Pazar, Mayıs 12, 2019

O sezon: 1997-1998 Ayazağaspor


Tarihinde ilk kez gittiği Türkiye Şampiyonası'na bir mucizeye imza atan Ayazağaspor'un başarı hikayesini dinlemeye ne dersiniz?





İstanbul’da üç tarafı ormanlarla çevrili, tek bir girişi ve çıkışı olan, yaklaşık 300 yıllık bir geçmişe sahip, halkının çoğunluğunun Karadeniz kökenli olduğu Ayazağa... Uzun yıllar köy statüsünde olan, hatta 2000’lerin başına kadar İETT otobüslerinin tabelalarında köy olarak anılan bu mahallenin yeşil sarılı kulübü, 4 sezon 3. Lig’de mücadele etti. Tarihinde ilk kez katıldığı 3. Lig’e terfi maçlarında tarihi bir başarıya imza atan Ayazağaspor, 3. Lig’den düştükten sonraki 6 denemesinde ise başarısız oldu. Biz de 1997-98 sezonunda, o ilk denemesinde büyük bir başarıya imza atan kahramanların hikayesini aktarmak istedik. Önce dilerseniz Ayazağaspor'un geçmişine bir bakalım zira kulübün geçmişine bakıldığında, Ayazağaspor'un 3. Lig'e çıkmasının ne denli büyük bir başarı öyküsü olduğu daha iyi anlaşılıyor.

1976 yılında kurulan Ayazağaspor’a TFF kayıtlarında ilk olarak 1979-80 sezonunda 3. Amatör Küme’de rastlıyoruz. O dönemler Şişli ilçesinin mütevazı bir köy takımı olan Ayazağaspor, 1987-88 sezonu başında 3. Amatör’ün kaldırılmasıyla 2. Amatör’e çıkar ancak bu seviyede oldukça zorlanır. 1992-93 sezonuna kadar geçen sürede dikkat çeken bir başarıya imza atamayan sarı yeşilliler tam 3 kez grubunu sonuncu bitirir. Kulübün makus talihi, Yaşar Aşçıoğlu’nun başkan olmasıyla değişir. Daha sonra kulübün efsane başkanı olacak Ahmet Karaman’ın deyimiyle ‘Yalvar yakar’ göreve gelen Aşçıoğlu ile yükseliş başlar. 1992-93 sezonunda ise Reşitpaşaspor’un ardından gelen ikincilik kulübü tarihinde ilk kez 1. Amatör’e çıkarır. O dönem İstanbul’un en üst seviye ligi olan 1. Amatör’de işler hiç iyi gitmez ve kulüp daha ilk sezonunda tek galibiyetle sonuncu olarak düşer. Ancak kulüp artık tecrübe kazanmıştır. 1994-95 sezonunda 2. Amatör 10. Grup’ta Şirinevlerspor ile amansız bir şampiyonluk yarışına giren Şişli ekibi (Tabii artık Sarıyer’e bağlılar), ligi aynı puanda bitirdiği rakibini baraj maçında yenerek şampiyon olur.
Yanından kanalizayon akan balçık bir saha...
Artık Ayazağaspor’un yükselişi başlamıştır. 1995-96 sezonunda kulüp ligi orta sıralarda bitirirken o dönem kulüp tarihini değiştirecek bir gelişme yaşanır. Yapılan genel kurulda Ahmet Karaman başkanlığa seçilir. Karaman’ın yönetiminde Mustafa Kazdal, İbrahim Keskin, Adem Molla, Yusuf Yürekli, Sami Bozkır gibi isimler vardır. Kulübe hem maddi hem manevi anlamda büyük destek veren bu isimler, Karaman'la beraber daha sonra büyük destanın da yazıcıları olacaktır.
Peki o dönem 1. Amatör’de tabiri caizse ‘sıradan’ bir takım olan, spor kamuoyunun pek de dikkat etmediği Ayazağaspor’da durum nasıldır? Kulüpte tam 7 sene başkanlık yapan daha sonra da onursal başkan seçilen Ahmet Karaman o dönemi şöyle anlatıyor: "1995’te kulübü devraldığımda tesis namına hiçbir şey yoktu. Kulübün elindeki tek şey, yanında kanalizasyon akan balçık bir sahaydı. Bu sahada ben de top oynamıştım. Kirliydi, vücudumuz çizildiğinde, yaralandığında hasta olurduk. O dönem şimdiki gibi belediyelerden maddi destek de yoktu. Sadece lokale yardımcı olmuşlardı. Kulübün tüm yükü yönetimin üstündeydi. İbrahim Keskin, Mustafa Kazdal, Adem Molla, Yusuf Yürekli, Sami Bozkır çok destek verdi. Ben de yapım gereği girişimci biriyim. Kulüp için çok çalıştım. Stat duvarlarına reklam aldım, iş adamlarından bağış topladım, geceler yaptım. Büyük gelirimiz yahut pahalı kadromuz yoktu ancak kulüp kendini döndürüyordu.”
96-97 sezonu, olaylı Selimiye maçı ve yarıştan kopuş
Yeni yönetimiyle Ayazağaspor ilk büyük başarısını 1996-97 sezonunda İstanbul 1. Amatör Lig 8. Grup’ta, Feriköyspor’un 1 puan önünde şampiyon olarak elde eder. O zamanki statü gereği İstanbul Şampiyonası’na katılan yeşil sarılılar, bu ilk deneyimlerinde Kartalspor, Selimiyespor, Kulaksız Okspor, Yeşilbağlarspor ve İstanbul Artvinspor’un olduğu grupta sadece Artvinspor’u geçebilir. Aslında kulüp uzun süre iddiasını devam ettirir ancak olaylı Selimiyespor maçında alınan hükmen yenilgi ve silinen 3 puan her şeyin sonu olur. Eski bir profesyonel futbolcu olan, daha sonra bir tekstil şirketinde müdürlük yapan ve antrenmanlarda kendisine esneklik sağlanması koşuluyla takıma katılan kaptan Davut Gecü de Selimiye maçını unutamıyor: “Selimiye maçı o sezon bizim kırılmamız oldu. Devre arasında arbede çıktı. Hakem -sanırım biraz da telkinlerle- ikinci yarıya çıkmadı ve hükmen mağlup olduk. Eğer o maçı kazanabilseydik, o gruptan çıkabilirdik.”
Yarım ekmek tosttan üçüncü lige yolculuğun başlangıcı
Her şeye rağmen 96-97 sezonunda gelinen nokta kulüp tarihi açısından büyük başarıydı ve herkes memnundu. 1997-98 sezonuna gelindiğinde kadronun gücünün farkına varılmıştı. Takımın başında eski Adanasporlu Behçet Arkun vardır, yardımcısı ise Recep Aykutalp’tir. Aykutalp o sezon başında takımdaki havayı şöyle aktarıyor:“Kimse bize şampiyon olun, 3. Lig’e çıkın demedi. Asla böyle bir şey dillendirilmedi. Ancak kadro iyiydi. Gizli bir hedef vardı ama adı yoktu. Hep derim, yarım ekmek tosttan 3. Lige çıktık diye. Eskilerin o amatör futbolcu topluluğu, o dönem düzenli bir takım olmuştu. Şansımıza, İnanmış bir futbolcu topluluğuyla bize denk gelen. Öyle büyük paralar da yoktu. Şimdiki Süper Amatör Lig’de verilen paraların ancak çeyreği veriliyordu bizim futbolculara.”
Ayazağaspor, 97-98 sezonu İstanbul 1. Amatör Lig’de grubunda Alibeyköyspor, İstanbul Artvinspor, Şişli Sanayispor, Kemerburgazspor, Davutpaşaspor, Altınovaspor ve Langaspor ile mücadele eder. Kemerburgaz’ı 5-0 ve 3-1, Altınova’yı 3-0 ve 8-0, Şişli Sanayi’yi 8-1 ve 2-1, Langaspor’u 7-0 ve 3-1, Davutpaşa’yı 4-2 ve 5-0 yenen Ayazağaspor Artvinspor ile 1-1 ve 3-3’lük skorlarla berabere kalırken, Alibeyköyspor’a deplasmanda 3-2 yenilir, sahasında 1-1 berabere kalır.
Ah o Alibeyköy maçı...
Alibeyköy Stadı’nda 19 Ekim 1997’de oynanan Alibeyköyspor-Ayazağaspor maçı unutulmazdır. Konuk ekip Hakkı ve Davut’un golleriyle öne geçmesine karşın mücadeleyi 3-2 kaybeder. Ahmet Karaman o maçın halen aklında olduğunu belirterek,“Hakem o gün resmen maçı rakibe hediye etti. Çok üzülmüştük o maçta ancak her şerde bir hayır vardır diyerek yolumuza devam ettik” diye aktarıyor.
Neticede Ayazağaspor grubunu 14 maçta 10 galibiyet, 3 beraberlik, 1 yenilgi ve 33 puanla lider Alibeyköyspor’un 3 puan gerisinde, üçüncü İstanbul Artvinspor’un da 3 puan önünde ikinci bitirerek İstanbul Şampiyonası’na gitmeye hak kazanır. İkinci kez bu aşamaya geçen Ayazağaspor’un bu kez rakipleri Beşyüzevlerspor, Balkanspor (O dönem daha Yeşilbağlarspor ile birleşmemişlerdir), Okmeydanı Fetihspor ve Cerrahpaşaspor’dur. Ayazağaspor bu gruba hiç de iyi başlamaz. İlk maçta Balkanspor ile alınan 0-0 beraberliği 2-1’lik Beşyüzevlerspor yenilgisi izler. Bu, Ayazağaspor’un 3. Lig yürüyüşündeki son yenilgisi olur. Okmeydanı (3-1) ve Cerrahpaşa (4-1) galibiyetleriyle takım iddialı bir konuma gelir. Akabinde Balkanspor ile 2-2’lik beraberlik takıma 1 puan daha geçtirir. 28 Şubat 1998 günü Spor Akademisi Stadı’nda Beşyüzevlerspor ile oynanan kritik maç 1-1 bitince “Hayaller bir başka bahara kaldı” diyenler olsa da son iki maçta önce Okmeydanı’ı 3-0, son karşılaşmada da Cerrahpaşaspor’u 4-0 mağlup eden Ayazağaspor tarihinde ilk kez 3. Lig’e Yükselme maçlarına, diğer bir deyişle Türkiye Şampiyonası’na katılmaya hak kazanır.
'Türkiye Şampiyonası nedir bilmezdik...'
Bu, Ayazağaspor tarihinde görülmemiş bir başarıdır. Esasen kulüp yönetimi bile şaşkındır. Başkan Ahmet Karaman da açık yüreklilikle bunu dile getirmekte: “Bizim Türkiye Şampiyonası diye bir şeyden haberimiz yoktu. İlk köz böyle bir şey gördük. Ne olduğunu anlamadan birden kendimizi kura çekiminde bulduk!”
Ve kuralar çekilir. Ayazağaspor, 1-5 Nisan 1998 tarihlerinde Sakarya’da oynanacak grup maçları için İstanbul Hürriyetgücü, İzmir Maliyespor, İzmir Harmandalıspor, Yalova Çınarcıkspor ve Bilecik Söğütspor ile eşleşir. 30 Mart’ta Sakarya Gençlik Spor İl Müdürlüğü’nde 6 kulübün temsilcilerinin katıldığı kura ve fikstür çekimi sonrası rakipler ikiye düşer: Yalova Çınarcıkspor ve İzmir Maliyespor...
Takım Sakarya’ya gitmesine gitmişti ancak ne camiada ne de İstanbul spor kamuoyunda Ayazağaspor’dan bir beklenti yoktu. Kaldı ki sarı yeşilliler İstanbul İl Birinciliği’ne bile katılamamıştı. Özsahrayıceditspor, Yıldırım Bosnaspor, Beşyüzevlerspor, Ümraniyespor, Beylikdüzüspor 3. Lig için favori gösterilen ekiplerdi. Kaptan Davut Gecü’den dinleyelim: “Açıkçası biz ilk defa gitmenin keyfini yaşıyorduk. İstanbul ekipleri arasında şampiyonaya katılan takımlardan en zayıfı bizdik. Çok mütevazı bir kadromuz vardı. Çok iyi biliyorum, arkamızdan ‘Bu takım boşu boşuna gidiyor’ diyenler vardı. Eh, haklılardı da. Gerçekten kadro olarak en iddiasız İstanbul takımı bizdik, üstelik şampiyona tecrübemiz de yoktu.”
İlk maç, ilk galibiyet
İşte bu ortamda Ayazağaspor, tarihindeki ilk Türkiye Şampiyonası maçına 1 Nisan 1998 Çarşamba günü Sakarya Erenler Belediye Stadı’nda çıkar. Rakip Yalova Çınarcıkspor’dur. Behçet Arkun’un öğrencileri Taner ve İdris’in golleriyle 2-0 kazanır. Takım mutludur ancak kimse ümitlenmez zira Çınarcıkspor öyle çok iddialı bir ekip değildir. Bir gün sonra İzmir Maliyespor da Çınarcıkspor’u 2-1 yener. Bu sonuç Ayazağaspor’un lehinedir zira beraberlik final biletini de beraberinde getirecektir.
3 Nisan 1998 Cuma günü, yer yine Erenler Stadı. Ayazağaspor’un karşısında bu kez dişli bir rakip, İzmir Maliyespor vardır. Nitekim ilk gol de İzmir temsilcisinden gelir.Recep Aykutalp “Şaşkın gibiydik, tabii futbolcular tecrübesiz. Maliye gol atınca toparlanmakta çok zorlandık” derken, kaptan Davut Gecü de o maçla ilgili olarak “Çok stres yaptık, ilk yarı bizim açımızdan gerçekten zor geçti” diye anımsıyor bu karşılaşmayı.

Ezanla gelen goller!
Dakikalar geçtikte Ayazağaspor toparlanır. Dakikalar 86’yı gösterdiğinde ceza sahasına atılan uzun topta İdris hava topuna çıkar, boşta kalan topa Taner çok sert vurarak meşin yuvarlağı ağlara göndererek Ayazağaspor tribünlerini bayram yerine çevirir. Maliyesporlu futbolcular ise uzun süre İdris’in pozisyonda faul yaptığı gerekçesiyle hakeme itirazda bulunur.

Bir ilginç anekdot da, Taner’in golü tam Ezan okunmaya başladıktan sonra atmasıydı. Başkan Ahmet Karaman bunun o sene çok başlarına geldiğini belirterek ekliyor: “En kritik zamanda Ezan okunduğunda biz golü atıyorduk. Eh, biz imanlı adamız. Hayra yorduk.

Maliyespor arı kovanına düştü!
Maç sonu ise üzücü olaylar yaşanır. Maliyesporlu futbolcular Ayazağasporlulara saldırır, yaralananlar olur. Olay ulusal basına da düşer. Tanıklardan dinleyelim:

Davut Gecü: “Maçta hiç olay yoktu ne olduysa bitiş düdüğünden sonra oldu. Maliyespor favoriydi, elenmeyi kabullenemediler. Biz sevinirken sanıyorum bizden bazı arkadaşlara laf attılar. Bizimkiler de karşılık verince kalecileri ve kaptanları doğrudan, bizim futbolculara vurmak için depar attılar. Birkaç kişiye de vurdular. Polis araya girdi, saha iyice karıştı.
Ahmet Karaman: “Maliyesporlular maçtan sonra bizimkilere saldırdılar ancak arı kovanına düştüler resmen! Saldırdıklarına muhtemelen pişman oldular. Özellikle İbrahim Keskin’in kardeşi Ahmet’in önüne düşenler! Bizden de yaralanan futbolcular oldu ancak bizim arkadaşları polis yaraladı. Özellikle Kemal vardı, unutmam polis copuyla yaralandı, çocuk hastaneye kaldırıldı.”
4 Nisan 1998 tarihli Milliyet Gazetesi ise olayı okurlarına verirken Ayazağaspor’da yaralanan futbolcu sayısını 6 olarak aktarır, bunlardan beşinin ayakta tedavi olup taburcu edildiğini, sadece Kemal’in yatırıldığını yazar.
'Finale Ayazağaspor çıktığı için sevinmiştik!'
Ve Sakarya’da final zamanı... Rakip bir diğer İstanbul temsilcisi Hürriyetgücü’dür. Şişli Hürriyet Mahallesi’nin sarı siyahlı temsilcisi o sezon, Ayazağaspor’u grupta geçen Alibeyköyspor’u İstanbul şampiyonası grubunda geride bırakmayı başarmış, güçlü bir ekiptir. Nitekim Sakarya’da önce İzmir Harmandalıspor’u 2-0 geriden gelip 3-2 mağlup ederler, ardından Bilecik Söğütspor’u 2-0 mağlup edip final vizesi alırlar. Hürriyetgücü’nde uzun yıllar başkanlık yapan, o dönem ise genel kaptan olan, şimdinin Kağıthane Spor Kulüpleri Başkanı Hasan Cevahir o dönemi şöyle anlatırken Ayazağaspor maçı öncesi kendilerini favori gördüğünü saklamıyor: “Tarihimizde ikinci kez 3. Lig’e terfi maçlarına katılıyorduk. Daha önce 1994-95 sezonunda çok iyi bir kadroyla Zonguldak Grubu’na gitmiş ancak Bursa Gürsuspor’a tartışmalı bir maçın ardından 1-0 yenilerek 1 puan farkla elenmiştik. 1997-98 sezonundaki kadromuz, 94-95’e göre daha gençti ancak maya tutturmuş, başarılı olmuştuk. Teknik direktörümüzTalat Çelik yönetiminde gruptan çıktık, Sakarya’da iyi maçlar da oynadık. Finalde Ayazağaspor’u istiyorduk ne yalan söyleyeyim. İzmir Maliyespor-Ayazağaspor maçını izledik, Maliyespor daha iyiydi. Ayazağaspor finale çıktığı için sevinmiştik.”
Vatan-Millet-Sakarya!
Ayazağaspor ve Hürriyetgücü takımları 5 Nisan 1998 Pazar Günü Erenler Stadı’nda grup şampiyonluğu için karşı karşıya gelir. İki takımın taraftarları da tribünleri doldurur. Hürriyetgücü tribünde biraz daha fazladır. Hasan Cevahir’in aktarımına göre o gün Hürriyet Mahallesi kadınlara kalmıştır çünkü tüm erkekler Sakarya’dadır. Bu şartlarda maça çok hızlı giren Hürriyetgücü 5. dakikada uzak mesafeden sert bir şutla 1-0 öne geçer. Ayazağaspor çabuk reaksiyon verir ve 20’de karambolde İdris’le eşitliği sağlar. Ayazağaspor 23’te forvet Recep’in ikinci sarıdan atılmasıyla 10 kişi kalır. Sonrası için sözü kaptan Davut’a bırakalım: “Maç öncesi arkadaşlarıma ‘Bugün kim iyi oynarsa güçlü odur’ dedim çünkü karşılaşma öncesi takımda sanki yenilgiyi önceden bir kabullenme havası vardı. Recep atılınca haliyle çok zor duruma düştük. İlk yarıyı tabiri caizse vatan-millet-sakarya yaparak bitirdik. Hürriyetgücü çok üstündü. İkinci yarı ne yapacağımızı kara kara düşünüyorduk. Bence maçın kırılma noktası, ikinci yarının başı oldu. Bu devrenin başında bizden Hakkı karşı karşıya atamadı. İki dakika sonra biz yine pozisyon bulunca Hürriyetgücü tedirgin oldu. Bu iki pozisyonun hatrına Hürriyetgücü daha bir temkinli oynamaya başladı. Diğer türlü bizim için o maç geçmek bilmezdi. Ancak 90 dakika bir şekilde bitti. Uzatma devreleri de iki taraf hiç riske girmedi neredeyse ve penaltılara kaldık.”
Ayazağaspor’da Davut, Büyük Murat, Ahmet Keskin, İdris ve Koray penaltı atışlarını gole çevirirken, Hürriyetgücü’nün en iyi oyuncusu kabul edilen kaptan Ercan takımının üçüncü penaltısından faydalanamayınca yeşil sarılılar ikinci kademeye çıkmaya hak kazanır. Yeşil sarılılar saha içinde sevinç yumağı oluştururken Hürriyetgücü’nde Hasan Cevahir sahada ağlayan futbolcularını zor teskin eder: “Erenler Stadı doğal çimdi. Toprağa alışık olan bizim futbolcular ayakta durmakta zorlansa da yine de tek kale oynadık. Bence hak ettiğimiz bir maçı penaltılarda talihsiz bir yenilgi aldık. Sakarya’dan nasıl döndük, inanın hatırlamıyorum.”
"Kendimi stattan 5 kilometre uzakta buldum..."
Final maçında şans bulamayan Uğur İbrahim Keleş'in aktarımına göre son penaltıda kimse bakamaz bile... "Atışı Koray yapıyordu. Çok sevdiğimiz bir arkadaşımızdı ancak penaltılarla arası çok yoktu. Hatta takılırdık bazen kendisine 'Koray'a halı sahada bile penaltı attırılmaz diye'... O penaltıda yaşadığım heyecanı hayatımda çok az yaşadım."
Ayazağaspor'da Başkan Ahmet Karaman ise penaltıları doğru dürüst izleyemez. Zaten maçlar sırasında heyecanını yatıştırmak için hap kullanan Karaman, Ayazağaspor’un tüm terfi maçlarını kah tribünde kah protokolde kah stat dışında elinde telefonla takip eder. Hatta bir kere Eskişehir’deki bir terfi maçı sırasında kendisini maç sırasında stadın 5 kilometre ötesinde bulur! Karaman “Sakarya Grubu’ndan çıkınca anladık ki, biz bu işi kotarabiliriz. Bizim heyecanımız işte o noktada, Hürriyetgücü maçından sonra başladı. Tüm mahallede kampanyaya başladık, insanları Çanakkale’deki ikinci kademe için örgütledik” der.
 Ver elini Çanakkale, ver elini final
Ayazağaspor ile 3. Lig arasında artık sadece iki maç vardı. 13-15 Mayıs 1998 tarihlerinde Çanakkale’de oynanacak grup maçlarında rakipleri İzmir Çiğli Belediyespor ile İzmit Büyükşehir Belediyespor’dur.
13 Mayıs 1998 günü oynanan Çiğli Belediyespor maçında Ayazağaspor yine ilk golü yiyen taraftır. 20. dakikada sularında golü bulan İzmir ekibi devreyi 1-0 önde kapatır. Üstüne üstlük devre biterken ikinci sarı kartını gören Hızır (Etilerspor’un mevcut başkanı Hızır Canbaz), Ayazağaspor’u 10 kişi bırakır. İkinci yarıda İstanbul ekibi için umutlar giderek azalırken teknik direktör Behçet Arkun, libero Davut Gecü’yü ileri gönderir. Davut bir pozisyonda İdris’i güzel görür, bu futbolcu iyi bir vuruşla skoru 1-1 yapar. Ayazağaspor bu golle coşar. Eksik olmasına rağmen rakibiyle başa baş mücadele verir. Dakikalar 90+3’ü gösterirken Hakkı orta sahadan aldığı topu uzun süre götürür, sıfıra inip içeri çıkarır, Taner’e boş kaleye dokunmak kalır: 2-1.
Ertesi gün İzmit Büyükşehir Belediyespor da Çiğli Belediyespor’u 2-1 mağlup edince, 15 Mayıs günü oynanacak karşılaşma final niteliğine bürünür. Ancak Ayazağaspor’un bu önemli maçta iki eksiği vardır: Hızır ve galibiyet golünü atan İdris kırmızı kart cezalısıdır. Rakip ise o dönem Türkiye amatör liglerinin tartışmasız en güçlü ekiplerinden İzmit Büyükşehir Belediyespor’dur. Dönemin İzmit Büyükşehir Belediye Başkanı olan, aynı zamanda Kocaelispor’un da başkanlığını yapan Sefa Sirmen’in büyük destek verdiği mavi beyazlıların gücünü Ayazağasporlular bile kabul etmektedir:
“İzmit BB iyi değil, iyi ötesi bir takımdı. Bizim Çiğli ile oynadığımız ilk maçı izlemeye gelmişlerdi. Baktım hepsi profesyonel futbolcu gibi, havalı... Kafasını beyaza boyayanlar falan.... O dönem İstanbul’da oynasalar çok rahat şampiyon olurlardı.” (Ahmet Karaman)
“Karşımızdaki 2. Lig ayarında bir takımdı. Diğer rakiplerimizin çok çok üstündeydiler. Çok ciddi para harcamışlardı. Zaten Sefa Sirmen destekliyordu. Kendilerinden çok emindiler.” (Davut Gecü)
Ulusal medyaya çıkan final maçı
15 Mayıs 1998 Cuma günü Çanakkale 18 Mart Stadı’ndaki maça Ayazağaspor Deniz, Koray. Murat, Serkan, Davut, Engin, Ali, Taner, Hakkı, Ahmet Süs ve Recep 11’iyle çıkar. Kulübede ise Burhan, Kemal, Mehmet, Aydın, Ahmet Keskin, Abdullah ve Uğur vardır. Maç İzmit Büyükşehir Belediyespor’un baskısıyla başlar ancak Ayazağaspor 80. dakikaya kadar direnir. Recep Aykutalp “Elbette ortada tutulan bir istatistik yoktu ancak tahminimce yüzde 70 falan İzmit BB o maçta topa hakimdi. O derece üstündüler. Bizim maçı o noktaya getirmemiz futbolun bir mucizesiydi. İnanmıştık” derken, kaptan Davut “Ceza sahasında onların kaptanıyla bir pozisyon esnasında konuşmamızda ‘Sizin takım iyiydi neden böylesiniz’ dedi. Ben de ona şakayla karışık ‘Bugün iki forvetimiz yok, pazar görürsünüz’ dedim, gülüştük. O maçın berabere biteceği ve pazar günü tekrar oynayacağımız içime doğmuştu sanki”sözleriyle aktarıyor o anları.
Lakin 82. dakikada Ayazağaspor kalecisi Deniz’in ceza sahası içinde rakibe hamlesini maçın Balıkesir bölgesi hakemi Yusuf Deveci penaltı olarak değerlendirince olanlar oldu. İzmit BB atışı gole çevirip 1-0 öne geçerken, sonraki anları, olayların da kahramanı olan kaptan Davut anlatıyor: “Hakemin yanına gidip ‘Bir yıllık emeğimiz var, neden böyle yaptın?’ dedim. Tabii takım arkadaşlarım da itiraz ediyor. Hakem başta dimdik duruyordu sonra ‘Yeter a... k....’ diyerek sarı kart çıkardı. ‘Sen kimsin bana küfür ediyorsun, evli barklı adamım’ dedim, kendisini ikaz ettim. ‘Çık dışarı’ dedi, ikinci sarıdan attı beni. O an skora takılmıyordum, yenilebilirdik-ki zaten maç öncesi kendimizi favori falan görmüyorduk ancak ettiği küfür çok gücüme gitmişti. Yalan yok, vurmak için kendisine saldırdım ancak araya girenler oldu. Maç 8-10 dakika kadar durdu. Sonra yeniden başladı.”
Evet, olaylar olmuştu ancak hakem maçı tatil etmemişti. Yardımcı Antrenör Recep Aykutalp, bu noktada şanslı olduklarını kabul ediyor: “Bugünkü kurallara göre hakem bitirmeliydi. Yani bugün o olaylar olsa hakem maçı tatil etmişti. Ancak devam etti.”
Uğur İbrahim Keleş'in yırtık kramponu ve tarihi gol
Maçın devam kararı çıkmasının ardından Ayazağaspor Teknik Direktörü Behçet Arkunson bir hamle yaptı ve son anda kadroya alınan genç Uğur İbrahim Keleş’i sahaya sürer. O sezon 17 yaşında olan Uğur, memleketi Trabzon’dan Zeytinburnuspor’a transfer olan, oradan o dönem Sanayi Bayburtspor’u (Sonra İstanbul Bayburtspor oldu) çalıştıran Şeref Ayer’in vesiyesiyle Ayazağaspor’a geçen genç bir yetenektir... Sonrasını Uğur İbrahim Keleş’ten dinleyelim:

“Genç takım o sezon İstanbul Şampiyonası’nda Emlakbank ve Kocasinanspor'a yenilip elenince yönetim bizden kimseyi A takımla Türkiye Şampiyonası’na götürmeme kararı vermişti. Ben iki maçta da gol atmıştım. Tevfik Özüdüz’ün telkinleriyle BaşkanımızAhmet Karaman beni son anda kadroya çağırdı ancak Sakarya’daki maçlarda ve Çanakkale’de Çiğli’ye karşı oynayamadım. İzmit BB maçında olaylar patlak verdiğinde ben can havliyle ayırmaya çalışıyordum. Kavga Show TV’de de çıkmıştı. Hatta hiç unutmam Reha Muhtar beni kast ederek ‘Bakın 17 numaraya nasıl vurmaya gidiyor’ demişti. Oysa ben bizimkilere ‘Ayrılın Allah aşkına, hakem tatil edecek, maç devam etsin’ diye sesimi duyurmaya çalışıyordum. Neyse kavga bitti, Davut Ağabey atıldı, biz 10 kişi devam edeceğiz. O sırada görüyorum, malzemeci Sebo (Sebahattin Bıyık) Tevfik Hoca’ya ‘Uğur al hocam, Uğur’u al’ diyor. Hakikaten de hoca beni aldı. Bitime 10 dakika var ancak maç bitmiş gibi, hiç öyle gol atacağız gibi bir hava yok. Sanıyorum 1-2 dakika kalmış taç kullanacağız. Murat Ağabey taçtan gönderdi, Recep Ağabey de kontrol edemedi top bana doğru süzüldü. İzmitli futbolcuların 11’i de ceza sahasında, topu kontrol etmeye çalıştığım an öldürürler beni, yerden vursam mümkünatı yok gol falan olmaz. Tavan hariç nereye vursam birisine çarpacak. Sarıyerli Taner ağabeyden aldığım sol iç tarafı yırtık vidalı Lotto kramponum vardı. Top güzel geldi, gelişine bir vurdum, top tam tavana girip gol oldu. Kendimi tribünde buldum zaten. O yırtık krampon da ayağımdan çıkmış gitmiş...”
Ağaç dibinde dua eden yönetici
Başkan Ahmet Karaman ise maçın 1-0 olması ve akabindeki olaylardan sonra stadı terk etmiştir: “Yanımda Sami Bozkır vardı. Bizde tabii büyük moral bozukluğu var. Teslim olmuştuk artık. Hakem yanlış yapmıştı. Penaltı değildi, ayrıca Davut’a küfür etmişti. Otele gitmek için bir araç arıyorum. Baktım Sami Bey bir ağacın dibine çökmüş dua ediyor. Birden gürültü koptu, hemen içeri koştuk, baktım gol olmuş.”
Maç Uğur’un golüyle 1-1 biterken, o dönemki statüye göre iki takım yeniden karşılaşacaktır. Maça yeniden Balıkesirli bir hakem üçlüsü atanırken, Ayazağaspor Kulübü Başkanı Ahmet Karaman, dönemin TFF İstanbul İl Temsilcisi Yemen Ekşioğlu’na çekincelerini belirtir. Zira önceki maçta Balıkesirli hakemle sorun yaşanmıştır, aynı bölge hakeminin karşılaşmaya önyargılı gelmesi olasılığı vardır. Ekşioğlu’nun girişimleriyle hakemler değişir ve Bursa'dan Kenan Nevruz atanır. Ve gerçekten de Nevruz ve yardımcıları kusursuz bir maç yönetir.
Ayazağa Çanakkale'ye taşındı
17 Mayıs 1998 Pazar günü Çanakkale 18 Mart Stadı tarihi maçlarından birini yaşar... O gün tüm Ayazağa Mahallesi Çanakkale’ye akar. Arabalı vapurlar sarı-yeşildir, hatta Çanakkale Boğazı’nın diğer tarafında kalan, maça yetişemeyen araçlar vardır. Buna karşılık İzmit BB de bu kez Kocaelispor taraftarının desteğini arkasına almıştır. Her iki takımı da binlerce taraftar destekler.

Ayazağaspor maça Deniz, Koray, Serkan, Kemal, Ahmet Keskin, Murat, Ahmet Süs, Taner, İdris, Hızır, Recep 11’iyle başlar. Burhan, Mehmet, Engin, Ali, Hakkı, Uğur ve Abdullah yedek kulübesindedir. Özellikle takımın iki as ismi, Engin ve Hakkı’nın bu maçta yedek bekletilmesi şaşkınlık yaratır. Kaptan Davut tribünde seyirciyi coşturmakta, adeta amigoluk yapmaktadır.
'Maç yapmadık, kavga ettik!'
Gelenek bozulmaz (!) ve Ayazağaspor maçta 1-0 geriye düşer. İzmit BB daha 10. dakikada bir kafa golüyle skoru 1-0 yapar. “İzmit BB öyle iyi bir takımdi ki 10 maç yapsak 9’unu onlar kazanırdı. Ancak o gün bizim günümüzdü” diyen Recep Aykutalp’e göre İzmit takımının erken öne geçmesi beraberinde bir şımarıklık getirdi: “Topun arkasına geçerek oynamaya başladık. Sanırım dakika 40’tı İdris’le eşitliği sağladık. 60’dan sonra falan resmen kavga yaptık. Hayatında libero oynamamış Ahmet (Mevcut Başkan İbrahim Keskin’in kardeşi) müthiş oynadı. Hızır, Serkan, Timuçin muhteşem oynadılar. Zaten oyuncularımıza demiştik ‘3.Lig’e gidemiyorsanız, transfer olamıyorsanız, 3. Lig’i siz ayağınıza getirin’ diye... Öyle de oldu.”
Skor 1-1 olmuştu, Ayazağaspor mücadele ediyordu ancak sahada daha baskılı oynayan beyaz formalılar, yani İzmit Büyükşehir Belediyespor’du. Bu da Kocaeli ekibinin bir anlamda sonu oldu. Davut Gecü’den dinleyelim: “Bizimkiler çok iyi kapanıyordu. İzmit takımı kendine müthiş güveniyordu. Liberoları bile yarı saha çizgisindeydi. Nitekim 87’de savunmamızdan atılan bir uzun topta Recep arkaya sarktı, kaleciyle bom boş durumda kaldı. Kaleciyi de geçip topu ağlara gönderdi. Anlatılması zor, muhteşemdi.”
Daha maç bitmemişti. O dakikalarda protokolde oturan Başkan Ahmet Karaman o günü dün gibi hatırlıyor: “Uzatmalar dahil 5 dakika falan kalmış ama 5 dakika değil sanki 5 saat. Maç bir türlü bitmiyor. O maçta o kadar çok sigara içmişim ki br baktım, ayağımı bastığım yerler dışında her yer sigara olmuş. Ne zaman ki hakem bitiş düdüğünü çaldı.. İşte o mutluluğu anlatamam. Bence Türk futbol tarihinin en büyük mucizelerinden, en büyük başarılarından birine imza attık.”
Ve zafer
Ayazağaspor 3. Lig’dedir artık. Mütevazı bir mahalle takımı, kendisinden kat be kat fazla bütçelere sahip iki ekibi yenerek profesyonel lige çıkmıştır. Takım hemen İstanbul’a dönmez. Sadece kaptan Davut Gecü işyerinde biriken işleri, Ahmet Keskinde çocuğu olduğu için maç günü İstanbul’a gider. Takım ertesi gün Çanakkale’yi gezdikten sonra akşam üzeri Ayazağa’ya varır. 300 küsur yıllık tarihinin muhtemeler en coşkulu gününü yaşayan Ayazağa Mahallesi’nin halkı takımı Oyak Sitesi’nin olduğu yerde karşılar. Futbolcular omuzlarda stada taşınır. Ayazağa Stadı’nın saha içi, tribünleri ağzına kadar doludur. Birçok Ayazağalı da dakikalarca silah atarak şampiyonluğu kutlar ve ancak başkan Ahmet Karaman uyarmak zorunda kalınca durur! Ancak bereket herhangi bir kaza olmaz ve herkes mutlu bir şekilde bu tarihi başarının hazzını yaşayarak evine döner.
Sonrası
Ayazağaspor 4 sezon 3. Lig’de mücadele etti. 2001-2002 sezonunda profesyonel lige veda etti. Sonrasında tam 6 kez Türkiye Şampiyonası’na katıldı, bunların üçünde finale kaldı. 2004’te Yeni Burdurspor’a penaltılarla 5-3, 2008’de Menemenspor’a 2-0, 2010’da Sancaktepe Gençlikspor’a 1-0 yenildi. Yeşil sarılılar 1997-98’deki o başarıyı bir daha tekrar edemedi ve mücadelesine gelecek sezon 1. Amatör Lig’de devam edecek.
Şampiyon kadro:
Başkan: Ahmet Karaman
Genel Kaptan: Mustafa Kazdal
Genel Sekreter: Yusuf Yürekli
Yöneticiler: İbrahim Keskin, Sami Bozkır
Teknik Direktör: Behçet Arkun
Yardımcı Antrenör: Recep Aykutalp
Malzemeci: Sebahattin Bıyık
Kaleciler: Deniz, Burhan, Murat, Hulusi
Sağ bekler: Koray, Aydın
Sol bekler: Murat, Alpaslan, Fuat
Stoperler: Serkan, Timuçin, Ömer
Liberolar: Davut, Kemal
Orta Saha: Taner, Engin, Ahmet Süs, Hakkı, Ali, Ahmet Keskin, Mehmet, Yılmaz, Murat
Forvetler: İdris, Recep, Hızır, Uğur
Yazar: Efkan Bucak
Teşekkür...
Türkiye'de yazılı ve görsel basının 3. Lig'e terfi maçlarına neredeyse hiç ilgi göstermediği bu dönemle ilgili bu yazımız, o günün kahramanlarının aktardıklarına göre oluşturulmuş, ve gelecek nesillerin, araştırmacı ve arşivcilerin hizmetine sunulmuştur. Anılarını bizimle paylaşan sayın Ahmet Karaman, sayın Hasan Cevahir, sayın Recep Aykutalp, sayın Davut Gecü, sayın İbrahim Keleş'e çok teşekkür ederim. O dönemin fotoğraflarını benimle paylaşan İbrahim Keleş hocama ve sevgili Erhan Harput'a da teşekkürü borç bilirim. Ayrıca 3. Lig'e terfi maçlarında ne zaman başım sıkışsa yardımlarını esirgemeyen, Türkiye'de amatör futbol araştırmacılığının 1 numaralı ismi Benan Diker ağabeyime de çok teşekkür ederim...








Hiç yorum yok:

Muratbey'in serisini Cankurtaran sonlandırdı

İstanbul Süper Amatör Lig 5. Grup'ta lider Cankurtaranspor deplasmanda Muratbeyspor'u 2-0 yendi.