Bölgesel Amatör Lig ekiplerimizden Vefa SK'nın yeni başkanı Mehmet Sütçüoğlu sorularımızı yanıtladı...
1908 yılında kurulan ve 113. yılını kutlayan, Türk futbolunun mihenk taşlarından Vefaspor’da olağan genel kongresi haziran ayında yapıldı. Tek aday olarak seçime giren Mehmet Sütçüoğlu başkanlığa seçildi. Galatasaray gibi bir lise gerçeğine sahip olan bu tarihi kulübümüzde, Sütçüoğlu’nun ilk icraatı liseliler ile Vefa sevdalılarını tek çatı altında toplaması oldu. Eski başkanların, ‘Vefalılar vefasız’ klişesi artık kulübün lügatinden atıldı. Şimdilerde kendine reset atmış bir yeni bir Vefa var ve her şey çok güzel olacak gibi…
‘Vefa benim sevdam’ diyen başkanımızın ile sevdasını konuştuk… Söyleyişimizin sonunda şunu anladık ki başkanımız eksik söylemiş. Aslında başına ‘kara’ eklenecek bir sevda bu…
-Seçim konuşmanızda ‘artık bir şeyleri yapmamız gerekiyor’ demiştiniz. Vefaspor için neler yapmanız gerekiyor?
İlk hedef camiayı birleştirmekti, şu anda camia birleşti, kenetlendi. Liseden çıkmış bir başkan var. Kongre sürecinde tespit edebildiğim 793 kişiyi tek tek aradım ve kongreye davet ettim. Bunların içinde Uğur Dündar ve Müjdat Gezen de var. O kongrede bile bir emek, çaba ve masraf vardı. Bu başkan olmak için değil ilk kıvılcımı oradan yakmaktı ki başarılı da olduk. Camia artık daha mutlu, daha umutlu. Bunun artık skorla geri dönüşümü olmalı. Ondan sonra da yeni katılımları, yeni destekleri göreceğiz. Liselilerin ve Vefa sevdalılarının olduğu bir yönetim var. Hep birlikte bu işi başaracağız, başarmamamız için de hiçbir sebep yok. Tesisleşme konusunda yatırım yapmamız gerekiyor. Altyapıda futbol akademimizi açmamız gerekiyor. Basketbol, voleybol, masa tenisi ile karate, judo, tekvando ve güreş gibi bireysel sporlara yönelmemiz gerekiyor. Vefa’nın bütün kurum ve kuruluşlarında bir dinamiklik getirmek, Vefa’yı hareketlendirmek gerekiyor. Çünkü, Vefa uzun yıllardır üzerine ölü toprağı serpilmiş gibi herkes birbirinden kopuk, problemli, dargın, küskün… Bu şekildeki bir camia hedeflere varamaz. Bir yerlerden başlamak gerekiyor. Şimdi, kesin şampiyon olması için azami fedakârlık gerektiren futbol branşımızın revize edilmesi gerekiyor. Basketbolda TFF 2. Lig’den üstlere tırmanmamız gerekiyor. Voleybolda mahalli ligdeyiz, orada yeni bir yapılanma gerekiyor. Biz, futbolda 532 kulübün içerisinden sıyrılarak İstanbul şampiyonu olarak kupayı kaldırdığımızda, altyapılarda tüm kategorilerde küme düşmüştük. O kategorilerde yeniden bir dirilme, toparlanma oldu. Yöneticimiz Ömer Saltuk Toksoy’un bunda katkısı çok yüksek. Bizim de ona destek vererek altyapılarda bütün branşlarda alttan futbolcu yetiştir hale getirmemiz gerekiyor. Görevlerimiz, sorumluluklarımız çok. Balat’ta, Ayvansaray’da, Çukurpazar’da sahip çıkılmayan bir gençlik var. O bölgede ciddi bir tarama yaparak yetenekli-yeteneksiz bütün çocukları spora teşvik ederek kanayan yarayı önce durdurmamız, sonra tedavi etmemiz gerekiyor. Fatih ilçesinde altyapı liglerine katılamayacak olan kulüplerin altyapı takımlarını, akademimizden yetiştirdiğimiz futbolcularımızla biz oluşturacağız. Kulüplere soracağız, hangi kategorilere katılmak istiyorsunuz? Yahut bir kulübümüzün, U11’den U19’a kadar tüm kategori takımlarınızı biz kuracağız. Biz çalıştıracağız, malzemelerini biz tedarik edeceğiz, senin formanla sahaya çıkacaklar. Akademimizi böyle kuracağız. En az 1000-1200 kişilik futbol ordusuyla geliyoruz.
-Vefaspor, sizinle eski günlerine dönebilecek mi? Profesyonel liglerde Vefaspor’u görebilecek miyiz? O sene bu sene midir? Bir de pandemi gerçeği var…
Ben pandemi lafına katılmıyorum. Neden katılmıyorum; pandemi benim için varsa bütün kulüplerimiz için var. Eğitim yuvamız Vefa Lisesi’ne, Türkiye’nin ilk yüzde birlik dilimine giren en zeki çocuklarını alıyoruz. En ahlaklı ve yetenekli sporcularını da seçerek kadrolarımıza almak zorundayız. Atatürk’ün dediği gibi ‘zeki, çevik ve ahlaklı’ sporcularla ulaşılamayacak hiçbir hedef yoktur. Düne kadar Vefa’da bir futbolcu arayışı olduğunda örneğin bir stoper alalım denildiğinde üç tane alternatif geldiğinde en ucuzuna talip oluyorlardı. Bugün en pahalısına talip olabiliyoruz. Bizim vizyonumuz daha farklı. 7 kişilik scout ekibimizle 54’e yakın maç seyrettik. Vefaspor forması sahaya çıktığında rakip kim olursa olsun kaybetmeyi hiçbir şekilde düşünmeyiz. Benim imkanlarım Vefa’yı 3.Lig ve 2. Lig’e çıkartmaya yetecek durumdadır. Ama daha ilerisi için camianın da fedakârlık yapması lazım. Bu bireysel olarak benim çabamla, benim verdiğimle olmaz. Benim hedefim üç yıl içerisinde 2. Lig oynamaktır. Başarabilirsek devam ederiz, başaramazsak gelmek isteyenlerin önünü açarız. Ben ikinciliği başarı olarak görmüyorum. Ondan sonra camiadaki gelişmelere, katılımlara, bütçelere bakacağız. İmkanlarımız sadece 2. Lig’de kalacak durumdaysa, illa TFF 1. Lig’e çıkalım diyerek de kulübü borç batağına sürmem.
-Tüm camiayı birleştirdiniz ve umutlandırdınız. Hayalinizdeki Vefaspor’u nasıl tasvir edersiniz?
Benim hayalimdeki Vefa adım adım geliyor. Bunun işaretlerini daha önceden verdik. Oynanmayacağını bildiğimiz bir ligde Antalya kampına gittik. Hepsi Vefa’nın ahlakına ve edebine yakışır davranışlar sergileyen, hepsi takım elbiseli-kravatlı, tıraşını olmuş bir topluluk. Disiplin içerisinde kampımızı yaptık. O takım bugün üzerine Ali Şentürk’ü, Emrah Kiraz’ı koydu., yarın başka isimler de katılacak. Her yıl çok ince rötuşlarla hızla daha yükseklere tırmanacak. Sportif başarılardan ziyade ‘Vefalı duruşu’ çok daha önemlidir. BAL’dan TFF 3.Lig’e çıkan Hendekspor’un bir maçına gittik, otele yerleştik. Yaklaşık 15 dakika sonra belediye başkanı ve Hendekspor’un başkanı ziyaretimize geldi. Çok önemli bir dost edindik. Benim için Vefa’nın her yerde saygınlığının artması da çok önemlidir. Hayalim, herkesin ikinci takımı olan Vefaspor’u yaratmaktır. Hızla tesisleşme ve bunu da kendi özkaynaklarıyla yapmak, gelecek yönetimlere borç bırakmamak. Ben takımı profesyonel liglere çıkartırım ancak Mehmet Sütçüoğlu şu kadar da borç bıraktı dedirtmem. Benim gözümde Vefa tertemiz bir camiadır. Görevi bıraktığımda aynı şekilde tertemiz, lekesiz bırakırım. Her gittiği yerde saygı gören, aynı saygıyla rakiplerini ağırlayan, özünde ruhunda amatör olan ancak profesyonelce düşünen bir Vefa hedefliyorum.
-Tesisleşme projenizi biraz daha açabilir misiniz?
Projelerimiz içerisinde Sinop’ta satılık bir tatil köyü var. Orayı satın alarak yaz ayında turizme, eylül-ocak arası kamp tesisleri haline getirerek hem diğer kulüplere kiralama hem de kendi tesislerimizde kamp yapmayı hedefliyoruz. Bunlar çok zor şeyler değil ama kolay da değil. Yapılmayacak şeyler de değil. Aziz Yıldırım Fenerbahçe’ye başkan olduğunda hangi tesisleri vardı? Ama bugün Fenerbahçe, Türkiye’nin tesis zengini. Bu işleri istemek lazım. Sportif başarıları sağlamaya başladıkça, camia sahada gurur duyacağı bir takımı görmeye başlayınca, altyapılardaki pırıl pırıl çocukları görmeye başladıkça bu proje yapılır. Bu Vefa’ya özgü değil sadece. Yeter ki sportif başarıları sağlayarak insanların sempatisini kazanın. Hedefe dik yürüyün! Bürokraside, sağlıkta, eğitimde her yerde Vefa Liseli var. Biz bunları bulup, çıkaracağız. Bizim işimiz yönetmek. Biz bunları başaracağız. Camia bir şeylerin başarıldığını gördükçe bizim etrafımızda toparlanacak ve büyüyeceğiz. Bunun başka bir yolu yok. Gazetelere ‘Vefalıları arıyoruz’ diye ilan vererek bunu yapamazsınız. Sportif başarı gelir, başarı arttıkça tribünler dolar, heyecan artar. Sosyal projelere adım atarsınız. Geceniz olur. 30 Ağustos Zafer Bayramı’nda ücretsiz bir yat gezisi düzenlemeyi düşünüyorum. Eski-yeni futbolcularımız, okuldan mezun öğrencilerimiz, eski yöneticilerimizi bir araya getirerek camianın kaynaşmasını hedefliyoruz. Yıllarca Vefalılar’dan bir şeyler istemişler, insanlar da vermemek için kaçmışlar. Yeter ki biz verelim, gelin sahip çıkın diyoruz. Bu Vefa’nın büyük bir şansı, bence bu şansı değerlendirmeleri gerekiyor. Bunları yaparsak Vefa’yı çok kısa bir süre içerisinde çok şeyler başarırız. Biz de pes edersek, bulunduğumuz yer çok maliyetli bir yer. Burada da tutunamayız. O zaman ikinci seçenek devreye girer. Düştüğümüz yere kadar düşelim. O zaman altyapımızla geleceğimizi kurtaralım, 10 yıllık programlamaya döneriz. Bugüne kadar transfere, primlere, ulaşıma, konaklamaya harcadığım para, akademide 3 bin çocuğumuza harcayacağımız bir meblağ kadardır. Gerekirse 3 bin kişiyle sıfırdan başlarım. Gençlerle çıkarız, düşersek düşeriz, çıkarsak çıkarız. Forma aşkları olan evlatlarımız yetişir. Düştüğümüz yerden de kalkmasını biliriz. Biz Vefa’yız.
-Vefa, Beykozspor, Anadolu Üsküdar, İstanbul Altınordu gibi asırlık kulüplerimizin amatör liglerde var olma savaşı şahsen beni üzmektedir. Bu kulüplerimizin durumu sizi de üzüyor mu?
Ben üzülmüyorum. Vefa’yla gurur duyuyorum. Ben 9 yaşımdan itibaren futbol seyrediyorum. Aşağı yukarı 50 senedir iyi bir futbol seyircisiyim. Ayrıca Beşiktaş Divan Kurulu üyesiyim. Vefa benim sevdam ama Beşiktaş benim aşkım. Ben şu anda Vefa Spor Kulübü’nün başkanıyım. Ama ikisi yer değiştirsin mi deseler, değiştirmem. Neden? Beşiktaş borca batmış bir kulübümüz. Ama Allah’a çok şükür bizim Vefa’dan gelen misyonumuz ve terbiyemiz var. Hep bütçemize göre hareket ettik. Verdiğimiz her kuruşu helal ettirdik ve kimseyi konuşturmadık. Benim kulübümün şu anda bir kuruş borcu yok. Ne Federasyon’a ne tedarikçiye ne de malzemeciye. Ben, üç büyüklerin yüzde 5’i kadar borçlanmayı bu kulübe yük olarak bindirsem TFF 1. Lig’de oynarım. Ama bizim misyonumuzda böyle bir şey olmaz. Pandemi döneminde transferler ettiğimiz oyuncularımıza, aşı çıkmadan ve önlemler alınmadan ben bu ligi oynamayacağımı ama onları da parasız bırakmayacağımı söyledim. Bir ay yüzde 5, bir ay yüzde 10 dağıta dağıta bu günlere geldim. Bayram öncesi bir yüzde 15 daha ödedim. Takımımda antrenmana çıkmayan futbolcu bile transferinin yüzde 80’ini aldı. Kampa giderken ve dönüşte yüzde 5’er, ligin ilk maçına çıkmadan yüzde 10 olarak bütün parasını almış olacak. (Röportajımızın temmuz sonunda yapıldığını göz önüne alınız) Hatta, devre arası da oynamadığımız sezonun telafisi için hepsine yüzde 20 fark dağıtacağım. Benim için önemli olan futbolcunun Vefa’da gelip oynaması, başka kulüplere gitmesi değildir. Önemli olan aile içerisinde olması, aidiyet duygusunu hissetmesi ve o camianın bir parçası olarak devam ederek verimli olmasıdır. Geçen bir dergide okudum, eski bir futbolcumuz; ‘sadece Vefaspor’dan paramın tamamını aldım’ demiş. Bu beni çok gururlandırdı. Bizde kimsenin ahı yoktur, kimseye verilecek hesabımız, ödenecek borcumuz da yoktur. Biz, hedeflerimizi ve planlarımızı bugüne kadar yeri gelmiştir takımı kümede tutmak için, yeri gelmiştir armanın sahada olması için yapmışızdır. Diğer başkanlarımızın da imkanları olmuştur-olmamıştır, kendilerine göre bir vizyon, bir hedef belirlemişlerdir. Ben 2006’dan bugüne kadar sayısız başkana destek verdim, yönetimlerde bulundum. Yönetimlerde olmadığım dönemlerde oldu ama hep destek vermeye devam ettim. 1872 yılında kurulan Vefa Lisemiz, 150’nci dönem mezunlarını verecek. 150’nci kuruluş yıldönümünde Vefaspor’a başkan oldum. Benim hedeflerim farklı. Ben 150’nci yılda, basketbolda TBL 2. Lig’de, futbolda BAL’da, amatör altyapılarda U11’den U19’a kadar tüm branşlarda şampiyonluk bekliyorum! Beni başka bir sonuç kesmez.
-Olmazsa ne olur Başkan’ım? Küser misiniz?
Vefa benim sevdam. Vefa’ya nasıl küseriz? Vefa bizim için bir yaşam tarzı. Bütün sorumluluğu üzerime alırım, nerede hata yaptım diye düşünürüm. Çünkü, yönetimde görev dağılımı yapan, teknik sorumluyu da takımın başına getiren ve futbolcu transferlerinde onayı da veren benim. Başarı camianın, başarısızlık benimdir. Kaldığımız yerden yine devam ederiz. Ben buraya icazetle gelmedim, kimseye de ödeyeceğim diyetim yok. Ben kimseye de kulis yapmadım, adaylığımı bile gece saat 2’de Facebook’tan duyurdum. Vefa için doğru bildiğim her şeyi yaparım. Yeter ki sonunda Vefa kazansın. Cebimden ne harcadığımın da önemi yok. Ben 150’nci yılın başkanıysam onu o kupayla taçlandırmam lazım, şampiyon olmamız lazım. Olursa Vefa şampiyon olacak, kaybedersek Mehmet Sütçüoğlu kaybedecektir. Camianın Vefa’nın arkasında durması, herkesin üzerine düşeni yapması lazım. Parası olmayanını gelip tribünde bağırması lazım eğer içlerinde biraz Vefalılık varsa. Vefalıların Vefa’sına sahip çıkması lazım.
-Yeni dönem diğer branşlara nasıl yansıyacak?
Kadın yöneticimizin sayısı arttıkça, biz organize ederiz dedikleri anda kadın futbol takımını da kuracağız. Biraz daha kadın yöneticiye ve onların istemesine bağlı. Yönetimimizde 3 kadın yöneticimiz var. Birkaç tane de gönüllümüz var. Onların da şu anda ekonomik olarak bu organizasyonu göğüsleyecek halleri yok. Biz bu işi de finanse ederiz ancak kadın yöneticilerimizin sayısının artması, zaman ayırması, takip edebilmesi lazım. Ama kadın voleybol takımını düşünüyorum. Zaten geçen sezon mahalli ligde oynamıştık. Eğer 2. Lig’e çıkacak bir pozisyonumuz olur, sponsor ayarlayabilirsek bir bölümüne biz de destek verebiliriz. Oraya bir-iki yönetici arkadaşımızı yönlendirebiliriz. Ama ben tüm mesaimi futbol takımımıza ve akademinin kurulmasına harcayacağım. Bu sezon Vefa ile yatacağım, Vefa ile kalkacağım. Aldığım sorumluluğun gereğini yerine getirmem lazım. Mesela şimdiye kadar hiç basketbol ile konuşulmazken, bugün takımı devreye koymaya çalışıyoruz. Benim hedeflerimin arasında üç yıl içerisinde bir Vefaspor- Anadolu Efes maçı oynamak var. Basketbol ve voleybolda sponsorluklar düşünüyorum. Hatta bu iki branşta isim hakkı da verebiliriz. Finanse edebiliriz. Ama futbolda ne sponsor ne de göğüs reklamı düşünmüyorum. Vefaspor sahaya sadece Vefa armasıyla çıkar. Vefa’nın göğsü kimseye satılık değildir. Almak isteyen çok büyük bir bedel ödemesi lazım. Bana göre o forma çok pahalı. Ömrümün 40 senesini verdim Vefa’ya, 40 bin liraya kimseye vermem.
- Fatih, kulüp potansiyeli yüksek bir ilçemiz. Yerel yönetimlerden beklentileriniz nelerdir?
Adalet, başka bir şey beklemiyorum. Tek üzüntüm, bizden topladıkları vergilerle bizim karşımıza rakip çıkartanlarda. Bir yerde belediyeye emlak vergisi ödüyorum, belediye benim karşıma adıyla takım çıkarıyor. Ben cebimden veriyorum, varsa cebinden veren belediye başkanı geçsin bir kulübün başına. Koşullar adil olsun. Belediye başkanıysan belediyecilik görevini yap. Cebinden bir takıma forma al, top al. Niye benim karşıma rakip çıkartıyorsun? Belediyenin bana bir yardımı yok. Şampiyon olursan 10 bin TL para gönderiyor. Belediyeden istersek sadece araç isteriz. Deplasmanlara da veremez. Eğer, kuracağımız akademimiz için bir ring aracı tahsis ederse bizim için yeterlidir. Belediye ne yapsın, Fatih’te 54 kulüp var.
-Federasyon tarafı için düşünceleriniz nelerdir?
Bir ay kadar önce yeğenimin cenazesi için Sinop’a gittim. Boyabat 1968, Sinop İl Özel İdare Spor, Kastamonu İl Özel İdare Köy Hizmetleri Spor, 1074 Çankırıspor vesaire bütün kulüpler Spor Toto’dan temsil hakkı 50’şer bin TL almışlar. Daha önceki yönetimlerin mi hatasıdır, yoksa Spor Toto’nun duyarsızlığı mıdır bilemem, Vefa Kulübü’ne bir kuruş para gelmemiş. Bölgesel Amatör Ligi’nde oynayan kulüpler yok sayılmış, Güney Amerikalı kulüpler bile İddaa’ya girmiş. Türkiye’nin birçok yerinde 15 günde bir maç yapılacak olan statlara dünyalar kadar para harcanmış ama altyapıdaki gençlerin spor yapabileceği tesisler yapılmamış. TFF’den, 1 ve 2. Amatör Ligler’ de 150 bin TL alan kulüpler var ama 113 yıllık Vefa’ya 113 kuruş gelmemiş! Onlar vermemiş olabilirler. Bizler geçmiş yıllardaki haklarımızı da talep edeceğiz yoksa hakkımızı helal etmeyeceğiz. Bunu da her platformda duyuracağız. 2. Amatör’de 150, 1. Amatör’de 50 bin TL alan kulüpler var. BAL’da 10 ile 100 bin TL arasında para alan kulüpler var. Bu bütçeler neye göre yapılıyor, hangi kıstaslara göre veriliyor? Bu verilen paraların hesabını soracağız. Vefa’yı neden yok saydılar? Bizim işimiz sadece Vefa’yı yönetmek değil, ben ayrıca İstanbul’da kurulan BAL Kulüpler Birliği’nin de temsilcisiyim. Yönetim Kurulu’ndaki tüm arkadaşlarıma mesaj attım. Haklarımız konusunda mücadele edeceğiz diye. Güney Amerika’daki bir takım kadar değeri yok mu Alibeyköyspor’un, Maltepespor’un, Vefa’nın? Neden onlar İddaa’da var da biz yokuz? Ben altyapılarımda 500 çocuğu muhafaza ediyorum. BAL’a katılım bedeli ödüyorum. Kart cezalarını ödüyorum. Biz, yakında spor akademimizi kuracağız. Sokaklardan yaklaşık bin çocuğu kurtarmaya çalışıyoruz. Sen Vefa’yı nasıl yok sayarsın? İstemezsen yok sayıyorlar.
-Birilerine hoş görünmek için İstanbul kulüplerini BAL’a çıkarttılar dediniz ama seçimlerde yine Ali Düşmez’i desteklediniz. Bu konuya açıklık getirir misiniz?
İstanbul kulüplerinin Bölgesel Amatör Lig’e çıkarılması Ali Düşmez’in değil, siyasetçilerin Federasyon’a yaptığı baskıdır. Bu kararı Ali Düşmez tek başına vermemiştir, onun inisiyatifi değildir. Ali Düşmez, 12 yıldır İstanbul ASKF Başkanı, Anadolu’daki kulüplerin de başkanı. Ama Düşmez, Türk futbolunun günah keçisidir. Yapılan her şey zaten yapılacaktı, yapılmayan her şeyin de müsebbibi Ali Düşmez. Böyle bir şeyi kabul etmiyorum. Bu kadar kulübü çıkararak kötülük mü yaptı? Ben bu kulüplerin çıkmasına da bir şey demiyorum, çıksınlar. Lakin, biz BAL takımıyız. Biz deplasmanlı lig oynayacağız. Bizi BAL statüsünde oynatacaksın. Biz niye İstanbul’da 30 takımla oynuyorum? İstanbul’da 532 takım arasında şampiyon olarak bu ligde oynamaya hak kazandım. Sen beni İstanbul Ligi’nde oynatamazsın. Beni en uzak gruba, istersen kurasız ver. Beni istersen en zor gruba, hatta İzmir’e ver ama ben Bölgesel Amatör Lig oynayacağım. Biz, Federasyon’dan ve Ali Düşmez’den ne istedik de yapmadı? İstediğimiz her şeyi yaptı. Ama biz istemeyi bilmedik. Bizler, ey Ali Düşmez, ey Mehmet Baykan diye ahkam kestik. Vefaspor olarak Ali Düşmez’den çok memnunuz. Düşmez, amatör sporun başındaki en değerli varlıktır. Dokunulmaması gereken bir insandır. Her istediğimizi de yaptı. Biz onunla her türlü sorunumuzu aşarız. Ama önce, İstanbul BAL kulüpleri olarak, ileride Anadolu BAL kulüplerini de aramıza katarak istemeyi bileceğiz. İstemeden kimse kimseye bir şey vermiyor. Lig sponsoru Spor Toto, koskoca Vefa’ya bir kuruş vermediler ama istememişler. Ben gidip isteyeceğim. Bu benim hakkım. Seçim var dediler, ne oldu? Ali Düşmez oylarını üçe katladı. Ali Düşmez benim dostumdur. Eğer BAL kulüpleri Türkiye Kupası’na katıldıysa, amatörler için iyi şeyler yapıldıysa, bunların hepsinde Ali Düşmez’in emeği vardır. Biz önce İstanbul’da sonra da Anadolu’da birliğimizi sağlayalım, Ali Düşmez bizim önümüze düşer, ne istiyorsak da yaptırtırız. Türk futboluna bir kazançtır, tecrübesiyle, vakur duruşuyla, pes etmeyen bir kişiliktir. Biz önce temsil ettiğimiz makamların hakkını vereceğiz, sonra isteklerimizi-taleplerimizi ileteceğiz. Ali Düşmez’i de biz seçiyoruz sonuçta, şu ana kadar ne istediysek yaptı. Yapmazsa onu da o zaman düşünürüz. Ben ona laf söyletmem.
Röportaj: Arif Doğan
Bu röportaj ayrıca Spor Arena Plus dergisi ağustos sayısında yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder