Bugüne kadar amatör liglerde yaşanan şiddet olayını dile getirirken hep taraftar ve yönetici geçinenlerin yarattığı şiddet olaylarından bahsetmiştim... Oysa sahalarda olmaması gereken şiddetin oluşmasına sebep olan bir diğer faktörü es geçersem olmaz... Ne yazık ki sahalarda yaşanan şiddetin bir diğer sebebi de antrenörlerden kaynaklanmakta...
TFF’nin bakkaldan alır gibi dağıttığı antrenör belgelerine sahip olarak takım çalıştıran nice futbola ve insanlığa uzak kişiler sahalarda yaşanan birçok şiddet dolu olayın baş kahramanları...
Amatör ligde öyle veya böyle bir şekilde antrenörlüğe bulaşıyor ve maç öncesi konuşmanda rakibe karşı nefret tohumları ekiyorsun... Maça başlamadan önce yanındaki yedek kulübesine yerleşen misafir takımın yanına gidip ne meslektaşın olan antrenöre ne de futbolculara bir hoşgeldin bile demeden maçın başlamasıyla beraber hakeme de rakip oyunculara da saldırıyorsun...
Aleyhine çalınan her düdük senin yaşamın boyunca yaşadığın tüm yoksunlukların sebebiymiş gibi çığlık çığlığa ağzından köpükler saçarak maçı geriyorsun...Her maçta hakemler düşman, rakip antrenör ve futbolcular ödeyemediğin faturaların sorumlusuymuş gibi saldırıp tribündeki taraftarları da şiddete yönlendiriyorsun. Sahada rakibi olan futbolcuya futbol dışı davranışlarda bulunup küfür eden futbolcunu hiç umursamadan oyunda tutarak ödüllendiriyorsun. Meslektaşının çalıştığı kulübe gözdikip onu işinden edip takımın başına geçiyor ve sonrasında da hiç utanmadan etrafta “ antrenörüm” diye de geziniyorsun... Sevsinler seni pabucumun antrenörü. Gencecik beyinleri kurutan ülke futbolunun katili... Kendini antrenör sanan zavallı...
Oysa antrenör; “Hocam“ diye, el pençe durup saygı gösterenlere bir öğretmenin bilgi ve engin hoşgörüsüyle etrafındakileri sevgiyle sarması demektir. Ama ne yazık ki sevgi göstermenin zayıflık sayıldığı ülkemde senin hoşgörüsüzlüğünü ödüllendirip sana takım verenler sahalarımızda yaşananlardan da en az senin kadar sorumludur...
TFF her önüne geleni antrenör ilan etmeden, ince eleyip sık dokuyup seçici davranarak gerçek futbol emekçilerine antrenörlüğü teslim etse ülke futbolunda kalkınma adına en doğru başlangıcı yapmış olur...
TFF’nin verdiği ünvan yüzünden kendini antrenör sananların amaçları ülke futbolu hizmet edip futbolcu yetiştirmek olması gerekirken, aldıkları eğitim, bilgi ve birikimlerle futbolcu yetiştirmeleri olanaksız olduğundan sahalarda terör estirerek rakibi sindirip elde edecekleri şiddet dolu başarılarla gülüp eğleniyorlar ama ne yazık ki onlar sevindiğinde de ülke futbolu kan ağlıyor...
Yazı: Atilla Özalp
Bu yazı Aydınlık Gazetesi'nde yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder