 puan silinmeli. Belki biraz acımasız oldu ama durum özeti tam da budur.
Her şeyden önce bu işin ne kadar gelir sağlayacağını değil bu işte ne tip sorunlar yaşanabileceğini araştırmak doğru bir karardır. Lakin o kadar çok sorun ve sıkıntıları vardır ki bunları burada kaleme almak mümkün değildir. Teoride her şey basit görünse de pratikte öyle şeyler vardır ki hiçbir birlik dahi size yardımcı olamaz. Bunun da başlıca nedenlerinden antrenörlük konusunda kanun madde materyal eksikliği olması, ayrıca ülkemiz genelinde sayısı nerede ise sporcu sayısına oranlandığında çok komik bir tablo ortaya çıkacak olmasıdır. Bu sebeple de Antrenör arkadaşlarımıza pek de gereksinim duyulmamaktadır.
Sizi daha iyi aydınlatabilmek adına en çok yaşanan birtakım sıkıntılardan bahsedeyim. Yıllarca okuyarak doktor ya da avukat olan birçok kişi, mevcut piyasada farklı mesleklerden geçim sağlamaktadır. Bunun nedeni kendilerine sorulduğunda farklı cevaplar üretseler de yıllarını meslek diplomalarına vermiş olan bu kişilerin umdukları kazançları elde edememeleridir. Evet, doktor avukat… vs olunmuştur diploması alınmıştır lakin diplomayı alabilmek için eğitim gördükleri yerlerde öğretilen teorilerden ibarettir, pratikte çok farklı şeyler vardır. Ayrıca bu eğitim kurumlarında Antrenörlük Sporcu Psikolojisi, Sporcu gelişmi öğretilmez, öğretilemez.
Umarım size ışık tutmuşumdur. Şahsım olarak maddi anlamda bir beklentim olmamıştır çalıştığım kulüplerde bilakis maddi manevi bir çok meslektaşım gibi yıpranmışımdır ama bu mesleğe gönül verenlerdenim.
Saygılarımla.
YAZI: AZİZ ALTINTAŞ
3 yorum:
Boyle bir yazi yazdigin icin tesekkurler aziz kardesim.
Yillarca antrenorluk meslegine gerekli degeri vermeyen,meslegi itibarsizlastiran,yonetici kartlariyla takimlari sahaya suren,antrenorlerin maddi ve manevi haklarini vermeyen herkesi şahsim adina kiniyor ve hakkimi helal etmiyorum.
Antrenorluk,ciddi egitimler sonunda kazanilan diploma,tecrube,birikim,bilgi ve beceri gerektirir. Antrenman bilimini bilmeyen bircok insan,yonetici kostur,bagir,cagir zanneder ama yanilir.bu tarz insanlar egolarini tatmin eder.KAYBEDEN TURK INSANI VE FUTBOLU OLUR.YANLIS CALISTIRILAN COCUKLAR DIZ,BEL SAKATLIKLARIYLA YA FUTBOLU BIRAKIR YA DA GELISIM SAGLAYAMAZ.
FUTBOL ANTRENORLUGU KUTSAL VE ONEMLI BIR MESLEKTIR. CAHILLEERIN ELINE BIRAKILMAZ, COCUKLARIMIZIN GELECEGINI CALANLAR ALLAH KATINDA VE KUL KATINDA SUCLUDUR.
HERKES KENDI ISINI YAPACAK,ANTRENORLUK EGO TATMIN ETME YERI DEGILDIR.
EHLIYETSIZ INSANLARA TESLIM EDILEN HER IS KAYBETMEYE,YOK OLMAYA MAHKUMDUR.
ALI HOCA.
Herkes kendi isini yapacak.
Adam maalesef cikarlari ugruna bu meslegi itibarsizlastiriyor.
Nedenmi kendi ve cevresine rant elde etsin diye.
Amator,profesyonel fark etmez adam sadece benim olsun diye ugrasir.
Diger meslek gruplarinin hepsi serefli meslek.yanlis anlasilmas ,ama egitim almamis,diplomasi yok,tecrubesi yok ama antrenorlugu basit gorup karisabiliyor ve yonetici olduysa vay halina sanki fatih terim mubarek.
Futbolcu calistirmayi en iyi o bilir,kaleci calistirmadini en iyi o bilir zaten ulemadir. MAALESEF KAYBEDEN FUTBOL OLUR.KAYBEDEN YETENEKLI GENCLER OLUR.
BEN HAKKIMI HELAL ETMIYORUM.
BENIM MESLEGIME ZARAR VERENLERI.
tespitler güzel ve yerinde.
maalesef çocuklarımız yetersiz ve diplomasız insanlara kurban ediliyor.
BİR SÖZDE VELİLERE,ANNE BABALARA,ÇOCUKLARINIZI EHİL İNSANLARA,YETERLİ,DİPLOMALI,TECRÜBELİ,EGİTİMLİ İNSANLARA TESLİM EDİN.
TAKIMDA HOCA YOK,EGİTİMCİ YOK ÇOCUKLARINIZI GÖNDERMEYİN.
SEÇİCİ OLUN.
SAHTRE DİPLOMALI,YÖNETİCİ KARTLI,KİRALIK DİPLOMALI TAKIMLARA İTİBAR ETMEYİN ,BIRAKIN YOK OLUP GİTSİNLER.
BELKİ SENİN ÇOCUPĞUN OLMAZ AMA BAŞKASININ ÇOCUKLARI KURTULUR.
Yorum Gönder