Tavşancıl, Kocaeli’nin Dilovası ilçesine bağlı, İzmit körfezine kıyısı olan, özellikle Adapazarı-Haydarpaşa trenini kullananların bileceği mütevazı bir istasyonu olan, 2300 nüfuslu sakin, şirin mi şirin bir kasaba... Bir dönem belde belediyesi olan bu güzel kabasanın kulübü, 2001-2002 ve 2002-2003 sezonlarında 3. Lig’de mücadele etti. Üstelik Yeşil-Beyazlılar bu iki sezonda gayet başarılı olarak ligi orta sıralarda bitirdiler ancak maddi nedenlerle çekilmek zorunda kaldılar. Birçok il ve ilçe takımının büyük paralar harcamasına rağmen çıkamadığı Tavşancılspor’un başarı hikayesini okumak isterseniz buyurun...
Salih Gün'le gelen çıkış
1954 yılında kurulan Tavşancılspor, uzun yıllar mütevazı bir şekilde amatör liglerdeki mücadelesine devam ederken, Gebze bölgesi takımlarının yer aldığı ilk tur gruplarını nadiren geçer... Kulübün kaderi, (sonraki yıllarda milletvekili de seçilecek olan) Salih Gün’ün belde belediye başkanı olmasıyla değişir. Futbolu seven bir insan olan Gün, beldenin takımına el atar ve yeşil sahada bunun meyvelerini almayı başarır.
Terfilerde ilk deneyim
Kulüp 1997-98 sezonunda önceki yıllara oranla daha iddialı bir kadro kurar. Örneğin uzun yıllar profesyonel futbol oynayan Metin Demirkıran gibi tecrübeli bir isim alınır. Ogün Öztürk, Ersin Önalan, Erol Ulu, Ahmet Tezcan, Kadri Şahin, İlker Sarıkaya ve birçok tecrübeli isme sahip Tavşancılspor ilk kez Kocaeli’de play-off’larda başarılı olarak 3. Lig’e terfi maçlarına gitmeye hak kazanır. 7-10 Nisan 1999 tarihlerinde Bursa grup merkezinde Sakarya Ada Şekerspor ve Bandırma Etispor’la aynı gruba düşen Tavşancılspor, Etispor’u 1-0 yenmesine karşın Şekerspor’a 2-1 mağlup olarak ilk terfi macerasını buruk şekilde tamamlar.
Şekerspor final maçını da kazanarak bu grubu şampiyon bitirir ancak onlar da o sezon 3. Lig'e çıkamaz.
Deprem ve verilen iki kayıp
İlk terfiler deyim yerinde ise Tavşancılspor’un tadını damağında bırakır ve “Belki seneye” denilerek eve dönülür. Ancak 17 Ağustos 1999 depremi tüm bölge takımları gibi Tavşancılspor’u da etkiler. On binlerce vatandaşımızın vefat ettiği büyük felakette yeşil-beyazlılar da iki kayıp verir. Futbolculuk yaşamına Tavşancılspor’da nokta koyan ve teknik direktörlük kariyerine de bu takımda başlama kararı alan Metin Demirkıran o günleri şöyle anımsıyor: “Ağustos ayında iyi bir kadro toparlamaya başladık. Takımın başında ben ve Mustafa Özmet Hoca vardı. Ne var ki 99 depremi herkes gibi bizi de yıktı geçti. İki futbolcumuzu kaybettik, adeta darmadağın olduk. Değirmendereli bir futbolcu arkadaşımızla Bulgaristan’dan denemeye getirdiğimiz bir futbolcu vardı. İkisi de Değirmendereli arkadaşın evinde kalıyordu. Maalesef ikisini kaybettik. Gerçi şunu da eklemem gerek, Bulgaristan’dan gelen arkadaşımızın naaşına ulaşamadık, acaba depremde kurtuldu döndü mü onu da bilemiyorum, inşallah biz yanılıyoruzdur da kurtulmuş ve memleketine dönmüştür...”
Her şeye rağmen devam...
Depremin merkezi Kocaeli’nde o günlerde elbette futbol düşünülemez. Zaten sahaların büyük bölümünde çadır kentler kurulmuştur. Bir zaman sonra Kocaeli Amatör Spor Kulüpleri Federasyonu, dileyen kulüplerin liglere katılabileceğini duyurur. Tavşancılspor çok iddialı olmamakla beraber, belde halkının acılarını unutmasına yardımı olmak amacıyla, bir sosyal faaliyet olarak lige girme kararı alır. Yeşil-Beyazlılar çok da iddialı değildir ancak oldukça iyi sonuçlar alınır. Örneğin Yaşar Yıldız’ın teknik direktörlüğünü yaptığı, o dönemin en iyi takımlarından Seka Kağıtspor’u yenmeyi başarırlar. Daha sonra Kocaelispor’un da başına geçecek olan Serhan Gürkan’ın başkanlığını yaptığı, o dönemin güçlü ekibi Çubukluspor da mağlup edilir ve Tavşancılspor tarihinde ikinci kez 3. Lig terfi maçlarına katılır.
1999-2000 kadrosu |
İlk grup şampiyonluğu
Tavşancılspor yine Bursa’ya düşer. Bu kez rakipler Tekirdağ Veliköyspor ve İstanbul Çırçırspor’dur. Turuncu-siyahlı iki rakiple aynı gruba düşen Tavşancılspor ilk maçında Veliköyspor’u 3-0 mağlup eder. Akabinde Çırçırspor da Veliköyspor’u 3-2 yener. Son maçta Tavşancılspor’a beraberlik dahi yetmektedir. Bu zorlu maçı 1-0 kazanan Tavşancılspor finale yükselir.
Bursa’da diğer yandan Tekirdağ Tedaşspor’u yenen iki ekipten İstanbul Kadırgaspor, Kocaeli Arslanbey Özyapıspor’u averajla geçerek finalde Tavşancılspor’un rakibi olur. İki takımın da büyük taraftar desteğiyle geldiği o maçı Metin Demirkıran’dan dinleyelim:
“Bursa’da müthiş bir taraftar desteği vardı arkamızda. Köyün kadını, kızı kim varsa gelmişti maça. O dönem bir jandarma komutanımız vardı hiç unutmam bize ‘Köye hırsız girse dünyanın evini soyar’ demişti. Bomboş kalmış Tavşancıl o gün. Zaten nüfusu 3 bin bile olmayan bir yerdik, kim gelecek maçlar... Kadınlarımız, kızlarımız sağ olsun gelirlerdi. Bir de o dönem çok popüler olan Körfez Belediyespor’un amigosu Toto İsmail vardı, sağ olsun onun vesilesiyle Körfezliler de bizi desteklerdi.”
Büyük heyecana sahne olan finale Tavşancılspor devre biterken, baskı yediği bir anda orta sahanın gerisinden atılan uzun topta, savunmanın arkasına sarkan oyuncusunun kaleciyi de çalımlayarak attığı golle 1-0 öne geçer.
İkinci devre de Kadırga baskısı sürerken Metin Demirkıran oyuna, hızıyla bilinen Turgay Açıkgöz’ü alır. Demirkıran’ın bu hamlesi meyvesini verir ve İstanbul ekibinin bunaltıcı baskı kurduğu bu dönemde uzatmalarda ‘Apo’nun uzun pasında Turgay ilk gole benzer şekilde topu ağlara göndererek skoru tayin eder: 2-0.
"Bizi Bülent Demirlek yaktı"
O maçta Kadırgaspor forması giyen Bülent Parlakkılıç ise karşılaşmayı şöyle anımsıyor: “Tavşancılspor iki katlı bir otobüsle gelmişti. Bizde o dönem Savaş Hoca vardı bize ‘Bunlarda 4 masör var, biz kendimize masaj yapıyoruz’ demişti iyi hatırlıyorum. Profesyonel bir havaları vardı. Biz daha mütevazı bir ekiptik. Maçta ilk yarının sonlarına gelindiğinde bizim yöneticilerden Hakkı Ağabey tribünden ‘Hakem uzatmaları göster’ diye bağırdı. Hakem de dönüp ‘Al sana 3 dakika uzatma’ dedi. Biz de 45+3’te yedik golü. İkinci yarı biz daha baskılı oynadık, 1 topumuz da direkten döndü. 90+2’de de kontradan ikinci golü yedik. Bizim bir önceki maçımız, Arslanbey Özyapı karşılaşmasında hakem Bülent Demirlek’ti, bizim Cemil’i haksız yere attı. Cemil olsa bence biz Tavşancıl’ı yenebilirdik.” (Kadırgaspor’un o sezonki macerası ayrı bir yazıda anlatacağız)
İkinci kademe, istikamet Balıkesir
Tavşancıl’da adeta bayram vardır. Kulüp çok önemli bir başarıya imza atmış ve tarihinde sadece 2. kez gittiği terfilerde 2. kademe çıkmıştır. O dönemki statüye göre ikinci statüde takımlar üçlü veya dörtlü gruplarda yer alacak ve toplamda 12 takım 3. Lig’e çıkacaktır. Tavşancılspor 12-14 Mayıs 2000 Balıkesir grubuna düşer. Rakipler Bursa TOFAŞ, Çanakkale Dardanel Kepezspor ve Zonguldak TEAŞ Işıkspor’dur. TOFAŞ o dönemin en popüler ekiplerindendir, iyi kadro kurmuştur, başlarında eski Bursasporlu futbolcu Beyhan Çalışkan vardır. Basketbolda o dönem büyük atılım yapan TOFAŞ, futbolda da adını duyurmak istemektedir. Kepezspor grupta 3. Lig tecrübesine sanhip tek takımdır. Kadrosunda Dardanelspor menşeli oyunculara sahiptir. Işıkspor ise son derece mütevazı bir kulüptür. Takımlar 3 gün 3’er maç yapacaktır.
Son maçta kaçırılan 3. Lig
İlk gün TOFAŞ ve Kepez 1-1 berabere kalırken Tavşancıl, Işıkspor’u 3-2 yener. İkinci gün Tavşancıl, Kepez karşısında umduğunu bulamaz ve sahadan 3-1 yenik ayrılır. TOFAŞ ise Işıkspor’u 3-2 ile geçer. Son maçlar öncesi puan durumu Kepez 4 (+2), TOFAŞ 4 (+1), Tavşancılspor 3 (-1), Işıkspor 0 şeklindedir. Son güne takımlar 3 bilinmeyenli bir denklemle girer. En avantajlı takım olan Kepezspor, grup sonuncusu Işıkspor’la 1-1 berabere kalırken, kazananın 3. Lig’e çıkacağı karşılaşmada Tavşancılspor, TOFAŞ’a 4-2 mağlup olur. Kaderin bir cilvesi, TOFAŞ’ın başındaki Beyhan Çalışkan 3. Lig’de Metin Demirkıran’ın ardından Tavşancılspor’un başına geçecektir.
3. Lig son maçta kaçmıştır ancak Metin Demirkıran’a göre kulüpte öyle büyük bir yıkım da yaşanmamıştır: “Sezona depremin yaralarını sarmak için girmiştik, çok iddialı olduğumuz da söylenemezdi. Bence o sezon fevkalade büyük bir iş başardık. TOFAŞ da gerçekten iyi takımdı, haklarını yemeyelim, 3. Lig’e çıkmayı hak ettiler. Elbette kaybetmek üzücü ancak o dönemki tüm arkadaşlarımızla gurur duymuştum.”
Bu kez hedef 3. Lig
Temmuz 2000... Tavşancıl Çay Bahçesi... Başkan Salih Gün ve teknik direktör Metin Demirkıran oturur, yeni sezon için hazırlıkları konuşur. Terfilerde ikincie kademeyi oynamak, 3. Lig’in, profesyonelliğin heyecanını yaşamak Gün’ün çok hoşuna gitmiştir. “Metin, bu sene daha iyi daha iddialı bir takım kuralım” der ve çalışmalar başlar.
Alınan isimlerden biri, bir önceki sezon 3-1 yenildikleri Kepezspor’un kalecisi Tolga Güleryüz’dür. Kepezspor’un 3. Lig’de oynadığı son sezon kalesini koruyan, o dönem 21 yaşında olan Tolga Güleryüz’ün transferi çok da kolay olmamıştır: “Kepez ile üç yıllık sözleşmem bitmişti ancak 23 yaş altı olduğum için o dönemki statüye göre izin almadan gidemiyordum. Aslen Tekirdağlı olduğum için memlekete yakın olmaları nedeniyle Trakya’da ne kadar takım varsa dolaştım ancak bir türlü anlaşma yapamadım. Sezon başlamış ancak ben hiçbir yerde anlaşamamıştım. Kepez’den takım arkadaşım Orhan Kosulu Tavşancıl’a gitmişti, zaten beni biliyorlardı. Genel Kaptan Ertuğrul Bey’i aradım, ekim sonlarına doğru transferim gerçekleşti. Ben gittiğimde lig başlamıştı. Takım maddi manevi çok güçlüydü. O dönem peşinat dışında aylık olarak, o dönem asgari ücretin yaklaşık 4 katı maaş alıyordum.”
Açılış ve kapanış Demirkıran'la
O sezon Tolga Güleryüz dışında Körfezspor’dan Serhat Yiğenli, Gürsu Belediyespor’dan Rafi Yılmaz, Pendikspor’dan Hüseyin Sarıgül, Küçükçekmecespor’dan İbrahim Yılmaz ve Levent Ceylan, Gaziosmanpaşaspor’dan Melih Gürbüztürk, Darıca Gençlerbirliği’nden Naşit Erdinç, Kepezspor’dan Orhan Kosulu, Simav Eynalspor’dan Özcan Baycan transfer edilir. Önceki sezondan Atakan Genca, Erol Çağlın, Erol Ulu, Mustafa Ufuk Başaran, Selim Şengül, Şenol Nurlu, Turgut Dobra gibi tecrübeli isimler kalmıştır. Kadro oldukça iyidir, iddialıdır ancak dünyaca ünlü rock grubu Queen’in ‘We are the champions’ şarkısında da söylediği gibi şampiyonluğa giden yol ne güllerden bir yatak ne de bir keyif gezintisidir. Yeşil-Beyazlılar sezon boyunca tam 3 kez teknik direktör değişikliğine giderler, zaman zaman tatsız skorlar alırlar.
Henüz daha 3. haftada teknik direktör Metin Demirkıran’ın işine son verilir. Tecrübeli teknik adamdan dinleyelim: “İlk kademede Gebze bölgesi takımlarının yer aldığı gruptayız. Açıkçası genelde mütevazı rakipler... İlk hafta rahattı, ikinci haftadaki maçı güç bela 1-0 kazandık. Üçüncü hafta bizim grubun iyi ekiplerinden Tavşanlıspor ile oynuyoruz. Hereke Stadı’ndayız. Devre 0-0 bitmiş, bir oyuncumuz atılmış... Tabii benim tadım kaçmış durumda, o şekilde soyunma odasına girdiğimde içeride takımla alakasız 15 kişi gördüm. Yönetici, taraftar... Tabii sıkıntı yaşadık. Belki de o an olmaması gereken bir tepki koydum. Maçı kazandık ancak ertesi gün yönetim işime son verdi.”
Üçüncü haftanın sonunda takımın başına, aslen Tavşancıllı olan Ahmet Alkaya gelir ancak beklenen etki görünmez, takım kazansa da tat vermez. Birkaç hafta sonra Cengiz Hoşfikirer ile anlaşmaya varılır. İlk kademe grubu rahat geçildikten sonra İzmit kent merkezinde oynanan play-off maçlarında o dönemki en ciddi rakip olan İzmit Büyükşehir Belediyespor’a kaybedilir. Ardından alınan beraberlik sonrası Hoşfikirer ile de yollar ayrılır ve yeniden Metin Demirkıran’ın kapısı çalınır. O dönem aynı zamanda Tavşancıl Belediyesi’nde sosyal işler müdürü olan Demirkıran, teklifi kabul eder, son dört maçta galip gelinir ve takım İzmit Büyükşehir Belediyespor’un ardından ikinci olarak 3. Lig’e terfi maçlarına katılmaya hak kazanır.
'Ateş gibi takımdı, ben de anlamadım...!'
TFF, bir önceki sezon 3. Lig’e 12 takım çıkarmıştır. 2000-2001 sezonunda ise (Güneydoğu Ligi ve Profesyonel Takımı Olmayan İller Turnuvası hariç) bu rakam sadece ve sadece 4’tür. 3. Lig terfi maçları tarihinin en çetin, en zorlu sezonudur.
Kocaeli’den Kavaklıspor ve İzmit BB Sakarya’ya, Tavşancılspor ve Seka Kağıtspor Zonguldak, Derince Belediyespor ve Petkimspor Bursa gruplarına gider.
Tavşancılspor Zonguldak’ta ilk olarak Bursa Kestelspor ve Sakarya Karapürçekspor ile eşleşir. İlk maç Karapürçekspor’ladır. Tolga Güleryüz’den dinleyelim:
“Karapürçekspor’la karşılaşacağız. Metin Hoca bize bir anlattı, bir anlattı... Genç ve koşan bir ekip olduklarını söyledi. Tabii biraz endişelenmedik değil. Emre Belözoğlu’na ikizi kadar çok benzeyen bir oyuncu vardı. Ancak çok hızlı şekilde 3-0 yaptık. Devre biterken kornerde bir karambolde ben dahil 3 kişinin apış arasından geçen topta golü yedik ve 3-1 oldu. Metin Hoca bize devre arasında ‘Uyuyan aslanı uyandırdınız’ diye kızdı. Bizi ‘Allah Allah’ diyoruz, adamlar kalemize gelemiyor, anlayamadık... Neyse çok uzatmayayım, o gün İbrahim Yılmaz abi 7 gol atmıştı sanırım, 9-1 kazandık.”
Metin Demirkıran’a sorduğumuzda Karapürçekspor maçını, oyuncularını uyardığını kabul ediyor: “Gruplar belli olduğunda biz Sakarya Valilik Kupası’nı izlemeye gittik. Akyazıspor ve Karapürçekspor bizim gruptaydı, son durumlarını görmek istedik. Karapürçekspor ateş gibi gençlerden oluşan bir takım... Serdivan Stadı’nda o gün bir maç oynadılar benim gözüm korktu açıkçası. Tamam tecrübeli değillerdi ancak bizi bozacaklar diye korkmadım değil. Biz onlara karşı maçı erken bitirdik. İbrahim coştu, Tuğrul, Serhat ve Erol çok iyi oynadılar.”
Tavşancıl için dönüm noktası
Çaycuma’da oynanan maçlarda sıradaki maç Kestelspor’laydı.... Demirkıran’a göre o maçta yaşanan bir olay, Tavşancılspor için dönüm noktasıydı: “Bursa Kestelspor üst düzey bir takımdı. Çok da iyi maç oldu. Orta sahada Ertuğrul diye bir oyuncuları vardı, çok iyiydi. Kendisini iyi hatırlıyorum. 50. dakikada falan kırmızı kart gördü oyun bizim lehimize döndü. O oyuncunun atılması o sezon bizim için dönüm noktasıydı. Atılmasa biz o maçta çok zorlanırdık.”
Kestelspor maçında Tavşancılspor’a beraberlik dahi yetmesine rağmen yeşil-beyazlılar İbrahim Yılmaz’ın, uzun boylu Kestelspor kalecisinin üstünden kafayla attığı golle 1-0 kazanır ve finale çıkar. Finaldeki rakip, Gürsuspor’la 1-1 berabere kalıp ve Seka Kağıtspor’u 2-1 yenen, 3. Lig tecrübeli As Akyazıspor’dur. Ancak final maçı Kestelspor karşılaşmasına göre daha rahat geçer. Yeşil-Beyazlılar erken gelen golle 1-0 kazanır ve ikinci kademeye yükselir.
Öte yandan İzmit Büyükşehir Belediyespor beklendiği gibi Sakarya grubunu şampiyon tamamlar. Lacivert-Beyazlılar, finalde skor 2-2’yken 10 kişi kalmalarına rağmen İstanbul Avcılarspor’u uzatmada buldukları golle 3-2 yenerler. Sakarya’da Kavaklıspor Avcılar’a, Bursa’da ise Petkimspor Hendek’e, Derince de İstanbul Denizcilik İşletmeleri’ne yenilerek elenir.
'Tavşancıl nerenin takımı?'
İkinci kademe maçları 8’erli 4 grupta oynanacaktır. TFF o sezon bir ilke imza atarak ikinci kademeyi tek maç üzerinden oynatır. Tavşancılspor 9-13 Mayıs 2001tarihleri arasında oynanacak Bursa grubuna düşer. Takım Kırcı Hotel’e yerleşir, moraller yerindedir. Rakipler İzmit BB, İzmir Tekelspor, Aydın BB, Yalıkavakspor, Bozüyükspor, Finikespor ve Altınordu’dur. Kura çekiminin olduğu ufak soluna ve oradaki ortamı Metin Demirkıran dün gibi hatırladığını belirtmekte:
“Bursa’ya gittik, kura çekimi yapılacak. Tabii Marmara, Ege, Akdeniz takımları karışık, kimse birbirini tanımıyor. Oturduk, konuşulanları dinliyoruz herkes kendince ‘toto’ yapıyor. ‘Bu Tavşancıl da neresi’ diye birbirlerine soruyor. Kimi diyor ‘Ankara’ kimi diyor ‘Sakarya’... Herkesin favorilerini duyuyoruz Altınordu, İzmit deniyor... O gün bizi en alta yazdı herkes. Eleştirmiyorum tabii, sonuçta her kulübün bütçesi belli. Orada en mütevazı takımlar biz, Finike ve İzmir Tekel olarak görünüyordu.”
İlk rakip Aydın BB
Tavşancılspor, sonraki yıllarda ismini Aydın 1923 yapıp profesyonel liglere yükselecek olan Aydın Büyükşehir Belediyespor’la eşleşir. Maç Veledrom İç Saha’dadır. Kaleci Tolga Güleryüz’e göre Aydın BB maçı Bursa’daki en zor maçlarıdır: “Benim en iyi oynadığım maçtı. O karşılaşmadan sonra Boluspor’dan aramışlardı hatta. Rakip çok iyiydi, güzel kurtarışlar yapmıştım. İlk yarıyı Selim Abi’nin attığı golle 1-0 önde tamamladık. İkinci yarı başında duran toptan bir gol yedik, kendime çok kızdım. Sonra Hüseyin’le öne geçtik ancak onlarda aynı futbolcu yine eşitliği sağladı...”
Aydın BB oldukça inatçı bir ekiptir ancak Tavşancılspor tecrübeli bir ekiptir, Aydın BB’nin de kalecisi gününde değildir. Nitekim 86. dakikada tecrübeli İbrahim Yılmaz’ın vuruşunda kalecinin de hatasıyla top ağlara gider ve yeşil-beyazlılar adını yarı finale yazdırır. Diğer maçlarda Altınordu Yalıkavak’ı 2-1, İzmit BB Finikespor’u 2-0, Tekelspor da Bozüyükspor’u 0-0’ın ardından penaltılarla 6-5 yener. Yarı final eşleşmeleri Altınordu-Tavşancıl, İzmit BB-İzmir Tekel şeklindedir.
Altınordu maçı ve Veledrom Meydan Savaşı
Bu seferki rakip profesyonel liglerde uzun yıllar oynayan ve yeniden oraya dönmek isteyen, bu yolda çok büyük yatırım yapan Altınordu’dur. Bu arada daha mütevazı geçen ilk tur maçlarının ardından iddia arttıkça gelen taraftar sayısı da artmaktadır. Bu maç öncesi Altınordu Bursaspor’un taraftar grubu Teksas’tan, Tavşancılspor ise Kocaelispor tribünü Hodri Meydan’dan destek alır. Hal böyle olunca Veledrom Dış Saha’daki maç öncesi büyük bir arbede yaşanır. O maçı, 20 yaşında bir TV 41 kameramanı olarak takip eden bu satırların yazarının objektifinin önünden taraftarların birbirine attığı taş, musluk borusu, simit (evet simit!) gibi nesneler geçerken, bu çekim anları “Çekme” diyen bir polis memurunun jopu sonrası kesilir!
'Hocam kazanırsanız 3. Lig'desiniz'
Tıklım tıklım tribünler önünde oynanan Tavşancılspor-Altınordu maçının normal süresinde gol olmaz. Dengeli geçen maçta iki ekip de fazla pozisyona giremez. Mücadelenin kırılma anı 80. dakikadır... Tavşancılspor’da günün en iyilerinden Serhat’ın kısa düşen geri pasında kaleci Tolga birden karşısında iki Altınordulu birden bulur ancak gole izin vermez. Normal süre 0-0 bitmiştir. Bu esnada turnuvanın en büyük favorisi İzmit BB’nin, İzmir Tekelspor’a 1-0 kaybettiği haberi gelir. Metin Demirkıran o anı çok iyi hatırlıyor: “Biz Altınordu ile oynarken Veledrom İç Saha’da aynı anda İzmit Büyükşehir’in maçı var... Orada maç bitince, İzmitli gazeteciler bizim tarafa geçtiler, skoru söylediler. Tekelspor bir kontrataktan bulduğu golle İzmit Büyükşehir’i yenmiş. Hiç unutmam, gazeteci Sefer Cüce yanıma geldi, ‘Hocam bu maçı kazanırsanız 3. Lig’desiniz’ demişti.”
Tansiyonun çok yükseldiği Veledrom Dış Saha’da ilk uzatma devresinde de skor değişmez. İkinci uzatmada, dakikalar 107’yi gösterirken kullanılan köşe vuruşunda topu kafasının arkasında arka direğe aşıran Ufuk’un vuruşunda top Altınordu ağlarıyla buluşur. Bu golle Tavşancılspor adını finale yazdırır. Geriye sadece İzmir Tekelspor engeli kalmıştır. Tekelspor da Tavşancılspor gibi tarihinde ilk kez terfilerde finale yükselmiştir. Kazanan takım tarih yazacaktır. Heyecandan maçın tamamını izleyemeyen ve uzatmalar oynanırken otele dönen başkan Salih Gün futbolcularını otel kapısında karşılar.
Yolda kalan otobüs
Ve final... Tarih 13 Mayıs 2001... Anneler Günü... Önceki iki maçın aksine takım otobüsüne yönetici veya basın mensubu alınmaz. Maç ilk turdaki gibi Veledrom İç Saha’dadır. Tekelspor’u bir avuç taraftar desteklerken Tavşancılspor için sadece kasabadan deği, çevre beldelerden de birçok taraftar desteklemeye gelir. Tabii arada komik olaylar da olur. Örneğin komşu belde belediyelerinden biri, taraftar taşıması için Tavşancıl Belediyesi’ne otobüs ödünç verir ancak şöföre ‘Size Tavşancıl’da mazot verirler’ diyerek depodaki mazotun neredeyse tamamını geri çekerler, bu otobüs de sadece 10 kilometre uzaktaki Tavşancıl’a giderken yolda kalır.
Tıklım tıklım tribünler önünde oynanan maçın hakemi, Bursa bölgesi hakemlerinden, FIFA kokartlı Bülent Demirlek’tir. Tavşancılspor maça çok iyi başlar, Selim’in kullandığı serbest vuruşta topun doğrudan kaleye gitmesiyle 1-0 öne geçti. Ancak devrenin sonlarına doğru Orhan Kosulu rakip yarı sahada rakibine yaptığı sert hareket sonrası kırmızı kart görür. Devre 1-0 biter. Sonrasını Metin Demirkıran’dan dinleyelim:
"Önde olan biziz arkadaşlar!!"
“Devre bitti, soyunma odasına girdim. Takımda moraller yerlerde... Herkesi başı önünde, Orhan bir kenarda ağlıyor. ‘Arkadaşlar kafanızı kaldırın avantaj bizde. Önde olan biziz.. Bakın arkadaşlar akıllı oynarsak biz bu maçı 5-0 kazanırız. Orhan için kazanacaksınız, başka şansınız yok’ dedim.”
Demirkıran ikinci yarıya 4-4-1 ile başlarken ileride tecrübeli ayak İbrahim’i tek bırakır. Tekelspor’un baskı kurduğu anlarda kapılan bir topta ‘Super Mario’ İbrahim topu uzun süre sürer ceza sahasına girdikten sonra sağ çaprazdan sert bir şutla topu Tekelspor ağlarına gönderir, Veledrom Stadı adeta yıkılır... Kurt Forvet İbrahim kendinden geçer, (Gerçekten, kısa süreli bir baygınlık geçirir) tüm takım sevinç yumağı olur... Sonrası kolaydır. Sağdan yapılan ortada Tuğrul kafayla farkı üçe çıkarırken, Serhat Yiğenli skoru belirler: 4-0.
O sezon normal terfi maçlarından 3.Lig’e yükselen 4 kulüpten biri, şirin Tavşancıl beldesinin takımıdır (Diğerleri Bursa Oyak Renault, Adana Seyhan Belediyespor ve Ankara Kızılcahamam Belediyespor). Tavşancılspor iki sezon 3. Lig’de mücadele eder, ekonomik nedenlerle ligden çekilmeden önce tüm Türkiye’ye beldenin adını ezberletir.
"Tüm Türkiye'ye önemli bir mesaj verdik"
Ancak şüphesiz kulüp tarihinin zirve noktası, Bursa’da oynanan 3. Lig’e terfi maçlarındaki şampiyonluktur. Tavşancılspor çok mütevazı bir takım değildi, özel otobüsü, Marshall gibi sponsoru olan bir ekipti ancak Türkiye’de çok az kulübün yapabildiğini yaptı. Metin Demirkıran’a göre başarının sırrı paradan ziyade parayı bilinçli kullanabilmekte: “O sezon rakiplerimizin bütçeleri bizden kat be kat fazlaydı. İzmit Büyükşehir Belediyespor bazı futbolcularına transfer peşinatı olarak Honda Civic araç vermişti. Biz de para verdik elbette ancak harcadığımız paralar diğer kulüplere göre fazla değildi, bize göre fazlaydı... Çoğu transferimizi ikili ilişkilerim sayesinde gerçekleştirdik. En golcü oyuncumuz İbrahim Yılmaz hatır için gelmişti misal... Biz o sezon Türkiye’ye çok önemli bir mesaj verdik. Takım olmanın önemini gösterdik...”
O şampiyon kadronun bir kısmı takımla 3. Lig'e devam etti, kimisi kariyerini amatörde sürdürdü... Kimisi futbol adamlığına devam ederken, kimisi iş hayatına atıldı. Ancak hepsi elde ettikleri bu büyük başarının haklı gururu ile hayatlarına devam etmekte.
Bu arada şampiyon kadrodan iki ismi kaybettik... Takımın tecrübeli ismi Naşit Erdinç, futbolu bıraktıktan sonra çalışmaya başladığı sunta fabrikasında geçirdiği bir iş kazası sonrası vefat etti.
Bir Tavşancılspor sevdalısı olan, Tavşancılspor'un tüm karşılaşmalarını takip eden TV 41 kameramanı Cenk Aytekin de yakalandığı hastalık nedeniyle 2003 yılında aramızdan ayrıldı. Sağlığı el verseydi Bursa'daki maçları da ben değil, Cenk Ağabey takip edecekti.
Mekanları cennet olsun...
Yazı: Efkan Bucak
1 yorum:
bu hikaye bu kadar güzel anlatılır EMEĞİNE sağlık EFKAN kardeşim
Yorum Gönder