Sayfalar

TERFİ ARŞİVİ

TÜRKİYE ŞAMPİYONASI

Sayfalar

Çarşamba, Kasım 22, 2017

Yeniden Doğuş:Tuncay Akça

Kimi insanların çevrenizde bulunması bir "şanstır." Hadi biraz daha ileri gidelim "nimettir!".Sizin,çocuklarınızın veyahut tüm ahalinin kısır döngü gidişatını değiştirir.İllegalitenin tekerine çomak sokar.Bir trafik tabelası misali doğru yolda seyretmeni, yanlış yollara sapmanı engeller. Hele bir de bu misyonu yüklenen "popülaritesi" yüksek dozda bir zat-ı muhterem ise değişime daha çabuk adapte olursun, çünkü yaptıkları yapacaklarının teminatıdır.


***


Türkiye'ye langırt makinesini getiren adam
Yıl 1975...Koşuyolu'nda manava,bakkala,kasaba yardım eden arasıra da ayakkabı boyayan ufak-tefek sevimli bir çocuğu ''film çekiyorlar,gel bir iki ayakkabı boyarsın'' diyen arkadaşları zorla Hababam Sınıfı setine götürür.Merak da etmiyor değildir! Seyre dalar..Yönetmen Ertem Eğilmez,Adile Naşit'e bir rol anlatmaktadır.Bu komik sahne karşısında 12 yaşındaki çocuk kendini tutamaz ve kahkahalarla gülmeye başlar.Ama nasıl bir kahkaha! Kendi tabiri ile ''sanki arabanın gazına basar gibi!''. Sinirli yapısı ile anılan Ertem Eğilmez öfke ile döner ve katıla katıla gülen çocukla göz göze gelir.Çocuk kaçar ama setteki oyuncuların telkinleri ile geri döner.Eğilmez çocuğu yanına çağırır.Gelir gelmez ''boya bakalım şu ayakkabıları'' der.Çocuk büyük bir itinayla ünlü yönetmenin ayakkabılarını boyarken hem de sohbet ederler.Eğilmez;''Biz film çekerken neden gülüyorsun,ayıp değil mi?'' diye sorar ve ekler, ''o kahkahayı tekrar atabilir misin?''.Atarım yanıtını alınca çocuğa on ayakkabı boyama ücreti vererek ''Okul kıyafetlerin ve çantanla yarın buraya gel'' diyerek onu yanından gönderir.Ertesi gün çocuk gelir. ''Türkiye'ye ilk langırt makinesini getiren'' Ertem Eğilmez “Geç bakalım şunların karşısına ve gül” der çocuğa.Tek ayak üzerinde duran ''cezalı öğrenciler'' Tarık Akan,Halit Akçatepe,Kemal Sunal gibi sinemanın devlerinin karşısına dikilen çocuk ''Siz neden hep tek ayak üstünde duruyorsunuz?'' diyerek o meşhur kahkahasını ve tesadüfen girdiği sektöre adımını atar! Aslında filmde böyle bir sahne yoktur. Ertem Eğilmez çocuğa ayakkabılarını boyatırken bu sahneyi aklında şekillendirip senaryoya eklemiştir.

***


Hem maç hem ticaret
Hem evi hem de babasının çalıştığı atölye yakınıda futbol sahaları vardır.Böyle olunca futbol kaçınılmaz bir ''sevda '' olarak şekillenir yüreğinde Bacaksız'ın...Koşuyolu'na taşınmadan önce oturduğu Fikirtepe'de bulunan DMO Sahası'nda ve babasının mermer atölyesine yakın olan Selimiye Stadı'nda akşamlara kadar maç seyreder.Kör Zekiler,Cimbom İsmailler,Azimetler,Kaleci Hüseyinleri seyretmekle geçer çocukluğu.Ticari zekasının da kullanır afacan.Çünkü hem maç seyreder,hem de futbolcu ve seyircilere gazoz ile simit satar.Dar alanda kısa paslaşmalarla girdiği bu camiaya ilerde geniş alanda takım oyunu ile devam edecektir.



***


Son durak: 1 Mayıs Mahallesi
Takvimler 1977 yılını gösterdiğinde İstanbul'un Anadolu yakasında yeni bir mahale kurulur. Fikirtepe,Koşuyolu derken ailesi ile bu mahalleye taşınırlar..Bacaksız'ın son durağı burasıdır. Mahalle aynı yıl Taksim'de 34 kişinin can verdiği kanlı günün tarihini isim olarak benimser:1 Mayıs..Adına münhasır;sol hareketin örgütleşmesine tanıklık etmiş önemli bir mekan olarak kayıtlara geçer.1980 Darbesi ve isim değişir:Mustafa Kemal...Etrafı gökdelenler ve finans merkezleri ile çevrilmiş,Anadolu’dan ve çevredeki kentsel dönüşümlerden göç almış -kendisinin de kentsel dönüşümü gelmiş-,farklı kültürlerin ya da aynı kültürlerin ayrı katmanlarındaki insanların oluşturduğu,özellikle uyuşturucuya sayısız kurban vermiş,satıcılarının kol gezdiği,çetelesi tutulamayan çeteleşmelerin olduğu kozmopolit bir mahalle olarak bugünlere kadar hayatını idame ettirir.Mustafa Kemal gibi yüce bir isme sahip olan fakat sonuna ''mahallesi' eklenince insanda irkilmeye sebebiyet veren bu nostalji kokulu yerin kaderini işte bu ''Bacaksız'' değiştirir! Yüreğindeki altı harfli sevdayı paylaşır onlarla! 

***


13 kulübün birleşmesi
Yıl 1989...Bacaksız'ın biri çıkar,peşine taktığı dokuz arkadaşı ile birlikte büyük emek ve mücadele harcayarak 13 gayri federe futbol kulübüne ''gayri yeter'',bir olalım,iri olalım,diri olalım der ve bir mahallenin ''yeniden doğuşunu'' müjdeleyen ''Doğuşspor''u kurar. Bir meşin yuvarlak mahallenin gençlerini deyim yerindeyse ipten alır.Yıllarca ''tek ayak'' üstünde duran Mustafa Kemalli gençlerin ayaklarını yere sağlam basmalarını sağlar.Yerlerde sürünen mahallenin imajını başta futbol olmak üzere kültürel etkinlikler ve sosyal aktiviteler sayesinde hızla yükseltmeyi başarır.Genç dimağları önce futbol devamında ise basketbol ile uyuşturarak nice canları saflarına çeker.Gençlere beden ve fikir güçlerini muğlak vakalarda ve uyuşturucu peşinde değil futbol yolunda harcayacakları bir ortam yaratır.O'nun çocuklarının bildiği tek ''beyaz'' penaltı noktasıdır! Dünyayı güzellik kurtaracak,futbolu sevmekle başlayacak herşey! Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır! 



***

Bir kahkaha ile hayatı değişen o çocuk, şimdilerde gecesini gündüzüne katarak,elinden gelenin daha fazlasını nasıl yaparıma kafa yorarak başka çocukların hayatlarını ''raya sokmak'' için uğraş veriyor. Sistemin gençlere her türlü yozlaşmayı dayattığına dikkat çekerek bu yozlaştırma çabalarına karşın bu tip alanların desteklenmesi gerektiğini vurguluyor:

''Mahallemizde her yıl 5-6 gencimizi ya uyuşturu kullanmaktan ya da uyuşturucu satıcılarının hesaplaşmaları sonucunda cinayete kurban veriyorduk. Kulüp olarak misyonumuz,çocuklarımızı uyuşturucu ve kötü alışkanlıklardan kurtarmaktır.Onları sokaklardaki tehlikelerden yeşil sahalara çekmektir.Sporla uğraşan çocukların kötü alışkanlıklardan uzaklaştığı bilimsel olarak da kanıtlanmıştır.Gençlerin ve çocukların gelişimine katkı sağlamak, onları kötü alışkanlıklardan uzak tutmak için spor en temel ulaşım aracımızdır.'' diyerek bu yola ''başkoyduğunu'' ele güne deklare ediyor Hababam Sınıfı'nın Bacaksız'ı,Ataşehir Doğuşspor'un Başkanı Tuncay Akça.
***


"Beni Cumhurbaşkanına nasıl götüreceksiniz?"
Toplam 225 kayıtlı üyesi olan Doğuşspor kongresinin üçüncü defa başkan seçtiği Tuncay Akça'ya konuk olduk. Ataşehir Doğuşspor ile amatör futbolu ve sinema ile siyasi geçmişini içeren geniş yelpazeli bir sohbetimiz oldu.Tuncay Başkan sitemkar bir giriş yaptı sohbetimize.2016 yılında Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri için Ankara'ya davet edilen Akça,ulaşımın nasıl olacağını öğrenmek için yetkili mercileri arar.''Kendi imkanlarınız ile geleceksiniz'' cevabını alınca kan beynine sıçrar.Devamını Başkan'ın ağzından dinleyelim:''Aradım,beni nasıl götüreceksiniz diye.Çünkü Sayın Cumhurbaşkanımız davet ediyor.Herhalde bir organizasyon düzenlemişlerdir yolculuk için diye düşündüm.Ama nerede?.Bana kendi imkanlarınız ile geleceksiniz diye cevap verdiler.Kan beynime sıçradı.Bir sanatçıyı davet ediyorsanız,bu cevabı veremezsiniz.Kapımdan alıp,kapıma bırakmanız lazım.Sanatçı el öpmez! Sanatçıyı ayağınıza çağıramazsınız bu etik değildir.Sanatçıya hizmet edeceksiniz.Ben 2.300 TL ücretle Ataşehir Belediyesi'nde çalışan bir insanım.Bin TL masraf yapıp oraya gidemem.Ben maneviyata önem veren bir insanım,bu olay beni derinden üzmüştür.Bende o ödüllerden o kadar çok var ki,artık kolilere koyuyorum. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın belki de bu olaydan haberi yoktur,kendisine saygı duyuyorum.Ödül gecesinde ismim anons edildiğinde ayağa kalkmış plaket vermek için,sağa sola bakınmış geldiğimi zannederek ama gelmediğim kendisine iletilince çok rahatsız olmuş.''



***
"Siyasiyim ama sporda siyasete karşıyım"
Siyasi kimliği de olan Tuncay Akça yeni açılan sahaları için hemen hemen tüm siyasi parti teşkilatlarından ve belediyelerden karınca kararınca yardım gördüklerini belirterek herkese minnet ve teşekkürlerini sunuyor.Bir Bülent Ecevit sempatizanı olan Akça; '' Benim siyasete olan ilgim rahmetli Bülent Ecevit’e duyduğum sempatiden kaynaklanıyor.Bülent Ecevit ile 24 yıl siyaset yaptım. DSP’nin kuruluşundan itibaren Bülent Ecevit’i yitirdiğimiz güne kadar birlikte siyaset yaptık. O süreçte çok güzel günlerimiz oldu.Rahşan Hanım beni gördüğünde “Bülent Bülent seninki geldi” derdi.2002 yılında milletvekili adayıydım.Daha sonra belediye başkanlığı,belediye meclis üyeliği adaylıklarım oldu.Bülent Bey vefat edince siyasetle ilgilenmeyi bırakıp madde kullanımıyla mücadele uğraşına girdim. Çocukları uyuşturucudan ve sokaktaki tehlikelerden uzak tutmak amacıyla kulübümüzü kurduk.Ben siyasi kimliğimi hiçbir zaman kullanmadım.Kulübün kapısından girdiğim anda siyasi kimliğimi dışarıda bırakırım.Benim futbolcu kardeşlerimin arasında diğer partilere gönül vermiş arkadaşlarımız var,futbol okulumuza gelen ailelerden de değişik partili ailelerimiz var.Ben hiçbir futbolcumu hiçbir seçimde gel sandık başı görevlisi olarak dur demedim.Kesinlikle de demem.Spora siyaset,siyasete spor karıştırılmasına karşıyım.Çünkü,Ataşehir Doğuşspor mahallemizin ortak değeridir.


"Birçok belediye yardım etti"


Tüm partilerden ve belediyelerden,sadece Ataşehir'den değil Kadıköy,Kartal,Ümraniye,Sancaktepe gibi çevre belediyelerimizden de gerek sahamız,gerekse malzeme ve kulüp ihtiyaçlarını karşılanmasında destek gördük.Kulübümüzü kurup federe yaptıktan sonra toprak olan sahamızın yapımı sırasında o zamanın İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Nurettin Sözen,dere yatağından 3 metre aşağıda olan sahamızı toprak dökerek yükseltmiştir.Toprak da olsa bir sahamız vardı ama soyunma odamız yoktu.Futbolcularımız dışarıda soyunuyordu.Mahalleli bundan rahatsızdı.Haklıydılar.Refah Partili Ümraniye Belediye Başkanı Mehmet Bingöl'e gidip bize 10 metrekare de olsa bir soyunma odası yapmasını rica ettik.Allah razı olsun 120 metrekarelik bir soyunma odası yaptı.Topumuz dereye kaçıyor dedik,sahamızın etrafını 3 metre yüksekliği olan tel örgülerle donalttı.Kendisine oy vermedim ama saygı duyduğum bir insandı.Kulübümüzün elektrik malzemesini yeri geldi AK Parti karşıladı.Bütün siyasi partiler gücü yetkisinde kulübümüze yani gençlerimize hizmet etti ve ediyor.


Haydarpaşa Numune Hastanesi Başhekim Yardımcısı ve 65 yaşında olmasına rağmen amatör liglerde oynayan şimdi ise veteran takımınlarında boy gösteren Ahmet Arkan Bilgin,kulübümüze bir takım forma yaptırmıştır.Bana ''Sen bu işe gönül vermişsin,elini taşın altına sokmuşsun.Senin için ne yapsak azdır'' diyerek onore etmiştir.İstanbul dışından bizlere yardımda bulunan Menemen Belediyesi'ne de minnetlerimizi sunarız.Ataşehir Kaymakamı Zafer Karamehmetoğlu benim gibi Kastamonulu yani hemşehrimdir.Sevdiğim,saydığım bir masada bizi karşısına alıp konuşan dertlerimizi dinleyen birisidir.Gittik,kulübümüzü anlattık.O da mümkün olduğu kadar gençlere hizmet vermeye çalışıyor.Bizleri yaptıklarımızdan dolayı kutladı.Konumu ve prosedürler çerçevesinde bizlere yardım etmektedir.Hepsinden Allah razı olsun.''dedikten sonra Ataşehir Belediyesi'ne ve Belediye Başkanı Battal İlgezdi'ye ayrı bir parantez açtı Tuncay Başkan:


''28 yıllık kulübümüzün imkânsızlıklar sebebiyle neredeyse takımsız, malzemesiz ve hatta kalesiz başladığımız mücadelede öncelikle Ataşehir Belediye Başkanımız Battal İlgezdi’nin, bazı işadamları ve mahalle halkının desteği ile iyi bir konuma getirdik.Mahalle insanlarımız doğudan-batıdan gelerek bir mozaik oluşturmuşlardır.Çoğu işçi statüsünde,geçimini zor sağlayan insanlardır.Esnafımız kendi halinde,durumları belli.Karınca kararınca bize maddi ve manevi yardımlarda bulunuyorlar.Benim nedzimde 1 lira veren de aynı,1 milyar veren de.Onların verdiği 1 lira benim için çok değerlidir.Biz kulübü devraldığımızda bir takım formamız vardı.Futbol okulu öğrencileri kendi imkanlarıyla getirdikleri formaları giyiyorlardı.Ataşehir Belediyesi'nin katkılarıyla giderlerimizi karşılamaya transferlerimizi yapmaya çalışıyoruz.Ataşehir Belediyesi tüm İstanbul belediyeleri arasında amatör kulüplerimize en iyi yardımı yapan belediyedir;gerek maddi gerekse malzeme bakımından.Futbol Okulu'na gelen velilerimiz burada içtikleri çaya,suya para ödemezler.Belki de ücret almayan tek kulübüz.Çünkü çayımızı,şekerimizi,bardağına kadar Ataşehir Belediyesi karşılar. Her maçımz için bize araç tahsis eder.Bu tesislerimiz bu haldeyse bunu Battal Bey'e borçluyuz.Başkan Yardımcısı Sadık Kayhan,Kültür Müdürü Volkan Arslan,Fen İşleri Müdürümüz Deniz Kutlu, Park ve Bahçeler Müdürü İrfan Birinci ve Meclis Üyemiz Süleyman Karadağ’ın bu tesisin oluşumunda büyük katkıları oldu. Kendilerine teşekkür ediyoruz.Hepsi futbola aşık.Sportif,sosyal-kültürel etkinliklere kol kanat geriyorlar.'' diye devam ederken,Başkanımızın lafını balla kesip,acı'tan bir soru sorduk.


"Bir kapıyı bir kere çalmayacaksınız"
Aynı belediye sınırlarında ve size komşu olan Örnek Gençlikspor, sizin sahanızın ebatlarında olan toprak sahalarını sentetik çim yaptırmak için yıllardır uğraşıyor. Ataşehir Belediyesi'nin kapısını aşındırıyor ama hala bir çalışma yok onlar adına.Sizce neden?.Başkan Akça'nın cevabı gayet açıklayıcı ve yürek burkan cinstendi:''2014 yılında Battal İlgezdi Başkanımızın ceketini tuttuk,paçasını tuttuk.Allem ettik,kallem ettik.Bu mahalle sizi başkan seçtirdi,sizi hiç incitmedik diyerek sahamızı yaptırdık.Eğer kulüp olarak belediyelerden bir beklentiniz varsa gerekirse kapısında yatacaksınız.Öyle iki-üç kere aramayla bu işler olmaz.Bir kapıyı bir kere çalmayacaksınız.Benim bu belediyede çalışmamın inanın bir fonksiyonu olmamıştır.''



***


Bakanlar Kurulu işin içine girince...
Takımın ismi nasıl şekillendi sorumuza ; ''Takımın kuruluş sürecinde bir milletvekilimizin yardımlarıyla dernek olarak kurduğumuz kulübümüz amatör kulüp sıfatını aldı.Takımın adını Mustafa Kemal İdman Yurdu olarak düşünüyorduk.Gayri federe olarak bu isimde bir kulübümüz vardı ama iş resmiyete dönüşünce bu ismi almak için bizden Bakanlar Kurulu kararı istediler.Bizim de böyle bir gücümüz olmadğından Ümraniye'ye bağlı olduğumuz için isim konusunda Ümraniye Doğuşspor adında birleştik.Ataşehir ilçesine bağlanınca adımızı da Ataşehir Doğuşspor olarak değiştirdik'' diye cevap veriyor Başkanımız.

***


Hababam Sınıfı'nın,film kadar değerli,Hababam'ı Hababam yapan en önemli unsurlarından,Melih Kibar'a ait olan film müziği ile çalan telefonuna baktıktan sonra sohbetimize devam ettik Tuncay Başkanımızla.İnanın o müziği bile duymak,filmi tekrar izleme hissi uyandırıyor insanda.''Mona Lisa'' tablosunun notalara dökülüşü gibi;bir yanı bahar bahçe,yaprak döker bir yanı!
***


"Bizi itici görenlerin fikri değişiyor"
''Sahamız Milli Emlak'a ait.Elimizden geldiği kadar bu tesisimizi geliştirmeye çalışıyoruz.İmkanlarımız kısıtlı,eksiklerimiz tabii ki var.Hayırsever iş adamlarımızdan tesislerimize reklam vermelerini bekliyoruz.Biz gelip geçiciyiz,tesis ise kalıcıdır.Biz bir kale çizgisinden bayrağı aldık orta saha çizgisine kadar getirdik.İnşallah bizden sonra gelecekler de orta sahadan bayrağı alıp diğer kale çizgisine dikerler.Yöneticilik meşakkatli bir iş.Biz bu işin zorluğunu bilerek geldik ve keyifle yapıyoruz.Federasyonumuz geçen sezon itibarı ile sahamıza U11 ve U12 maçlarını vermeye başladı.Böylece dışarıdan insanlar mahallemize geldi.Bu maçlar aracılığıyla buraya gelen insanlar,dışarıdan bakınca aşırı itici gelen Mustafa Kemal Mahallesi'nin aslında öyle olmadığını gördü.


Futbol Okulumuza çevre mahallerden insanlar çocuklarını göndermeye başladı.Yıllardır futbolun içinde olan,futbol sevdalısı Zeynep Özcan Hocamızı okulumuzun başına getirdik.Vefakar ve cefakar bir arkadaşımız.Sosyal Sorumluluk projeleriyle adından bahsettiren bir futbol emekçisi.Türkiye'de araştırmalarımıza göre sadece Beşiktaş'ın yaptırdığını tespit ettiğimiz,amatör dünyasında ise Ataşehir Doğuş Spor Kulübü Gençlik Gelişim Sorumlusu Zeynep Özcan ve Futbol Şube Sorumlusu Cevdet Kuruçay’ın girişimleri sayesinde Acıbadem Üniversitesi ile birlikte ilk bizim gerçekleştirdiğimiz Podoloji (sporcu ayak sağlığı) ile ilgili bir çalışmasını yaptık.Yaşları 6 -19 arasında değişen yaklaşık 100 Doğuşsporlu sporcunun taban izi alındı, bu izlere göre ayağında sorun olan sporculara bilgi verildi.


Futbol Okulumuzu açtığımızda malzememiz yoktu.Çocuklarımız kendi imkanlarıyla getirdikleri formaları giyiyordu.Sahada bir renk cümbüşü vardı.Allah'ın izniyle onunda üstesinden geldik.Ahlaklı,terbiyeli güzel bir nesil yetiştiriyoruz.Bu bizim için en büyük servet.Futbol Okulu'na gelen öğrenci 75 TL ödüyor,bunun 40 TL'si antrenöre gidiyor.Kalan para ise malzeme ve tüketim malzemelerine gidiyor.Yani kulüp buradan hiç para kazanmıyor.Aileler evlerinde kek,börek yapıp getiriyorlar.Çayımız devamlı var ve dediğim gibi ücretsiz,belediyemiz karşılıyor.Burada ailelerin kaynaşması en büyük kazancımız.Çocuklarını seyrediyorlar,sohbetlerini ediyorlar.Hiçbir şeyi kişileştirmeyen,özgür bir ortamda demokrasiyi özümsemiş insan topluluğu var.


Mahallemiz dediğim gibi geçimini zor sağlayan bir tabakadan oluşuyor,nefesi bir yere kadar.'' diyen Akça, yoksul ailelerin yaşadığı mahallede madde bağımlısı olmamaları için çocuklarını spora yönelttiklerini fakat yaş ilerledikçe ailelerin bakış açılarının değiştiğini, çocuklarını hemen bir işe verip çalıştırmak istidiklerini belirterek ''Çok yetenekli çocuklarımız sırf bu yüzden 18-20 yaşında futbolu bıraktı.'' diye konuştu.



Ayrıca geçen yıl  Ataşehir Sivas Kültür Dayanışma ve Eğitim Derneği ile Ataşehir Doğuşspor ortaklaşa bir proje gerçekleştirmişler. Okula başlayacak 500 çocuğa kıyafet ve kırtasiye yardımı yapmak amacıyla “Okula Başlarken Elimi Tutarmısın” isimli bir kampanya yapan kulüp sosyal projelerle de adından sık sık bahsetmeye başlamış.



***
"Emeksiz mahsul olmaz"
Peki amatör futbol ''tek ayak üstünde mi duruyor?'' sorumuza Başkanımız;''Amatör futbol kulüplerimizin çok fazla sorunu var ama Türkiye'de amatör futbol artık ticarete döküldü.Eskiden altyapıdan çıkardığımız çocuklarla hedeflerimize yürürdük.Parasız kulüplerimiz yine öyle fakat parası olanlar, siyasi konjektörde birilerine sırtını dayamış olarak geliyorlar.Amatör ruhu köreltiyorlar,haksız şampiyonuklar kazanıyorlar.Biz yine hedefimize futbol okulumuz ve altyapımız üzerinden gideceğiz.Çünkü bizim paramız yok!.Nasıl tohum atmadan,emek vermeden birşey yetişmez,mahsül alamazsınız,biz de tohumlarımızı atacağız,emeklerimizi vereceğiz ve inşaallah hedeflerimize ulaşacağız,istediğimiz mahsülü elde edeceğiz.Amatör futboldan bile rant sağlayan bir kesim var.Bu işi ticarete dökenler var.''

***

"Aylık veriyoruz ama paramız yok"
Başkanımıza ''altyapıyı'' soruyoruz.Genç Takımları ile bir şampiyonlukları bulunduğunu belirten Başkanımız, geçen sezon tüm altyapı kategorilerinde lige katılan ender takımlardan biri olduklarını,bu sezon da tüm kategorilerde lige katılacaklarını söyledi. Ataşehir Doğuşspor olarak Serpil Hamdi Tüzün zamanında Beşiktaş'a 15-20 futbolcu gönderdiklerini,bunlardan çoğunun Beşiktaş altyapısına alındığını,bazılarının ise o zamanlar yine Beşiktaş'ın bir nevi pilot takımı olan Bağlarbaşıspor'a yönlendirildiğini belirtiyor.Yine çoğu kulüpte olmayan bir uygulamayı anlatıyor Sevgili Başkan.Tüm olumsuzluklara ve imkansızlıklara rağmen A Takım oyuncularına aylık 100 TL,altyapı oyuncularına da 50 TL ücret ödüyor Mavi-Sarılılar.Başkanımız burada kinayeli bir lafla final yapıyor:''Aylık veriyoruz ama hiç paramız yok!''

Tesislere ismini veren merhum Emre İncemollaoğlu'nun da futbola 11 yaşında Doğuşspor'da başladığını daha sonra Bağlarbaşıspor'dan Beşiktaş'a gittiğini belirten Akça,kendisini 23 yaşında bir trafik kazası sonucu kaybettiklerini,tesislere ismini vererek yüreklerde yaşatmaya çalıştıklarını belirtti.



***
Peki basketbol diyoruz.Başkan; ''Çok değer verdiğim,milli takımlarda da çalışmış olan hocamız Fehmi Sadıkoğlu'nu kıramadık ve isim hakkımızı vererek basketbol şubemizi açtık.Sadece futbolla değil,basktbolla da çocuklarımızı bir nebze kötü alışkanlıklardan kurtardıysak ne mutlu bize.Bizden sonra gelecek yönetim devam eder mi bilmem.'' cevabını verdi.
***
Hakemlere sitem
Ataşehir Doğuşspor Başkanı Tuncay Akça'ya, ''o kadar kusur kadı kızında da olur'' tadında bir soruyla sohbetimize devam ediyoruz.Maçlarda küfür ettiğinizi duyuyoruz?..Başkanımız bunu tüm samimiyetiyle cevaplıyor:Evet ediyorum.Çünkü haksızlığa dayanamıyorum.Hakemlerimiz o kadar çok haksızlık yapıyor ki,emeğimizi,alınterimizi çalıyor.Bu zoruma gidiyor.Öyle bir ortam var ki,birisi geliyor işleyen tekere çomak sokuyor! İnsanlar tribünlere neden gidiyor? Deşarj olmak için.Ben başkan değilim,bu çocukların bir ağabeyisiyim.Onların emekleri,alınterleri bana emanet.Kimseye çocuklarımın emeklerini ve alınterlerini yedirtmem!'' diyor ve devam ediyor:''Bu çocuklar yanlış yapmak istemiyor.Bu insanlar sadece top oynamak istiyor.Bu çocuklar futbola aç! Buradan yetişen çocuklarımız birgün karşımıza bir doktor,bir mühendis,bir öğretmen olarak veya bir futbolcu olarak çıksa,temiz ve ahlaklı bireyler olarak, ilkeli duruşlarıyla toplumda yerlerini alsalar onlarla gurur duymaz mısınız?.Bir futbolcu yetiştirsem,onun futbol karşılaşmalarına gidip zevkle ve gururla onu izlesem,oyunundan keyif alsam,bunun karşılığında biri de bana çıkıp ''helal olsun sana'' dese bana yeter.İnsanlara emeğimizi ve alınterimizi çaldırmamak,hakkımızı savunmak için bazen ağzımızdan istemeden de olsa kötü sözler çıkıyor.Ama bazıları da o kadar büyük hatalar yapıyor ki!''



***
"Az da olsa ayrımcılık var"
Doğuşspor'un ''Çarşıvari'' bir taraftar grubu var. Takımlarını 'hep destek, tam destek'' sloganı ile yalnız bırakmayan Mavi-Sarı'ya gönülverenlerin ilginç özellikleri ise her maça Che Guevara posterleri ile gitmeleri..Che'nin kendileri için özgürlüğü simgelediğini söylüyorlar.Takımın solcu bir mahalle takımı olduğundan dolayı, eskisi kadar olmasa da rakip taraftarlar tarafından kısmen bir ayrımcılığa tabii tutulduklarını da ekliyorlar.

***


Doğuşspor Kulübü Başkanı Tuncay Akça, ileri bir tarihte kulübe destek amaçlı bir gece düzenleyeceklerini belirtiyor.Başkanımız  daha önce düzenledikleri gecelerde olduğu gibi, hayırsever ve gönül dostlarından destek geleceğinden emin.
***


Tucay Akça,1963 Kastamonu Çatalzeytin doğumu.Yüzden fazla film ve sayısız dizide oynayan Hababam Sınıfı'nın gülen ''Bacaksız'' çocuğu halen sinema çalışmalarına devam ediyor. Türk sinemasının en önemli üreticilerinden Ertem Eğilmez'in eşsiz oyuncu fabrikasında yetiştirerek sektöre armağan ettiği sanatçılarımızdan olan Tuncay Akça "Ertem Eğilmez elimden tuttu ve onun sayesisinde buralardayım. O dönemin çocuk oyuncuları İlker İnanoğlu, Zeynep Değirmecioğlu yapımcıların çocuklarıydı,benim arkamda kimse yoktu.Halkın kucaklaması beni kaybolmadan buralara getirdi. Hiçbir zaman saygımızdan, efendiliğimizden, ahlakımızdan ödün vermedik." dedi.Yılmaz Güney'in Yol filminde ''Yusuf'' karakterini canlandıran Akça,Cannes Film Festivali'nde büyük ödül Altın Palmiye'yi Türkiye'ye kazandıran kadroda yer alan sanatçılarımızdan.Türk sineması klasiği Hababam Sınıfı filmi ise 2005 yılında 10 puan üzerinden 8.5 puan alarak ''Dünyanın En Komik'' üçüncü filmi seçilmiş bir başyapıt.Başkanımıza filmin bu kadar sevilmesinde en etken unsur nedir diye sorduğumuzda hüzünlenerek; ''Amatör ruh,profesyonel düşünce.Eğilmez bir baba gibi davranarak sette bir aile atmosferi yaratır. Bunu sağlamak için de bazen oyunculara kol kanat gerer bazen de onları azarlardı.İnsanlara, onlara değer verdiğini hissettirirdi.Halit Akçatepe,Kemal Sunal,Tarık Akan,Adile Naşit,ekibimiz yavaş yavaş ahirete intikal ediyor.Ertem Ağabey ekibi herhalde yeniden kuruyor orada.Güzel bir Hababam çekecek galiba.Hepsinin mekanı cennet olsun.'' diye konuştu.



***
Sevgili Başkanımızın ilginç anıları var.İşte bunlardan bazıları.Tuncay Akça birgün Tunceli'den aldığı bir telefonla şok olur. Akça'ya çok benzeyen Vedat Coşkun isimli bir tiyatrocunun, Anadolu'da şehir şehir gezip 'Hababam Sınıfı'nın gülen çocuğuyum' diye gösteriler ve eğitimler verdiğini ihbar ederler.Tuncay Akça 'Ben Hababam Sınıfı'nın gülen çocuğuyum' diyen ve bu isimle bir çok internet sitesinde haberi de yayınlanan-ki hala mevcuttur bu haberler- Vedat Coşkun'u Kartal Cumhuriyet Savcılığı'na şikayet eder. Akça, 'Bu yapılan resmen dolandırıcılık. İnsanları Hababam Sınıfı'nın gülen çocuğu diye kandırıp para kazanıyormuş' diye anlatıyor bu olayı.



2006 yılında Hababam Emlak adlı şirketi işleten Akça, bir kadına daire kiralar.Apartman sakinleri, "Çok gürültü yapıyor" diye şikayetçi olunca Akça ve daire sahibi yle görüşmeye gider. Kadın ve ev sahibi tartışırlar. Kiracı kadın tartışma sürerken mutfaktan aldığı tabak ve ekmek bıçağı ile evsahibine saldırır.Araya giren Akça’nın tabak ile kafasına vuran genç kadın elindeki bıçağı da göğsüne saplar.O haldeyken bile espri yapmaktan geri kalmayan Akça,hastaneye giderken annesini arar ve akşam eve gelmeyeceğini söyler.Ailesi olayı hastane yetkililerinin araması ile öğrenir.Hayati tehlikesi olan Akça bir süre yoğun bakımda kaldıktan sonra sağlığına kavuşur.


***


Elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz ligde.İmkanlarımız sınırlı ama çocuklarımız ve gençlerimiz için daima en iyisini sunmaya çalışıyoruz.Sponsorla,belediyemizin yardımlarıyla bu engelleri aşacağımızdan eminiz.Doğuşspor’un başarısı için mücadelemiz sürecektir.Bu sezon değil ama önümüzdeki sezon ''Hedef Süper Amatör Lig!” diyerek finali yapıyoruz.
*
Gençler ve çocuklar için kısıtlı imkanlarla yaptıklarınızla siz zaten ''Süpersiniz'' Sevgili Başkanım! Ataşehir Doğuşspor'a yeni sezonda başarılar.
ARİF DOĞAN


 


 


 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Kurum ve kişilere hakaret eden yorumlar yayımlanmaz. Gözden kaçmış yorumlar olabilir, lütfen bizimle iletişime geçiniz.