Futbol endüstrisi öyle bir hal aldı ki; rakamları yazmayı bırakın , telaffuz etmesi bile çok zor… Üst liglerin en azından su götürür bir yanı var… Reklamlar, sponsorlar, yayın hakları vb…
Alt ligler için de sayfanın orta yerinden okumaya başlayalım. Acilen bu lige sözleşme getirilmesi gerekir, kimsenin emeğini hor göremeyiz, amatör sözlük anlamından çıkalı çok oldu, halen TFF’den bir hareket yok… Kulüpler SGK, vergi vb. giderleri karşılayamaz. Eee haklılar ama kolayı var muaf tutun, çok mu zor. Belirli liglere kadar zorunlu yapın, dünyadaki örnekleri mevcut. Bırakın amatörlerde hiçbir kontenjan olmadan alsınlar toplarını sektire sektire oynasınlar…
Aksi halde son zamanlarda herkesin haklı olup da, kimin haksız olduğunu anlayamadığımız bir süreç ortaya çıkar.
Bizde kimsenin parası kalmaz (!)
Olaya futbolcu gözü ile bakıyoruz. Sezonun bitmiş, takımını şampiyon yapmışsın. Teklif üstüne teklif alıyorsun hopp "Peşin 50 bin" dediler, cuppa balıklama atladık. Fotoğraflar verildi, methiyeler düzüldü, idman hikayeleri paylaşıldı… Aradan 15 gün geçti, 50 yok, 40 yok, 30 aaa o da yok… 20 gün sonra bir 10 bin geldi ve o her sezon başı söylenen asla sekmeyen o ses yükseldi: "Kardeşim bizde kimsenin parası kalmaz!"
Oyuncu bir şokta..
- "Abi, hocam böyle anlaşmadık.Hani peşinin sözlük anlamı bu değil."
- "Yapacak birşey yok kardeşim, beklediğimiz destek gelmedi. Ama sezon başına kadar sen devam et, hallederiz."
- "Şşşştt abin burada rahat ol…"
İşte bu noktada bazı futbolcu kardeşlerimiz idmana devam edip umuda yolculuğa devam ederken, piyasasına güvenen topçu "Hadi abi Allah yolunuzu açık etsin" der. Neden? Çünkü herşey havada, askıda kalmıştır. Futbolcu idmanda sakatlansa ne olacak, yıllardır ne olduğunu gördük, fazla söze gerek yok.
"Git desek parayı getirir mi?"
Bir de olayın teknik adam boyutuna bakalım… İkinci haklı da burada. Ya adam iyi sezon geçirdi ama son durumuna bakalım. Peşin 80 bin kardeşim, masada… (Bu rakamlar ne ya demeyin fazlasını alan arkadaşlarım var)… İdmanlar başladı ama topçu kaynıyor, kanıyor. "Hocam krampon" "Hocam arka adale" "Hocam masaj"....
Dur kardeşim daha sezon başlamadı su kaynatıyorsun, neden? Çünkü parayı aldı, rahatta. Git desek parayı getirir mi? Ortada yazılı da birşey yok neyse bundan sonra peşinatı üçe bölelim. Söylenen rakamlar yıllık asgari ücretin üzerinde fakat sözleşme yok, trajikomik.
"Bu köyün delisi ben miyim?"
Geldik şimdi üçüncü haklıya... Yönetici ya çok paralı biri, futbola aşık zevk yapıyor ya da sponsorları sağlam "Gel kardeşim" diyor "Al paranı başla."
İdmanlar başlıyor, adam bakıyor ki topçuların istekleri bitmiyor, hocanın kaprisi çekilmiyor. Bu köyün delisi ben miyim? diye sorguluyor. Sponsorlar da vaatlerini yerine getirmeyince hopp verilen sözler askıda. Finalde yine yazılı birşey yok, hep vaat hep vaat. Sponsorlar yan yattı. Adam da haklı, bir yere kadar.
Parayı bulunca kaçanı arayan ya hoca ya yönetici!
Piyasada bunların yanı sıra üç lira fazla verince takımını bırakan topçu var, yöneticinin aldığı topçu diye adamı yiyen hoca var, başka takım topçusunu ayartıp kulübüne çağıran yönetici de var… Şimdi fazla parayı bulunca giden topçuyu da arayan ya hocadır ya da yöneticidir… Ama kendi topçuları aranınca ‘Vay efendim herkes namussuz olmuş’…
Bir de alt liglere kadar inen bir menajerlik oyunu var ki; vah vah… Hukuksal bilgi yok, donanım sıfır,yabancı dil hak getire ama üç hoca, beş başkan tanıyınca herkesi pazarlayabiliyorsun. Sonra ne oluyor? Yıllarca süper ligden amatöre düşen takımların menajer oyunlarını okumanızı tavsiye ederim…
Sözün özü herkes kendini düzeltirse, sistem de otomatik düzelir. Ama sistem böyle güzel babam dedikçe, çarkın içinde kıvranır durursunuz.
Yazı: Mustafa Seçilir
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder