Cumartesi, Ocak 09, 2021

Toprak sahadan 3. Lig'e: 2003-2004 Mecidiyeköyspor mucizesi



Türk futbolunda Mecidiyeköy denince ilk akla -artık olmayan- Ali Sami Yen Stadı ve sahibi Galatasaray gelir... Ancak bu ünlü semt, iki yıl boyunca bir profesyonel kulübe daha sahip oldu: 2004-05 ve 2005-06 sezonlarında 3. Lig'de yer alan Mecidiyeköyspor... 

1970'lere kadar dut bahçeleri ile dolu, mütevazı bir köyken Boğaziçi Köprüsü çevre yolunun buradan geçmesine bağlı olarak iş merkezlerinin artmasıyla Türkiye'nin en kalabalık semtlerinden birine dönüşen Mecidiyeköy'ün sakinlerinin kurduğu Mecidiyeköyspor'un tarihi 1947'ye dayanmakta... 

Türkiye'de 1951-52 sezonunda profesyonel ligin kurulmasıyla G.Saray, F.Bahçe, Beşiktaş, Vefa gibi kulüpler amatör kümeden ayrılır. İşte Mecidiyeköyspor ilk dönemden itibaren 1. Amatör Lig'in en önemli ekiplerinden biri olur. Kulübün İASKF kayıtlarında yer alan ilk grup şampiyonluğu 1970-71 sezonuna denk gelmektedir. Grubunu Topkapı'nın önünde lider bitiren Mecidiyeköyspor İstanbul İl Birinciliği'ni o dönemin meşhur takımları Tophane Tayfunspor ve Çapaspor'un ardından üçüncü tamamlar.



Ali Sami Yen Stadı isyanı
O dönem maçlarını Karagümrük, Şeref gibi statlarda oynayan yeşil-sarılı ekip hemen dibindeki Ali Sami Yen Stadı'ndan hiç faydalanamaz. Hatta dönemin kulüp başkanı Haluk Karaca, 18 Mart 1971 tarihli Milliyet Gazetesi'ne verdiği demeçte devlet tarafından amatör kulüplerin faydalanması için yapılan stadın amatörlere verilmemesine isyan eder.

Mecidiyeköyspor ikinci şampiyonluk için 1984-85 sezonunu beklemek zorunda kalır. Arada biri averajla diğeri baraj maçıyla iki kez şampiyonluk kıl payı kaybedilir. Ancak namağlup şampiyon, İstanbul Şampiyonası'nda çeyrek finalde (daha sonra finalde Beşiktaş Amatör Takımı'na yenilecek olan) Gedikpaşaspor'a 2-0 mağlup olur.



Deplasmanlı Amatör Lig macerası
80'lerin sonuna kadar genelde ilk üçte yer alan Mecidiyeköyspor, 1989-90 sezonunda grubunu Nişantaşı'nın ardından ikinci tamamlarken ilk kez kurulan Deplasmanlı Amatör Lig'e alınır ancak Şişli ekibi sezon sonunda Yoncaspor ile birlikte küme düşen iki İstanbul takımından biri olur. DAL'dan düştükten sonra kulüp istikrarını korur. Hiç şampiyon olamasa da üç kez grup ikinciliği elde eder. Bunlardan 1996-97 sezonunda statü gereği İl Birinciliği'ne katılma hakkı elde eden ancak Beşyüzevler, Bayrampaşa, Vefa, Feriköy ve Kocasinan'ın olduğu grupta ancak beşinci olabilir. 

Play-off yılları
1997-98'de özlenen şampiyonluk gelir ve Şişli ekibi, Erokspor'un 5 puan önünde ipi göğüsler. Ancak İstanbul Şampiyonası'nda kötü bir kura çeken yeşil-sarılı ekip Beylikdüzüspor, Silivrispor, Dikilitaşspor ve Yeniköyspor'un ardından tek galibiyetle sonuncu olur. 98-99'da grubunu ancak dördüncü bitiren Mecidiyeköyspor bir sezon sonra Yenibosnaspor'un ardından ikinci olur ancak İstanbul Şampiyonası'nda Karagümrük, Rumeli Kavağı ve Silivri'nin yer aldığı grupta sadece 1 puan toplayabilir. Buna rağmen o sezon takımdan birçok isim önemli yerlere gider. Örneğin Cüneyt Fatih Deliorman Çarşambaspor'da profesyonel olur.

2000-2001'de Mecidiyeköyspor bu kez Bakırköy Kartaltepespor'un ardından ikinci olur. İstanbul Şampiyonası'nda ise önceki yıllara göre iyi bir sonuç elde edilir: Sekiz takımlı grupta Kaynarcaspor, İstiklalspor ve İstinyespor'un ardından dördüncülük elde edilir.



Son hafta ligde kalış
2001-2002 Mecidiyeköyspor Kulübü tarihinin en kötü sezonu olur. Takım 1. Amatör Lig 8. Grup'ta son haftaya 13 maçta 7 beraberlik, 6 yenilgi ile son sırada girer. Son hafta bir mucize gereklidir. Ve o mucize de olur. Son hafta galip gelen Şişli ekibi, bir üstündeki Dikimevispor'un (Şimdi Halide Edip Adıvarspor ismiyle 3. Lig'deler) mağlup olmasıyla düşmekten kurtulur. Bu, kulüp tarihindeki en büyük kırılma noktasıdır...

2003-2004 sezonu ve yeni umutlar
Bir sonraki sezonu dördüncü sırada bitiren Mecidiyeköyspor, 2003-04 sezonuna, tarihi sezona gelir. Başkan Şeref Keçeli, teknik direktör Orhan Öksüz'dür... Şanlıurfaspor, Orduspor (1.Lig), Eyüpspor, Bayrampaşaspor, Tarsus İdman Yurdu gibi kulüplerde 12 sene profesyonel futbol oynayan Öksüz, 1992'de amatöre döndükten sonra 1995'te semtinin kulübü Mecidiyeköyspor'a gelmiş, sonrası 7 sezon kaptanlığını yapmış bir isimdir. Aktif futbol yaşamının son döneminde Mecidiyeköy semtinin diğer ekibi Tayfunspor'da oynayan ve hatta 41 yaşındayken gol krallığı yaşayıp bu ekibi 2. Amatör'de şampiyon yapan Öksüz o dönem Mecidiyeköyspor'u da çalıştırıp antrenörlüğe ısınmaktadır. Öksüz, 2003'te tamamen yeşil-sarılı ekibe konsantre olmuş durumdadır.

'Takım için bankadan kredi çektim'
Kulüp tarihinde bir diğer kırılma noktası sezon başında futbol şube sorumluluğuna Altan Akdil’in getirilmesidir. Bir önceki sezon Nişantaşıspor’da aynı görevde bulunun, kariyeri boyunca Gebzespor, Darıca Gençlerbirliği, Yalovaspor, Bandırmaspor, Gönenspor, Erdekspor gibi profesyonel kulüplerde başarıyla görev alan, Sergen Yalçın’ın Türk futboluna kazandırılmasında büyük pay sahibi olan Akdil, Mecidiyeköyspor’a gelişini şöyle aktarıyor: “Mecidiyeköyspor’da o dönem Şeref Başkan vardı. Yönetici Sabri Atak ile beni çağırdılar ‘Seni yönetime alacağız’ dediler. Kendilerine ‘O zaman futbol şubesine bakarım. Maddi olarak bana destek olacaksınız değil mi?’ diye sorduğumda ‘Yapamayız, parayı sen bulacaksın’ yanıtını aldım. Çoğu Nişantaşı’ndan olmak üzere 15 futbolcu transfer ettim. Üç tane de Orhan hoca iyi topçu buldu. O sezon futbolcuların paralarını ödemek için Ziraat Bankası’ndan dönemin parasıyla 220 milyar lira çektim. O sezon toplam 250 bin TL para harcadım. Sağ olsun destek olan arkadaşlarım da oldu.”

Tüm başarının çıktığı toprak saha
Altan Akdil’in büyük fedakarlıklarla göreve başladığı Mecidiyeköyspor o dönem Akdil ve yönetimden birkaç kişinin büyük fedakarlıklarıyla, kendi yağında kavrulan bir kulüptür. İç saha maçlarını o dönem Şişli'ye bağlı olan Ayazağa'da yapan kulüp antrenman için Zincirlidere'de kendisine ait olan toprak sahayı kullanmaktadır. "Tüm başarı o Zincirlidere'nin toprağından geldi" diyen Orhan Öksüz, o dönemi şöyle anlatmakta: "Sezona başlarken iyi bir kadro ortaya çıkarmıştık. Şöyle bir durum vardı. Yönetim bana çok güvendiğinden daha takım kaptanı olduğum dönemde transferi ben yapardım. Çevrem de oldukça genişti. Gerçekten kaliteli, gelecek vadeden isimlerle görüşür, başka yerden 10 isteyecek isimleri, 3-4'e Mecidiyeköyspor'a getirtirdim. Kadromuzun birçoğu çalışan isimlerden oluşurdu. Cüzi paralar verirdik. Yanlış hatırlamıyorsam o dönem her şey dahil 70 veya 80 bin TL civarında bir para harcandı. Oysa 600-700 bin TL harcayan takımlar biliyorum. Maddi anlamda kulüp birkaç kişinin gayretleriyle dönerdi. Altan Akdil'in, Sabrik Atak'ın, Yaşar Aşçıoğlu'nun o dönem katkıları büyüktü. kulübün 7 katlı bir binası da var ancak ne yazık ki sonra satılması gerekti."



Nişantaşı'ndan Mecidiyeköy'e
Mecidiyeköyspor 2003-2004 sezonuna girerken tecrübeli ve genç isimleri harmanlayan bir kadro kurmuştur. Teknik direktör Orhan Öksüz’ün çok istediği forvet Fatih Tutar, Kasımpaşa Genç Takımı’ndan büyük fedakarlıklar ve uğraşlar sonunda alınır (Fatih de o sezon 30’a yakın gol atarak bu çabaları karşılıksız bırakmaz). Bir önceki sezon Nişantaşıspor ile 3. Lig’e terfi maçlarına giden ancak Eskişehir Anadolu Üniversitesi’ne 1-0 kaybeden kadrodan tam 7 isim (Kaleci Hakan Özinan, İsmail Alper Akgöz, Olcay Yılmaz, Sertaç Gülen, Uğur Çelik, Yaşar Kurubaş, Yusuf Albayrak) transfer edilir. Önceki sezondan, Çarşambaspor ve Orduspor’da profesyonel geçmişi olan Cüneyt Fatih Deliorman, Şafak Balkanlı, Tuncay Ekinci kalmıştır. Yine takımın eski isimlerinden Koral Dedeoğlu Rumeli Kavağı’ndan Zincirlidere Tesisleri’ne döner. Babaeskispor’dan Yasin Yeniçeri, Hasköyspor’dan Yılmaz Oturak alınır.

Birçoğu bir iş yerinde maaşlı çalışan isimlerden oluşan bu kadroda demin bahsettiğimiz Cüneyt Fatih Deliorman dışında profesyonel geçmişli sadece üç isim daha vardır: Kuştepespor’dan alınan Ceyhun Budak (Hatayspor), Gönenspor’dan gelen Emin Telçeker (Sidespor, Giresunspor, Gönenspor) ve Ayazağaspor’dan transfer edilen Hakan Alkaş (Nişantaşı, Gebzespor).

O sezona kadar Selimiyespor, Hasköy, İçerenköy İdman Yurdu ve Bulvar gibi takımlarda forma giyen kaleci Hakan Özinan da Altan Akdil ile birlikte Nişantaşı’ndan gelen futbolculardan biridir. O sezon 32 yaşında olan Özinan, sezon başını şöyle aktarıyor: “Bence kulübün 54 yıllık tarihinin dönüm noktası Nişantaşı’ndaki o grubun gelmesi oldu. Nişantaşı’nda çok güzel bir arkadaşlık ortamı vardı. O ortam Mecidiyeköy’e taşındı. Mecidiyeköy önceki sezon yatırım yapmış, olmamıştı. Altan abi iyi bir takım oluşturdu. Hani bazı takımlar 20-22 kişilik geniş kadrolar kurar ya... O dönem Mecidiyeköy bunu yapmadı, bilakis 14-15 kişilik kemik, sağlam bir takım kurdu. Kadronun geri kalanı genç arkadaşlarla tamamlandı. Ben o dönem, halen devam ettiğim özel bir bankada çalışıyordum. Kadrodaki arkadaşlarımızın da çoğu iş sahibiydi. Çabuk kaynaştık, birbirimize destek olduk. Hiç unutmam Fatih transferin son günü Kasımpaşa’dan gelmişti. Zincirlidere’de koşu sırasında kendi kendine ‘2. Lig’den buralara geldik’ diye söyleniyordu. Kendisine ‘Dur hele, bu sezon burada bir oyna, sonra ne olacağı bilinmez’ dedim. Nitekim sezon sonu Kocaelispor’a transfer oldu, çok başarılı bir profesyonel kariyer geçirdi.”

Bu sezon Zincirlidere’nin yanında idmanlar için Ayazağa Stadı da kullanılır. Zincirlidere’nin toprak zemininde idmanlar zorludur. Hatta bir kez buzlaşmış zeminde kayan bir futbolcunun dizi kaleci Hakan’ın elmacık kemiğini kırar. Tecrübeli eldiven birkaç maça maske ile çıkmak zorunda kalır. 



Tek çelme Kocamustafapaşa'dan
Orhan Hoca’nın yönetiminde çok disiplinli bir şekilde hazırlanır. Yeşil-Sarılı ekip hazırlık maçında Beşiktaş Süper Genç Takımı’nı Fulya’da 1-0 yenerken adeta gümbür gümbür geldiğini gösterir. Nitekim Şişli ekibi İstanbul 1. Amatör Lig 5. Grup’ta en yakın rakibi Kocamustafapaşaspor’un 12 puan önünde 43 puanla zirvede tamamlar. Takım 16 maçta 14 galibiyet, 1 beraberlik ve 1 yenilgi alırken, iki puan kaybı da ikinci Kocamustafapaşaspor’a karşı alınır. Büyük sahalarda çok iyi oynayan Mecidiyeköy, ufak sahaların dezavantajını söz konusu iki maçta da yaşar. 

Play-off'a kötü başlangıç, ardından çıkış
O dönemki statü gereği 3. Lig’e terfi maçlarına katılacak olan takımların belirleneceği play-off maçlarında Mecidiyeköyspor Hürriyetgücü, Denizcilik İşletmeleri ve Teraziderespor ile aynı gruba düşer. İlk maçta Hürriyetgücü’ne yenilen Mecidiyeköy ikinci karşılaşmada Denizcilik İşletmeleri ile berabere kalınca camiada “Acaba yine play-off’ta mı eleneceğiz” endişesi hakim olur. Zira Şişli ekibi şimdiye dek play-off gruplarında bir türlü şeytanın bacağını kıramamıştır. Ancak teknik direktör Orhan Öksüz Teraziderespor maçı öncesi futbolcularına “Hiç moralinizi bozmayın, biz bu grubun en iyi takımıyız, biz çıkacağız” der. Ve Orhan Hoca’nın dediği gibi olur. Mecidiyeköyspor kalan 4 maçının tamamını kazanarak grubu lider bitirir ve tarihinde ilk kez 3. Lig’e terfi maçlarını oynamaya hak kazanır.

Çılgın Şişli Sanayispor maçı
Statü gereği o dönem İstanbul Şampiyonası’na da devam edilir. Yeşil-Sarılı ekip daha sonra ismi Sanayi Mahallesi SK olarak değişecek olan Şişli Sanayispor ve Vefaspor ile eşleşir. İlk maçta Sanayispor Vefa’yı 3-0 yener, ardından Mecidiyeköy ve yeşil-beyazlıları 2-1’le geçer. Selimiye’de oynanan ve grup liderini belirleyecek olan maçta Şişli Sanayispor ilk 30 dakikada 3-0 öne geçer. O sezon ilk kez kalesinde üç gol birden gören Mecidiyeköyspor’da büyük şok vardır. Devrenin sonlarına doğru atılan golle Zincirlidereliler umutlanır ancak Sanayispor ikinci yarının başında skoru 4-1 yapar. Sonrasında Selimiye Stadı’ndaki futbol severler büyük bir geri dönüşe şahit olur. Mecidiyeköyspor üst üste gollerle 65. Dakikada skoru 4-4’e getirir, 90+3’te frikikten Yaşar ile bir kez daha ağları sarsarak hem maçı 5-4 kazanır hem de grubu lider bitirir.

Bu galibiyet Mecidiyeköyspor’u iyice havaya sokar. Nitekim Cüneyt Fatih Deliorman da “Sanayi maçından sonra sanki Şampiyonlar Ligi’ni kazanmış gibiydik. Soyunma odasında birbirimize vuruyorduk. O gün 3. Lig’e çıkmaya biraz daha inandık” demekte. İstanbul Şampiyonası’ndaki bu ilerleme semti de havaya sokmuştur. Normalde grup maçlarını Gülbağ Mahallesi, Zincirlidere, Dereyolu bölgelerinden 10-20 kişi önünde oynayan takım, play-off’tan itibaren çok sayıda taraftarı tribüne çeker.



Küçükpazar finali ve İstanbul ikinciliği
İstanbul Şampiyonası’nda yarı finalde o dönemin en iyi takımlarından Karadenizspor’u 1-1 biten 120 dakikanın ardından penaltılarda 4-2 yenen Mecidiyeköyspor finalde son derece iddialı bir kadroya sahip olan Küçükpazarspor ile karşılaşır. Bahçelievler İl Özel İdare Stadı’ndaki maçta Mecidiyeköyspor 1-0’lık üstünlük sağlasa da son 10 dakikalık periyotta gelen iki golle sahadan 2-1 mağlup ayrılır ve sezonu İstanbul ikincisi olarak tamamlar. Cüneyt Fatih Deliorman Küçükpazar’a yenilmenin morallerini bozmadığını belirtiyor: “O gün elimizden geleni yaptık. Küçükpazar o dönem profesyonel takım gibiydi. Onları kendimize rakip görmüyorduk. 3. Lig’e çıkarlar diye bakıyorduk. Hatta kendi aramızda ‘İnşallah terfi maçlarında aynı gruba düşmeyiz’ diye konuşuyorduk.” (Ancak Küçükpazarspor o sezon Bolu grubumda henüz 2. Turda Ankara Jandarmagücü’ne penaltılarla mağlup olup elenecektir) 

Altan Akdil'i hırslandıran diyalog
Ve 3. Lig'e terfi maçları... Mecidiyeköyspor çekilen kurada 21-25 Nisan 2004 tarihlerinde oynanacak Kocaeli grubuna düşer. Grupta İstanbul'dan Ümraniyespor, Bursa'dan Yolspor ve Samanlıspor, Zonguldak'tan Dilaverspor ve Devrek Belediyespor, Edirne'den Osmanlıspor ve Sakarya'dan Demirspor vardır. Her ne kadar Mecidiyeköyspor İstanbul ikincisi olsa da gerek takımın bu aşamada fazla tecrübesi olmaması gerekse diğer takımlara oranla düşük bütçelere sahip olması nedeniyle fazla şans tanınmaz. Altan Akdil o dönem yaşadığı bir olayın kendisini daha da hırslandırdığını aktarmakta: “İstanbul’da grupların kura çekimi sonrası dönemin MHK Başkanı Sabri Çelik bana ‘Elenir gidersiniz’ demişti. Çok gücüme gitmişti. ‘Göreceğiz bakalım, elenir miyiz elenmez miyiz’ dedim. Arkadaşlara da helal olsun yüzümüzü kara çıkarmadılar. O sezon küme düşer denen takım harika maçlar çıkardı.”

Tavşancıl'da 'huzur'lu günler
Takım, maçların başlamasına yaklaşık 1 hafta kala Gebze’nin Tavşancıl kasabasında kampa girer. Kamp günlerini, çoğu maça kaptan çıkan kaleci Hakan Özinan’dan dinleyelim: “Tavşancıl’da bize ‘huzur evi’ isminde bir tesis ayarlamışlar. Üç katlı bir binaydı. Otobüsten indik, binaya şöyle bir baktık… Kimse yok! Takımda birçok arkadaş ‘Niye buraya geldik, neden otele gitmedik?’ diye söylenmeye başladı. Lüks bir yer değildi ancak yöneticilerin ne kadar isabetli bir karar verdiğini daha sonra anladık. Bir kere tesiste sadece biz vardık, onun rahatlığı başkaydı. Odalar güzeldi, özel aşçı vardı, icabında gecenin bir vakti bile yemek imkanı bulunuyordu. Tavşancıl’ın takımı 2001-2003 arasında 3. Lig’de oynamıştı. Harika bir çim sahaları vardı. Bütün sezon toprakta oynayan bizler için bulunmaz bir şeydi. Oynamaya doyamıyorduk. Bir de Tavşancıl halkının bize gösterdiği yakınlığı, ilgi alakayı hayatım boyunca unutamam. Çok iyi, çok sıcak kanlı insanlardı. Bizi gerçekten çok iyi karşıladılar. Hiç unutmam her maça gidişimizde bizi el sallayarak uğurluyorlardı. Biz de maçlardan sonra kornayla kasabaya girerdik.”



Fatih'in Kocaelispor'a transfer olduğu maç
Mecidiyeköy ilk turda Devrek Belediyespor ile eşleşir ve rakibini rahat bir şekilde 2-0 yener. Zonguldak ekibi Mecidiyeköyspor’u hiç zorlayamaz.

Yarı finaldeki rakip, ilk turda Sakarya Demirspor'u 1-0 yenen Bursa Samanlıspor'dur. İsmetpaşa Stadı'nın hemen yanındaki 17 Ağustos Stadı'nda oynanan maça çok iyi başlayan Mecidiyeköyspor 2. dakikada Yusuf'un penaltıdan attığı golle 1-0 öne geçse de Samanlıspor 18'de Alper'le eşitliği sağlar, hatta 56'da Vedat'la 2-1 öne geçer. Son bölümde baskısını artıran Mecidiyeköyspor sezonun flaş ismi Fatih'in 73 ve 89'da attığı gollerle sahadan 3-2 galip ayrılır.

Samanlıspor maçı oldukça zor geçer. Savunmada Hakan’ın sakatlanması üzerine normalde kenar oyuncusu olan Cüneyt Fatih stopere çekilir. Kontratak futbolunu çok iyi uygulayan Bursa ekibi 2-1 öndeyken çok ciddi pozisyonlar yakalar ancak kaleci Hakan Özinan önemli kurtarışlarla takımını oyunda tutar. Teknik direktör Orhan Öksüz Samanlı maçını “Genelde biz atak oynuyorduk, rakip çok iyi kontraya çıkıyordu. İkinci yarı çok iyi yüklendik, tempomuza dayanamadılar. Fatih’in galibiyeti getiren kafa golünü unutamam, sahalarda ender görülecek cinstendi” diyerek hatırlamakta.

Kaleci Hakan’a göre o sezonki en zor maçları Samanlı karşılaşmasıdır: “Samanlıspor bence 3. Lig takımı gibiydi. 500 milyar gibi bir para harcadıkları söyleniyordu o dönem. O gün biz 3-2 kazandı ancak tabiri caizse bizi perişan ettiler. Top çevirmeleri, oyun yönlendirmeleri çok iyiydi… Bence Samanlıspor maçı, final karşılaşmamızdan bile zordu. O sezon terfilerdeki en iyi maçımı Samanlıspor’a karşı oynadığımı düşünüyorum. 2-1 gerideyken biz beraberlik için yoğun şekilde bastırıyorduk. Bunlar kontraya çıktı, ikiye bir yakalandık. Bana göre soldan biri indi. Ben altı pas ile penaltı noktası arasındaydım. Adam kaleye vurmadı boştaki arkadaşına atmayı tercih etti. Top oraya gidene kadar ben nasıl uzadım bilemiyorum. Bence o pozisyon maçın dönüm noktasıydı. Bunun dışında da çok top çıkardım. Sonraları Fatih adeta havada asılı kalarak kafayla iki gol attı, 3-2 kazandık.”

Maçın bitiş düdüğüyle beraber, saha kenarındaki Kocaelispor yetkilileri iki gol atan Fatih’in telefon numarasını ister. Nitekim Fatih sezon sonu Körfez ekibine transfer olur. 



3. Lig 'Yol'unda zorlu bir final
Diğer yarı final maçında o sezon İstanbul’un en iddialı takımlarından olan Ümraniyespor, Bursa Yolspor’a 1-0 mağlup olur. Bu bir bakıma Mecidiyeköyspor için iyi haberdir zira 3. Lig yolunda, İstanbul finalinde yenildikleri Küçükpazarspor’un ayarında çok ciddi bir rakip saf dışı kalmıştır. Ancak Bursa Yolspor da hafife alınacak bir takım değildir. Nitekim Kocaeli İsmetpaşa Stadı’ndaki maç oldukça zorlu geçer.

Takımın yüzde 60'ı iki Hakan!
O sezon 3-5-2 sistemini başarıyla uygulayan Mecidiyeköyspor’un başarısında pay sahibi olan isimlerden bir libero Hakan Alkaş’tır. Hatta takımda takım iki Hakan bulunmasına ithafen “İki Hakan takımın yüzde 60’ı ediyor” şeklinde şaka yapılmaktadır. Hakan Alkaş’ın Samanlı maçında sakatlanması moralleri bozar. Tecrübeli oyuncu İsmetpaşa’da oynanacak final maçı öncesi bazı arkadaşlarına sabah 5 buçuk gibi uyandırır, “Oynamak istiyorum, biraz koşalım, kendimi deneyeyim” der. Nitekim sabah erken saatte Hakan ve birkaç arkadaşı koşar ancak teknik direktör Orhan Öksüz, öğrencisinin sağlığını riske atmaz.

Devre arası tartışma
Maça yaklaşık 250 taraftarının desteğiyle, Hakan, Olcay, Koral, Can, Uğur, Alper, Yusuf, Ceyhun, Yaşar, Fatih, Cüneyt onbiriyle başlayan Mecidiyeköyspor golsüz biten ilk yarının ardından Yaşar'la öne geçer. Bu arada devre arasında kaleci Hakan ve Orhan Hoca arasında tartışma yaşanır. İki dakika sonra Yolspor, Gençlerbirliği, Eskişehirspor, Ankara Şekerspor gibi profesyonel takımlarda uzun süre oynayan Mehmet Seçkin'le eşitliği sağlar. Kaleci Hakan Yolspor’un ilk golü için “Devre arasındaki tartışma biraz moralimi bozmuştu. Tuttuğum topu kontrol edemedim ve Yolspor beraberlik golünü buldu” diye hatırlamakta.

Cüneyt'in beraberlik golü ve penaltılar
Bursa ekibinin tecrübeli ayağı Mehmet Seçkin, 1-1 biten normal sürenin ardından uzatmaların ilk devresinde, 94'te takımını 2-1 öne geçirir. Yolspor üstünlüğünü 120. Dakikaya kadar korur. Mecidiyeköyspor için artık zaman tükenmektedir. Sonrasını Cüneyt’ten dinleyelim: “Bastırıyoruz ancak pozsiyon bulmakta da zorlanıyoruz, Yolspor çok iyi savunma yapıyordu. Son anlarda sanıyorum orta sahadan Koray ortaladı, top süzüle süzüle bana geliyor… Ben de ceza sahası içinde topa vurdum o sırada Yolsporlu bir futbolcu da kafayla müdahale etmek istedi. Ben düşerken baktım top ağlara gitti ancak Yolsporluların hepsi itiraz ediyor. Ayağımın rakip futbolcunun yüzüne geldiğini gördüm. Bir an faul verildiğini sandım ancak hakemin ortaya koşuşunu görünce gol olduğunu anladım. O anki sevinci anlatamam… Hatta Altan Akdil Ağabey heyecandan yuvarlanarak düşmüştü tribünden onu hatırlıyorum.”

Altan Akdil gerçekten de heyecandan o sezon takımın maçlarını doğru dürüst izleyemez. Kah dışarıda, kah tribünde, kah kale arkasında maçları takip eder.

2-2 biten 120 dakikanın ardından maç penaltılara kalır… Orhan Hoca penaltılardan önce kaleci Hakan’ın yanına gider öğrencisine moral verir. Mecidiyeköyspor'da sırayla Koral, Can, Fatih, Uğur ve Cüneyt atışlarını gole çevirir. Yolspor Ertekin, Mehmet Yılmaz ve Mehmet Ayaz'la ağları bulsa da bir atışta kaleci Hakan Özinan gole izin vermez. Böylece Mecidiyeköyspor penaltıları 5-3 kazanarak ikinci kademeye yükselir.



Final günü genel kurul
O sezon İstanbul’dan dört takım (Tekelspor, Küçükçekmecespor, Ayazağaspor, Mecidiyeköyspor) ikinci kademe kalır. Bunlardan Küçükçekmece ve Ayazağa profesyonel geçmişe sahip, çok iddialı ekiplerdir. Son derece kurumsal bir kulüp olan Tekelspor tarihinin en iyi kadrolarından birine sahiptir. İstanbullular arasında en mütevazı olan takım Mecidiyeköyspor’dur. Ancak gelin görün ki o sezon 3. Lig’e çıkacak tek İstanbullu da Mecidiyeköyspor olacaktır.

İlk kademe maçları oynanırken Mecidiyeköyspor’da önemli bir gelişme olur. Kocaeli’deki maçlar sırasında yapılan genel kurulda Şeref Keçeli başkanlık görevini Bülent Zent’e devreder. Takım Samanlıspor maçına ayrı, Bursa Yolspor maçına ayrı yönetimle çıkar!

İkinci kademe ve Suadiye maçı
Mecidiyeköyspor ikinci kademe için bu kez Eskişehir’in yolunu tutar. Kulüp bu kez otelde kalır ancak üç yıldızlı olması kafilede homurdanmalara neden olur. Hakan Özinan, “Kulübün şartları belliydi. Tecrübeli isimler olarak biz arkadaşlarımızı motive etmeye çalışıyorduk. Nişantaşı’nda beraber oynadığımız, o dönem ikinci kademedeki başka bir ekipte oynayan arkadaşım ‘Biz beş yıldızlı otelde kalıyoruz’ diye hava atıyordu. Ancak elbette otel bizi ilgilendirmiyordu, oraya amaç için gelmiştik. Ve çok da iyi vakit geçirdik orada. Odalarda buluşur oyun oynar muhabbet ederdik. 18 kişilik kadrodaki samimiyet başarıyı getirdi zaten” diyerek o dönemi hatırlamakta.

21 Mayıs 2004 günü oynanacak yarı final maçında rakip Kocaeli Suadiye Belediyespor’dur. Son derece iddialı bir takım olan Suadiye Belediyespor Tekirdağ grubunda sırasıyla Kırklareli Sakızköyspor’u 1-0, İstanbul Samandıraspor’u 1-0, Edirnespor’u da 3-0 yenerek şampiyon olmuştur.



Orhan Öksüz'ün taktiği ile gelen zafer
Esasen Suadiye’nin çıkması teknik direktör Orhan Öksüz için hoş bir tesadüf olmuştur: “Suadiye Belediyespor eskiden beri bildiğim bir takımdı. Kocaeli’de ilk kademeyi oynarken her sabah kentin yerel gazetelerini okur, Kocaeli takımlarının 3. Lig terfi maçları performanslarını takip ederdim. Suadiye’yi de gazetelerden takip ettim hep. Bunların finalde yendiği Edirnespor’da eski bir futbolcum vardı onu arayıp bilgi aldım. Bana ‘Hocam Suadiye yarım ay şeklinde kapanıyor, öncelikle gol yememek için oynuyorlar. Ardından tecrübeli bir oyuncuları var onu alıp skora gidiyorlar’ dedi. Gerçekten de Suadiye Tekirdağ’da iki maçını tek farkla kazanabilmişti. Taktiğimi belirlemiştim. Yarı final öncesi takım toplantısında futbolcularıma ‘İlk 15 dakika yüzde 100 tempoyla oynuyoruz. Tüm gücünüzü kullanın, onları boğmamız gerek. Gol atamazsak oyunu rölantiye alın’ dedim. 

Taktiğim tuttu ve ilk 10 dakikalık bölümde 2-0 öne geçtik. Katı savunma yapıyorlardı ancak gücümüze dayanamadılar. 25. Dakikada falan dediğim tecrübeli oyuncularını almak zorunda kaldılar. Yalnız hakikaten çok iyi bir futbolcuydu, girer girmez ağırlığını hissettirdi, 40. Dakika gibi bir gol buldular. İlk devreyi öne bitirdik. Biraz dinlendikten sonra ikinci yarının başında yeniden tempo yaptık ve 3-1 öne geçtik. Bizim üçüncü golümüzden sonra Suadiye’nin direnci kırıldı. Çok zor bir maçı 3-1 gibi net bir şekilde kazandık. Ancak şunu açıkça dile getirmeliyim, Suadiye Belediyespor gerçekten çok kaliteli bir takımdı. Bizi eleselerdi bence 3. Lig’e çıkan onlar olurdu.”

İstanbulluların finali
Mecidiyeköyspor finaldedir… Artık 3. Lig için sadece bir maç kalmıştır. Rakip, o sezon 3. Lig için büyük yatırım yapan, önemli isimleri kadrosuna katan, teknik direktörlüğünü Fenerbahçeli eski futbolcu, 'Bulgar Mehmet' lakaplı Mehmet Hacıoğlu'nun yaptığı Küçükçekmecespor’dur. Yeşil-Beyazlılar yarı finalde Bursa Nilüfer Belediyespor’u 2-1 yenerek Mecidiyeköyspor’un rakibi olur.

Eskişehir'de uykusuz gece
Final maçı öncesi otelde Mecidiyeköysporlu futbolcuları uyku tutmaz. Cüneyt Fatih Deliorman o geceyi dün gibi hatırlamakta: “Gece saat 1 buçuk gibiydi. Ben yatakta dönüp duruyorum, yok… uyku girmiyor gözüme. Koridora çıkayım dedim baktım herkes koridorda! Nasıl bir stres anlatamam. Kolay değil, yoktan gelmişiz o noktaya. ‘Hadi arkadaşlar yatın’ diyorum ama yok… Takımın çoğu uyuyamadı o gece. Hiç unutmam çıktık camiye namaz kıldık o gece, final için dua ettik.”



Tarih 23 Mayıs 2004. Yer: Eskişehir Atatürk Stadı. Küçükçekmecespor-Mecidiyeköyspor finali…

Mecidiyeköysporlu futbolcular otelden stada kadar giden yolda hiç konuşmaz, çoğu futbolcu heyecandan titremektedir. Takım otobüsten iner ve stat koridorlarından geçerek sahaya çıkar. Yeşil-Sarılı futbolcular o anda tüylerini diken diken eden bir manzarayla karşı karşıya kalır. Eskişehir Atatürk Stadı’nda kapalı tribün tamamen doludur. İki takımın taraftarları da karşılaşmaya büyük ilgi göstermiştir.

Sırf Mecidiyeköyspor için değil, Küçükçmecesporlu futbolcular için de unutulmaz bir andır. Nitekim o maçta yedek bekleyen ancak bir sonraki sezon 3. Lig’e çıkan takımın değişmez ismi olan kaleci Mehmet Serdar KöylüHayatımda ilk kez böyle bir ortam görüyordum. Tribünlerde çok rahat 10 bin kişi vardı. Sadece bizim 30 otobüs taraftarımız gelmişti o gün. Ayrıca bizden hemen sonra Eskişehirspor-Maltepespor karşılaşması oynanacaktı, Eskişehirspor taraftarlarının sayısı da fazlaydı...” diyerek maçı hatırlamakta.

Orhan Hoca'nın Cüneyt ısrarı
Final maçında daha etkili oynayan taraf Küçükçekmecespor’dur. Nitekim Orhan Öksüz de rakiplerinin o gün daha formda olduğunu kabul ederek finali şöyle hatırlamakta: “Heyecandan mı bilmiyorum finalde, Suadiye maçındaki o harika futbolu gösteremedik. Küçükçekmece daha çok pozisyon yakalayan taraftı ancak biz iyi direndik. 90 dakika 0-0 bitti. Küçükçekmece’nin sağ beki inanılmaz bir futbolcuydu, tek başına takımı götürüyordu o kanattan. Bununla beraber çok çıkıyor arkasını boş bırakıyordu. Bu zaaflarından faydalanmak için Tuncay’ı aldım. Oyuncularıma da ‘Topu kaptığınız anda bize göre soldan saldıracağız. Rakibi önde yakaladığınız anda ileri Cüneyt’e gönderin’ dedim.

Orhan Hoca’nın taktiği 113. Dakikada meyvesini verir. Tuncay, Cüneyt’i topla buluşturur. O dakikaya kadar maç hiç de Cüneyt’in istediği gibi gitmemektedir:

“Açıkçası final benim için çok kötü başladı. Karşılaşma başladı ama ayaklarım topa gitmiyor. Koşmak istiyorum koşamıyorum. ‘Allah’ım ne oluyor’ diyorum kendi kendime. Bir noktadan sonra tribündenler Orhan Hoca’ya yönelik ‘Al artık şu Cüneyt’i, yürüyemiyor’ telkinlerinin geldiğini duymaya başladım. Sağ olsun hocam bana çok güvenirdi. Zaten Orhan Hoca bir oyuncusuna güvendi mi her zaman arkasında dururdu. Sonuçta ben maçta kaldım ancak Küçükçekmece o gün gerçekten çok üstündü. Açıkçası biz genelde doldur-boşalt oynuyorduk. Sanıyorum 2 veya 3 şutumuz oldu. Bizde onları zorlayan Yaşar vardı çok güçlüydü ancak o sakatlanınca hocam yeni forvete çekti.



3. Lig'i getiren gol
Maçın 113. Dakikasında Tuncay abi gerilerden uzun bir top yolladı. Ben o anda orta sahada rakip yayının olduğu yerdeyim, yanımda iki savunma vardı. Tuncay abi topu doldurunca ben bu iki savunmacıdan ayrılıp ileri koşmaya başladım, savunmacıların ofsayt diye bir an duraklamasından çok iyi faydalandım. Topu kontrol edip bir süre sürdüm ama bu arada top birkaç defa sekti. Ben tek başıma kaleciyle karşı karşıya kalana kadar sürerim diyordum ancak savunma oyuncularının beni yakaladığını fark ettim. Bunun üzerine ceza sahası yayına gelmeden seken topa tüm gücümle vurdum. Kalede eski Sarıyerli Tufan Ağabey vardı. Top bana göre tam sağ köşeden çatala girdi. 

Tabi öyle bir an ki ben ne olduğunu idrak edemedim. Herkes üstüme atlayınca gol olduğunu anlayıp sevindim. Golden sonra Küçükçekmece’nin gardı düştü. Biz doldur boşaltla karşılaşmayı bitirdik. Düdük çalınca ben bayıldım. Uyandığımda soyunma odasındaydım.”

'Hatamız erken havaya girmekti'
Küçükçekmecesporlu Mehmet Serdar Köylü ise o anlara şöyle aktarmakta: “Gol oldu tabii biz şoktayız. Maç bitmedi ama kulübede herkes ağlamaya başladı. Ama tabii halen bir umut var. Kalan 7 dakikada -abartmıyorum- 4 net pozisyon kaçırdık. Bitiş düdüğünün ardından kulübede yığıldık kaldık. Herkes iki göz iki çeşme ağlıyor. Kaçan şampiyonluğa mı yanalım, koca sezonun emeklerinin heba olmasına mı yanalım, primin gittine mi yanalım... Bizim o yıl Eskişehir’de bir hatamız da erken havaya girmek oldu. Yarı finalde Nilüfer’i yendikten sonra, finale çıkmadan daha 3. Lig’e çıktık dedik...”

Orhan Öksüz’ün ‘Kalede iki kaleci olsa bile çıkartamazdı’ dediği şutla Mecidiyeköyspor şampiyon olur ve tarihinde ilk kez 3. Lig’e çıkar. Orhan Hoca “Şu anda Türkiye liglerinde ne oynanıyorsa o dönem biz de o futbolu oynuyorduk. Hep ayağa pas yapıyorduk. Bu kapasiteye sahip bir ekiptik” derken doğru kadro mühendisliği ve taktikle, büyük bütçelere sahip olmadan başarının geleceğini gösterdiklerini dile getirir.

Takım gece yarısına doğru İstanbul’a varır… Semt onları meşalelerle karşılar. Hem yöneticiler, hem teknik heyet hem futbolcular o zaman kadar kariyerlerinin en büyük başarısına imza atmanın, tarihi bir kulübü zirveye taşımanın gurur ve mutluluğunu yaşar.



'Bir daha olsa belki çıkamazdık'
Takımı 3. Lig’e çıkaran golün sahibi Cüneyt Fatih Deliorman’a göreyse amatör ruhla çıktıkları yolda takımdaki arkadaşlık Mecidiyeköyspor’u zafere taşıdı: “O takım yoktan geldi. Çok iyi niyetli arkadaşlarımız vardı. Çok iyi bir hava yakalamıştık. Bir daha bu kadro ile yeniden oraya gitsek belki de finale bile çıkamazdık.” 

'10-0 kaydeceğimiz maçı 1-0 kazandık'
Altan Akdil de takımın büyük fedakarlıklarına ve gayretlerine ek olarak o sezon şansın da kendilerine yardımcı olduğunu belirtiyor: “Hepimiz çok çalıştık ancak Allah da yardım etti. Küçükçekmecespor’un bizi çok farklı mağlup etmesi gerekirken biz 1-0 kazandık.”

Mecidiyeköyspor’un o sezon kolej havasındaki takımının futbolcuları halen birbiriyle görüşmekte. Finali Hakan Özinan’la yapalım: “Şuna yürekten inanıyorum. Kadro planlamasını iyi yapılırsa, aşırıya kaçmadan yeterli sayıda karakterli insanlar takım kurulur, bu kadro işi bile kişilere verilirken başarının gelmesi kaçınılmazdır. Mecidiyeköyspor’un da o sezon yaptığı tam olarak budur.”

Tarih yazan kadro: Mecidiyeköyspor 2003-2004
Üst sıra: Masör Hamdi Baba, Genel Kaptan Altan Akdil, Yönetici Hasan Erdoğdu, Rahmetli Yönetici Mustafa Bey, Başkan Bülent Zent, Yönetici Şeref İzçınar, Yönetici Nuri Özer, Mecidiyeköyspor'un eski teknik direktörü Ahmet Keçeli, Yönetici Ahmet Bey, Teknik direktör Orhan Öksüz (sağdan ikinci)

Orta sıra: Adem, Fatih, Cüneyt, Uğur, Hakan, Koral, Yaşar, Yusuf

Ön sıra: Ceyhun, Şafak, Olcay, Sertaç, Alper, Tuncay, Ertuğrul, Can, Yılmaz, Malzemeci Murat

Kaleciler: Hakan ve Ali

Yazı: Efkan Bucak

Hiç yorum yok:

İFA'da hasret 6 maça çıktı

Bölgesel Amatör Lig 10.Grup'ta, düşme hattından kurtulmayı hedefleyen İFA Spor sahasında Nişantaşıspor ile 0-0 berabere kaldı.