1990'lardayız. Şişli Etfal Hastanesi'nin nöroloji bölümünde doktor kontrolüne gittiğim yer. Servis Şefi bayan doktor. Beni ikinci kattaki servise kabul etti, muayene odasına aldı. Sedyeye uzandım önce muayene etti.
- Oturunuz Orhan Bey.
Yattığım yerden kalktım oturdum. Bacaklarımı muayene etti dizime elindeki aletle vurdu,
- Ayaklarınızı oynatır mısınız, diye rica etti.
- Ayaklarımı ancak bu kadar oynatabiliyorum.
- Ama hiç hareket etmiyor
- Başka bir şey elimden gelmiyor doktor hanım.
- Pekâlâ, kollarınızı uzatın ve burnunuzu gösterin.
Doktor hanımın dediklerini yapıyorum.
- Evet diyerek yüzü biraz ekşimişti. Konuşmamı merak etti zannederim uzun zamandan beri felç olduğum için kendileri söze başladılar
- Orhan Bey bir iş yapabiliyor musunuz?
- Evet, Feriköy Kulübü'nde futbol öğretiyorum gençlere, çocuklara.
- A,a,a,a,a ne güzel başarabiliyor musunuz?
- Evet, Doktor Hanım başarıyorum.
- Peki, ayakta nasıl duruyorsunuz?
- Bir yolunu buluyorum efendim.
Doktor Hanım çömeldiği yerden kalktı şimdi ayakta idi. Yüzünde bir başka sevgi izleri görülmeye başladı.
- Biliyor musunuz Orhan Bey benim oğlum futbola çok meraklı, okuldan geldi mi çantayı atar hemen sokağa topun peşine arkadaşlarıyla.
- Ne güzel hareketli çocuk, diye cevapladım ama doktorun derdi başka idi ki şimdi ben doktor oldum hastam da beni muayene eden doktor hanım idi.
- Oğlum Furkan koyu Beşiktaşlı, Beşiktaşa nasıl yazdırabiliriz kendisini?
- Kolay efendim, Serpil hocamız arkadaşımız. Çocuğu götürürüz beğenirse devam eder.
- A,a.a.a.a sahiden olur mu?
- Neden olmasın ne zaman isterseniz götürürüm.
- Beyim Ortopedi uzmanı kendisi çok sevinecek uzun zamandır oğlumuz gitmek istiyor.
- İsterseniz bu cumartesi götürelim.
- Harika olur Orhan Bey.
Cumartesi kararlaştırdığımız gibi Beni Şişli Camii'nin önünden arabalarıyla aldılar baba ile oğul. Fulya Stadı o zaman Beşiktaş'ın alt yapısı dâhil bütün kadroların çalıştığı stattı. Sabah 9.00'da biz stattaydık. Serpil Hamdi Tüzün hoca daha önce geldiğinden takımı maç yaptırıyordu. Furkan'ı aldım, hocanın yanına gittik. Furkan 10 veya 11 yaşlarında ya vardı ya yoktu.
- Orhan Hocam hoş geldin delikanlı bu mu?
- Evet, Serpil Hocam Furkan bu delikanlı.
Malzemeciye işaret ederek, "Furkan hazır gelmiş kendisine sarı yelek ver sarı takıma geçsin" dedi.
Gece yağmur yağdığından toprak sahanın bazı yerleri gölcük, gölcük olmuştu. Çocuklar bazen düşüyor bazen koşarlarken ıslanıyorlardı. Furkan baktım iyi oynuyor. Biz Serpil Hocamla konuşurken babası arabasından izliyordu çalışmayı.
"Orhan Hocam", diyerek Furkan işaret etti. "Çocukta iş var hocam devamlı gelsin kendisini kazanalım."
Ben de sevinmiştim her iki tarafa mahcup olmadım, çocuk başarılı idi. Antrenman bitti. Biz tekrar arabaya bindik önce beni bırakacaklardı.
"Furkan" dedim, "Aferin sana iyi oynadın Serpil Hocamız seni beğendi, yarın sabah ki çalışmaya bekliyor."
Furkan’ın hiç keyfi yoktu, "Orhan Amca" dedi bana, "Ben çamurda oynadıktan sonra Gültepe'de kendi mahallemde oynarım daha iyi. Benim hayallerimdeki bu değildi."
Şaştık babasıyla... Biz şaşırmışken Furkan devam ediyordu:
- Benim hayallerimdeki saha bambaşkaydı. Ben gitmiyorum!
Demek insanların kurdukları hayaller bambaşka bir dünyanın habercileri. Bugün Furkan koca adam olmuştur ne iş yapar bilmiyorum ama FUTBOLCU OLMA hayalleri bir antrenmanla bitmişti...
YAZI: ORHAN BUDAK
3 yorum:
Ellerine,Yüreğine ve de Kalemine Sağlık Orhan Hocam Güzel Yazı ben çok beğendim
hocam okuduğum bu ikinci yazın eline sağlık seviliyosun başarılar
Hocam gönlüne yüreğine sağlık sizin gibi değerler çok ama çok lazım o yüzden Cenab-ı hak sizlere uzun ömür versin inşallah iyiki varsınız
Yorum Gönder