“Biz amatörlüğün gereğini yapıyoruz, tam amatörüz. Amatörün sözlükteki anlamı neyse biz oyuz. Bizde para verip idarecilik yok. Buraya birisi gelip para koyup yöneticilik yapamaz. Bu kulübü Kadırgalılar yönetir.”
Kadırgaspor Kulüp Başkanı Cemalettin İnanç, 28 Ocak 2010 tarihli Radikal Gazetesi’ne verdiği röportajda kulüplerini böyle anlatır.
İsmini Bizans döneminde kadırgaların barındığı büyük bir limandan alan Kadırga semtinin bordo-mavili kulübü esasen bir kulüpten çok daha fazlası... 500’e yakın üyesi bulunan Kadırgaspor, tüm semti bir araya getiren bir öğe. Cenazeler burada kalkar, mevlütler burada okunur, Ramazan’da istisnasız her gün ücretsiz iftar verilir, sporculara erzak yardımı yapılır, yaz aylarında pazar günleri ailelere yine ücretsiz olarak kahvaltı verilir... Üstelik tüm bunlar birkaç yöneticinin çabaları, aidatlar, düzenlenen geceler ve piyangolar gibi etkinliklerle yapılır. Cemalettin İnanç’ın ifadeleriyle Kadırgaspor’da kimse para verip yöneticilik de yapamaz. Kulübü sadece Kadırgalılar yönetir.
1986'daki Türkiye Şampiyonası
Geleneklerine bu denli bağlı, sözlükte ‘amatör’ kelimesinin tam karşılığı olan bu 1952 kuruluşlu kulüp, mütevazı tarihinde iki kez profesyonel liglere yaklaşabilir. İlk olarak 1985-86 sezonunda, o dönem 2. Lig’de yer alan Vefa Simtel’in amatör takımının önünde elde edilen grup şampiyonluğunun ardından play-off’ta DSİ, Tophane Tayfunspor ve Tekelspor’un önünde namağlup birincilik elde edilir. İl Birinciliği’nde yarı finalde Nişantaşı’nı 1-0 yenen Kadırgaspor finalde, grubunda geride bıraktığı Vefa Simtel’e 4-1 mağlup olur ve İstanbul ikincisi olur. Kulüp, o dönem oldukça zorlu olan Türkiye Şampiyonası’nda Sakarya Demirspor, Gölcük Tersanespor ve Karabükspor Amatör Takımı ile aynı grupta yer alır. Çift devreli lig usulüne göre oynanan maçlarda Karabükspor’u iki maçta da yenen, Sakarya Demirspor’la deplasmanda berabere kalan bordo-mavili ekip, Gölcük Tersanespor’e iki maçta da yenilmenin faturasını ağır öder ve grubu Demirspor’un ardından ikinci bitirir.
Kulüp daha sonra uzun yıllar İstanbul 1. Amatör Lig’de mücadelesini sürdürür. İstikrarlı bir çizgi tutturan Eminönü ekibi (O dönem Eminönü ilçedir ve Kadırga da Eminönü’ne bağlıdır) hiç düşmez ancak profesyonel lige de yaklaşamaz.
Kimi televizyona, kimi buzdolabına
1998-99 sezonu Kadırgaspor için küllerinden doğma sezonudur. Bir önceki sezon grubu beşinci bitiren bordo-mavili ekip elindeki yetenekli jenerasyonu tecrübeli isimlerle takviye eder ve şampiyonluk parolası ile bir ekip kurulur. Örneğin semtten yetişen, Küçükçekmecespor ve Küçükköyspor’da profesyonel oynayan Cemil Yılmazer kadroya dahil edilir. Başkan Bülent Polatay, genel kaptan ise (daha sonra başkanlık görevine gelecek olan) Cemalettin İnanç’tır. Takımın başında İrfan Savaş Yarbay vardır. Kadırgaspor’a uzun yıllar futbolcu olarak hizmet veren, o dönemki kadronun da önemli isimlerinden olan Bülent Parlakkılıç, “Çok iyi bir jenerasyonumuz vardı. Zaten o jenerasyon 10 sezon kadar birlikte oynadı. Takımın büyük bölümü para almıyordu. Kimimiz televizyona, kimimiz buzdolabına oynuyordu. Ben de mesela para almadım” hiç diyerek o günleri aktarıyor.
Güngören'de kaçan şampiyonluk
İstanbul Artvinspor ve Şişli Sanayispor’la amansız bir şampiyonluk mücadelesine girişen Kadırgaspor şampiyonluğa çok yaklaştığı sezon üçüncülükle yetinirken büyük hayal kırıklığı yaşar. Hatta İstanbul Artvinspor’un Güngören Stadı’ndaki bir maçını otobüsün içinden takip eden Kadırgasporlular, Mavi-Yeşilliler’in kaçırdığı penaltı sonrası büyük sevinç yaşar, takım otobüsü yıkılır! Ancak hakem atışı tekrarlatır ve Artvinsporlu Mehmet atışı gole çevirerek takımını şampiyon yapar.
Can yeleği gerektiren sahada antrenman (!)
Bir sezon daha erken bitmiştir ancak moraller bozulmaz. Başarılı teknik heyet ve iskelet kadro bozulmaz. Cemil Yılmazer o günleri şöyle aktarıyor:
“Şampiyon olacakken kıl payı üçüncülükte kalmak elbette büyük hayal kırıklığı yaratmıştı ancak kadromuz iyiydi. Bir önceki sezon verdiğimiz şampiyonluk sözünü tutmak istiyorduk. Bir önceki sezonla aynı şartlarda imzayı attık. Zaten öyle büyük bir bütçe de yoktu ancak taşlar yerine oturmuş, takım olgusu yerleşmişti. Birisi oynamasa alternatifiyle takım yine ilerliyordu. O takım zor şartlarda büyük başarıya imza attı. İdmanlarımızı Cankurtaran Tren İstasyonu’nun yanındaki toprak sahada yapardık. Yağmur yağdığında o sahanın zemini öyle bir olurdu ki anlatamam... ‘Can yeleği gerek’ diye şaka yapardık aramızda. Öyle bir ortamdan o takım gruptan çıktı.”
O dönemki statü gereği gruplarda ilk ikiler play-off’a yükselmektedir. Kadırgaspor play-off 2. Grup’ta Anadolu Hisarı, Yeşilbağlarspor ve THY ile eşleşir. Grupta oynadığı 6 maçta 5 galibiyet ve 1 beraberlik alan Anadolu Hisarı rahat bir şekilde lider olur (Tek kayıplarını Kadırgaspor’a karşı yaşarlar). İkincilik içinse büyük bir mücadele yaşanır. Yeşilbağlar’dan 4, Anadolu Hisarı’ndan 1 puan alan Kadırga son maçında, grubunda tek galibiyetini kendisine karşı alan ancak diğer tüm maçları kaybettiği için iddiası da olmayan THY ile oynayacaktır.
Anadolu Hisarı şaşırttı!
Cemalettin İnanç “Son haftaya girerken THY’nin umudu kalmamıştı, biz onlarla oynayacaktık. Yeşilbağlar 7, biz 5 puandaydık. Dürüst olmak gerekirse çok da umutlanmamaya çalışıyorduk. İkisinin de Anadolu yakası takımı olması nedeniyle Anadolu Hisarı’nın Yeşilbağlar’a karşı kendini sıkmayacağını düşünüyorduk ancak bizi -ne mutlu ki- yanılttılar” diyerek son haftayı hatırlamakta.
İstanbul Artvinspor'dan rövanş
THY’yi yenen Kadırga, Yeşilbağlar’ın yenilmesiyle grubu ikinci bitirir. Statüye göre gruplarını ikinci bitiren toplam 12 takım üçerli dört gruba ayrılır. Paşabahçespor ve İstanbul Artvinspor’la aynı gruba düşen Eminönü ekibi ilk maçında Paşabahçe’ye 3-1 kaybeder. İstanbul Artvin ve Paşabahçe ise 1-1 berabere kalırlar. Selimiye Stadı’nda oynanan final niteliğindeki Artvinspor-Kadırgaspor maçında rakibini 83. dakikada bulduğu golle 1-0 yenen Kadırgaspor hem 3. Lig’e yükselme maçları biletini cebine koyar hem de Artvinspor’dan önceki sezonun rövanşını alır bir anlamda. Bu yazı www.yerelfutbol.com sitesi tarafından yayımlanmıştır.
Kadırgaspor-Tekirdağ TEDAŞ maçı öncesi seremoni. |
Ver elini Bursa
Kadırgaspor, 5-9 Nisan 2000 tarihlerinde oynanacak 3. Lig’e yükselme maçları için Bursa grup merkezine düşer. 6 takımın gittiği grup merkezinde Kadırgaspor ilk etapta Tekirdağ TEDAŞ ve Kocaeli Arslanbey Özyapıspor ile eşleşir. Diğer tarafta ise İstanbul Çırçırspor, Kocaeli Tavşancılspor ve Tekirdağ Veliköyspor yer alır.
TEDAŞ ile yarım kalan maç
İlk maçta rakip Tekirdağ TEDAŞ’tır. Beklendiği gibi Kadırgaspor zorlanmaz. Maçın 85. dakikasına İstanbullular 5-1 önde girer, o anda hakeme yoğun itirazlar sonrası Tekirdağ sahadan çekilir, karşılaşma tatil olur, Kadırgaspor da hükmen galip gelir. Cemil Yılmazer oynadığı 60 dakikalık bölümde 3 gol, 2 asistle fişi çeken isim olur. Savaş Yarbay, ikinci maçı da düşünerek golcü oyuncusunu erken çıkarır.
Grubun diğer takımı Arslanbey Özyapıspor da TEDAŞ’ı yener ancak Kadırgaspor kadar farklı kazanamadığı için grubun finali öncesinde avantaj Kadırga’dadır.
7 Nisan 2000... Rakip Arslanbey Özyapıspor’dur. Kestel Stadı’nda oynanan maçta Kadırgaspor’a beraberlik yetmektedir. Kocaeli’de o dönem merkez ilçeye bağlı Arslanbey kasabasının takımı olan ve Özyapı Beton gibi büyük bir şirketin desteğini arkasına alan, bünyesinden İbrahim Üzülmez gibi bir milli futbolcu da çıkan Arslanbey Özyapıspor karşılaşmaya büyük bir destekle çıkar.
Rakip güçlüdür, yenilgi halinde Kadırgaspor’un 3. Lig yolculuğu sona erecektir.
Kadırgaspor, Arslanbey maçı için Kestel Stadı'na çıkarken. |
"O bavullar aşağı inmeyecek"
Kadırgaspor o günlerde terfi maçları için Uludağ’daki Polisevi’nde kalmaktadır. Keyifler gayet yerindedir. Çalışan personelin, görevli polislerin Kadırgaspor’a yaklaşımı çok iyidir ancak tek sıkıntı Polisevi ve statlar arasındaki mesafe ile zorlu yol koşullarıdır. Zira nisan ayı olmasına karşın, günlük güneşlik Bursa merkezin aksine Uludağ karlar altındadır. Bozuk yol da cabası... Bu nedenle Kadırgaspor’un TEDAŞ maçı sonrası polisevine varması 1 saat 45 dakikayı bulmuştur. Hal böyleyken Arslanbey Özyapıspor maçı öncesi yüksek sesle şöyle bir düşünce dile getirilir: “Elenmemiz olası, gerisin geriye o kadar yolu boş yere yepmeyelim, bavulları toplayıp öyle aşağı inelim. Maçtan sonra doğrudan İstanbul’a döneriz.”
Mantıklı bir seçenektir ancak bu düşünce takımı daha da kenetler ve tüm kafile fikir birliğine varır: “Bavullar aşağı inmeyecek, tur atlayacağız, Uludağ’a döneceğiz.”
Elbette futbolda yenilmek de vardır, o da ihtimal dahilindedir ancak amatör ruhla, mütevazı koşullarla Bursa’ya giden Kadırgaspor güçlü rakipleri karşısında peşinen yenilgiyi kabul etmez. Bu yazı www.yerelfutbol.com sitesi tarafından yayımlanmıştır.
Kötü başlangıç ve kırmızı kart
Arslanbey Özyapıspor maçı... Yer: Kestel Stadı... Hakem: O dönemin yükselen hakemlerinden, daha sonra FIFA kokartı da takacak olan Bülent Demirlek. Arslanbey Özyapıspor muhteşem bir seyirci desteğiyle maça çıkar. Kadırgaspor cephesinde ise sadece birkaç yönetici tribünde yerini alır. Cemalettin İnanç, “Tam sayamadım ancak irili ufaklı 15 kadar araçla gelmişti Arslanbey Özyapıspor... Gerçekten büyük bir destek vardı arkalarında. İyi de takım kurmuşlardı. İlginçtir bizim otobüsü, kalecimiz Celal Kalkavan getirmişti. Bizim otobüsümüzünü üzerinde de Arslanbey yazıyordu!”
Maç Kadırgaspor için hiç iyi başlamaz. Özyapıspor erken bir golle 1-0 öne geçer ve Kestel Stadı adeta yıkılır... Dakikalar 32’yi gösterdiğinde işler Kadırgaspor için daha da içinden çıkılmaz bir hal alır çünkü takımın en tecrübelisi, golcüsü, ağabeyi Cemil Yılmazer hiç beklenmedik bir anda, ünlü ulusal hakem Bülent Demirlek tarafından atılır. Kaptan, halen haksız şekilde atıldığı görüşünde: “Erken yemiştik golü. 1-0 gerideyiz, haliyle beraberlik arıyoruz. Top taca çıktı, hemen oraya koştum oyunu hemen başlatmak için, tam atacağım hakem ‘Öbür taraf atacak’ dedi. Ben de topu rakip futbolcuya attım ancak gelen arkadaş karnına doğru gelen topu tutmadığı gibi ne hikmetse parende attı! Hakem de kırmızı kart gösterdi.”
Burak'ın golüyle gelen bayram
İlk yarı 1-0 biterken, ikinci devre Arslanbey baskılarını sürdürür... Kaleci Celal mükemmel bir maç çıkarır ve uzun süre Arslanbey Özyapı forvetlerine gol şansı mez... Celal'in kurtarışlarıyla moral bulan ve umutlarını koruyan Kadırgaspor aradığı golü de bulur... 74. dakikada sağdan yapılan ortada Burak kafayla topu ağlara gönderir ve skoru 1-1 yapar. Bülent Parlakkılıç, “Saha içindeki sevinci anlatacak kelime bulamıyorum. Müthiş bir coşku vardı. Hocamız Savaş Ağabey bizi uyarıyordu ‘Sevinmeyin, sevinmeyin’ diyordu. Biz maçı kazanmışız gibi seviniyorduk gerçekten. Son bölümlerde adeta ‘Çanakkale geçilmez’i oynadık. Yalnız şuun da eklemem gerek, eğer Cemil olsaydı biz Arslanbey’i yenerdik” diyerek karşılaşmayı anımsıyor.
Arslanbey Özyapı maçı sonrası takım saha ortasında, olayların dinmesini beklerken. |
Maç sonu 'soteye' yatan otobüs
Maçın bitmesiyle birlikte Arslanbey seyircisinin sahaya inmesi bir olur. Kadırgasporlu futbolcular bir anlık şaşkınlığın ardından savunma durumuna göçse de İzmitli taraftarların esas hedefi, uzun süre 10 kişi oynayan rakibi yenemeyen kendi futbolcularıdır. Bununla beraber Kadırgasporlu iki futbolcu da darp edilir. İyice büyüyen olayları polis güçlükle engeller. Kadırgaspor yaklaşık yarım saat sahada ve soyunma odasında tutulur. Kafile daha sonra polis eşliğinde stattan çıkar ancak tehlike geçmiş değildir. Emniyet güçleri, Kadırgaspor otobüsünü Kestel-Bursa karayolunda eski bir fabrika arazisinde ‘soteye’ yatırır. Otobüsün içinde gergin bir bekleyiş başlar. Daha sonra kızgın Arslanbey Özyapıspor taraftarlarını taşıyan otobüsler teker teker yoldan geçmeye başlar. Bülent Parlakkılıç “15 otobüs saydım” diyerek anımsıyor o anı. Ardından kafile de Bursa Çekirge’ye kadar polis eşliğinde gider akabinde de polisevine, adeta bayram havasında çıkar.
Arslanbey Özyapı maçı sonrası otobüste Genel Kaptan Cemalettin İnanç'ın futbolcularla sevinci. İnanç'ın yanında bize öne en önde Bülent Parlakkılıç. |
'Vay anam ne kura çekmişiz'
Kadırgaspor finaldedir... Finaldeki rakip ise Tekirdağ Veliköyspor’u 3-0, İstanbul Çırçırspor’u da 1-0’la geçen Kocaeli Tavşancılspor’dur. Tavşancıl esasen nüfus olarak muhtemelen Kadırga ile yaklaşık aynı rakamlardadır lakin o dönem Gebze’ye bağlı müstakil bir belediye olan Tavşancıl'ın yeşil-beyazlı ekibi, Belediye Başkanı Salih Gün’ün futbola ilgisi ve bölgedeki fabrikaların da sponsorluğu ile çok iyi bir takım kurmuştur. O dönemin genel kaptanı şimdinin başkanı Cemalettin İnanç Tavşancılspor’un ciddi bir takım olduğunu daha kura çekiminde anladıklarını seylemekte: Bu yazı www.yerelfutbol.com sitesi tarafından yayımlanmıştır.
“Kura çekimine gittik. Biz önce varmıştık, galiba onlar da direkt Kocaeli’nden gelmişlerdi. Bir otobüsle geldiler görmeliydiniz. Üzerine Tavşancılspor kaplaması yaptırılmış ... Sanki milli takım otobüsü. Hocamız bunların otobüsünü görünce ‘Vay anam ne kura çekmişiz’ dedi. Eh tabii haliyle bize bir ürküntü gelmişti.”
Yine de Arslanbey Özyapıspor karşısında zor koşullarda alınan sonuç takımın moralini yerine getirir. İstanbul’un mütevazı bir semtinin, kendi yağıyla kavrulan, arkasında ciddi bir sponsor desteği olmayan kulübü Kadırgaspor artık ilk kademenin finalindedir.
'Param var kola içebilir miyim?'
Maçtan bir gün takım Uludağ Polisevi’nde yemek yemektedir. Kulübün şartları bellidir, açıkçası Bursa’da oynanan her maç açıkçası yönetim için ekstra bir külfettir. Bu nedenle Genel Kaptan Cemalettin İnanç yemekten önce futbolcularına biraz da şakayla karışık “Arkadaşlar şartlar belli, her zamanki gibi yemeğin yanına ekstra olarak ya ayran söyleyin ya da bir salata alın” diye hatırlatmada bulunur. O anda kafileden biri “Cemalettin Ağabey benim param var, ben kola içebilir miyim?” der. Bu ani çıkış karşısında gülmesini tutamayan Cemalettin İnanç “Hadi, bu sefer tüm takıma kola” der. Takım yemeğini keyifle yer ve finali beklemeye başlar... Bu olay, Kadırgaspor'un ne zorluklar ve fedakarlıklarla o noktaya geldiğinin de göstergesidir.
'Köye hırsız girse dünyanın evini soyardı'
Ve final. Bursa merkezde oynanan maçta Tavşancılspor arkasına muhteşem bir taraftar desteği alır. O karşılaşmada Tavşancılspor’un teknik direktörü olan Metin Demirkıran o tarihi günü çok iyi anımsıyor:
“Bursa’da müthiş bir taraftar desteği vardı arkamızda. Köyün kadını, kızı kim varsa gelmişti maça. O dönem bir jandarma komutanımız vardı hiç unutmam bize ‘Köye hırsız girse dünyanın evini soyar’ demişti. Bomboş kalmış Tavşancıl o gün. Zaten nüfusu 3 bin bile olmayan bir yerdik, kim gelecek maçlar... Kadınlarımız, kızlarımız sağ olsun gelirlerdi. Bir de o dönem çok popüler olan Körfez Belediyespor’un amigosu Toto İsmail vardı, sağ olsun onun vesilesiyle Körfezliler de bizi desteklerdi.”
"Al sana üç dakika uzatma!!"
İlk iki maçın aksine bu kez Kadırgaspor’un da taraftarı vardır. Semtten gelen yaklaşık 150 kişi takımlarının bu önemli maçında tribünde yerlerini alır. Kadırgaspor ilk yarıda baskı kurar ancak ileri uçta Cemil’in eksikliğini çok hisseder. Bordo-Mavililer devrenin sonlarına doğru Tavşancılspor’u iyice bunaltmaya başlar. Bu baskı anlarında sahanın gerisinden atılan uzun topta, savunmanın arkasına sarkan Tavşancılsporlu futbolcu teke tekte kaleciyi de çalımlar ve yeşil-beyazlıları 1-0 öne geçirir.
İlk golün kopyası
İkinci devre yine Kadırgaspor baskılı oynar ancak bir türlü golü bulamaz. Tavşancıl ataklarında ise Celal başarılıdır ancak Kadırgaspor uzatmalarda ilk golün bire bir aynısı ile yıkılır: Tavşancılspor Teknik Direktörü Metin Demirkıran oyuna, hızıyla bilinen Turgay Açıkgöz’ü alır. Demirkıran’ın bu hamlesi meyvesini verir ve İstanbul ekibinin bunaltıcı baskı kurduğu bu dönemde uzatmalarda ‘Apo’nun uzun pasında Turgay ilk gole benzer şekilde topu ağlara göndererek skoru tayin eder: 2-0.
Maçı mecburen tribünden takip eden Cemil Yılmazer tüm çabalarına rağmen skorun çok da sürpriz olmadığı görüşünde: “Açıkçası Tavşancılspor’un çıkacağı belliydi. Bütçesi olan bir takımdı. Bizim ise ortalamanın epey altında bir bütçemiz vardı. Ben dahil ilk 11’deki 7 veya 8 oyuncu hep alt yapıdan yetişmiş isimlerdik. Tabii kazanmak isterdik çok da mücadele ettik. Semtimizin kulübü olduğu için fazla beklenti olmadan oynuyorduk. Elimizden geleni de yaptık Bursa’da ancak kısmet olmadı.”
"Bir baktım bir ben bir de iki yönetici kalmış"
Maç sonrası takım bavullarını almak için Uludağ’a çıkar. Mükemmel bir ev sahipliği yapan polisevi personeliyle vedalaşılır ve dönüşe geçilir. Dönüş yolculuğunda Cemalettin İnanç, bir amatör kulüpte yöneticilik yapmanın ne demek olduğunun bir kez daha farkına varır:
“Bursa dönüşü takıma yemek yedireceğiz. Önce Gemlik’te lokanta baktık bulamadık. Oğlum Mert takım otobüsündeydi, ben kendi aracımdaydım. Otobüse “İmam’ın oraya çekin” diye haber verdim. Takımla buluştuk, şöyle bir etrafıma baktım. Maçtan önceki o şenlik havasından, yüzlerce kişiden kimse kalmamış. Ben ve sadece iki idareci... Kasada tek başıma durdum, tüm futbolcuların yediklerini ödedim, ve döndük...”
Buruk biten bu macera, 1986’dan sonra Kadırgaspor’un tarihinde 3. Lig’e en çok yaklaştığı dönem olarak kayıtlara geçti. Eğer Tavşancılspor’u yenselerdi 3. Lig için önlerinde 3 maç kalacaktı. Yine de imkansızlıklar içinde o noktaya varan bu kadro, kulüp tarihininin unutulmazları arasında yerini aldı.
1999-2000 Kadırgaspor:Bavulları Uludağ'da bırakanlar
Ayaktakiler (soldan sağa) Ercan, Kaleci Cengiz, Lütfü, Cemil, Gökhan, Cemalettin İnanç, Gülkan, Mehmet, İsmail
Oturanlar: Burak, K.Bülent, B.Bülent, Kaleci Celal, Kaleci Aykut, Okan, Uğur, K.Gökhan, Barış
Yazı: Efkan Bucak
Bu yazıda ismi geçen Tavşancılspor'un 3. Lig'e çıkma macerasını okumak için TIKLAYINIZ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Kurum ve kişilere hakaret eden yorumlar yayımlanmaz. Gözden kaçmış yorumlar olabilir, lütfen bizimle iletişime geçiniz.